"Inside Over" adlı internet sitesi, Türkiye’nin Somali’deki etkisini ve bu ülkenin Ankara’nın Afrika stratejisinde nasıl merkezi bir konuma geldiğini ele alan bir rapor yayımladı. Raporda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2011 yılında Mogadişu’yu ziyaret etmesiyle başlayan insani yardım faaliyetlerinin zamanla ekonomik ve askeri nüfuza dönüştüğü vurgulandı.

Somali: Türkiye’nin Afrika Stratejisinde Kilit Nokta


Afrika Boynuzu’nda stratejik bir konuma sahip olan Somali, önemli ticaret yolları üzerinde bulunması ve zengin deniz kaynaklarına sahip olması nedeniyle Türkiye’nin ilgisini uzun yıllardır çekiyor. Türkiye ile Somali arasındaki modern dönem ilişkileri, 2011 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mogadişu’ya yaptığı ziyarete dayanıyor. Erdoğan, büyük bir kıtlık yaşandığı dönemde Somali’yi ziyaret eden ilk Afrikalı olmayan lider oldu ve beraberinde insani yardımlar getirerek ülkenin uluslararası toplum nezdinde dikkat çekmesini sağladı. O dönem tamamen insani bir jest olarak sunulan bu ziyaret, zamanla stratejik bir ortaklığın temelini oluşturdu.

2005 yılını "Afrika Yılı" ilan eden Türkiye, kıtadaki birçok ülkeyle ilişkilerini geliştirmeye çalışsa da Somali, bu stratejinin en belirgin örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Son 15 yıl içinde Türkiye, sadece bir insani yardım dostu olmaktan çıkıp Somali’de baskın bir aktör haline geldi. Bugün Mogadişu, Türkiye’nin Doğu Afrika’daki en önemli merkezi olup, iş birliği ve ulusal çıkarların iç içe geçtiği bir laboratuvar niteliğinde.

Somali Türkiye ilişkileri

Türkiye Somali’de Nüfuzunu Nasıl Genişletti?

Rapora göre, 2011 yılındaki ziyaretin hemen ardından Türkiye, Somali’nin yeniden inşa sürecine cömert bir ortak olarak katıldı. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve diğer insani yardım kuruluşları aracılığıyla Türkiye, Somali’de birçok kritik projeye finansman sağladı:

Mogadişu’daki Aden Adde Uluslararası Havalimanı’nın yeniden inşası,

Başkentin limanının modernize edilerek daha verimli hale getirilmesi,

Recep Tayyip Erdoğan’ın adını taşıyan büyük bir hastane de dahil olmak üzere gelişmiş sağlık altyapısının oluşturulması.

Kısa süre içinde Türkiye, yüz milyonlarca dolarlık yardım ve yatırımlar sayesinde hem Somali halkının hem de hükümetinin güvenini kazanarak, ülkenin refahını hedefleyen tarafsız bir müttefik olarak kendini konumlandırdı.

Ancak bu iş birliğinin ötesinde, Ankara, Somali ekonomisinin stratejik sektörleri üzerinde doğrudan kontrol sağlamaya başladı. Erdoğan hükümetine yakın Türk şirketleri, Somali’deki temel altyapıların işletilmesi için uzun vadeli ayrıcalıklı imtiyazlar aldı.

Örneğin, Albayrak Grubu, Mogadişu Limanı’nın işletme hakkını uzun yıllar boyunca elinde bulundururken, Favori LLC şirketi Aden Adde Uluslararası Havalimanı’nın yönetimini üstlendi.

Bu imtiyazlar, Türkiye’ye Somali’nin en önemli ticaret noktalarında doğrudan kontrol sağladı. Liman ve havalimanı işletmelerinden elde edilen gelirlerin ötesinde, bu altyapıları kontrol eden aktörlerin Somali hükümeti üzerinde önemli bir siyasi ve ekonomik etkiye sahip olduğu biliniyor.

Somali

Eğitim ve Kültürel Etki

Türkiye’nin Somali’deki nüfuzunu uzun vadeli kılmak için yatırım yaptığı bir diğer alan eğitim oldu. Son yıllarda çok sayıda Somalili genç, Türkiye’de burslu eğitim fırsatlarından yararlanarak Türk üniversitelerinde öğrenim görmeye başladı. Aynı zamanda, Türkiye Somali’de okullar ve eğitim programlarını finanse ederek, kültürel ve ekonomik nüfuzunu derinleştirdi.

Tüm bu unsurlar bir araya geldiğinde, Türkiye’nin Somali’yi yalnızca insani yardım faaliyetleriyle destekleyen bir ülke olmaktan çıkarıp, ekonomik, siyasi ve askeri bir ortak olarak konumlandırdığı görülüyor. Ankara’nın Somali’deki varlığı, Doğu Afrika’da genişleyen stratejik hedeflerinin önemli bir parçası olmaya devam ediyor.

2016 yılından sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Gülen Hareketi arasındaki kopuşun ardından Türkiye, Somali’deki eğitim alanındaki varlığını daha da güçlendirdi ve yerel eğitim kurumlarını bünyesine kattı.

Bu gelişme, şu anda Türk eğitimi, dili ve ilişkileriyle şekillenen yeni bir Somalili elit tabakanın oluştuğu anlamına geliyor. Geleceğe yönelik bakıldığında, İstanbul veya Ankara'da eğitim almış Somalili doktorlar, mühendisler, devlet yetkilileri ve iş insanları, Türkiye'nin doğal müttefikleri ve ekonomik ortakları olacak.

Türkiye'nin Somali'deki Askeri Varlığı

Rapora göre, Türkiye, Somali’de askeri desteğini giderek artırarak ülkenin güvenliğinde temel bir unsur haline geldi. Bu dönüşümün en önemli sembolü, Eylül 2017'de açılan devasa Turksom Üssü oldu. Yaklaşık 50 milyon dolara mal olan bu askeri tesis, 400 hektarlık bir alana yayılıyor ve liman ile havalimanına yakın konumu sayesinde Türkiye’nin ülke üzerindeki stratejik etkisini artırıyor.

Bu modern askeri akademide, Türk eğitmenler Somali ordusunu sürekli olarak eğitiyor. Tahminlere göre, her üç Somalili askerden biri Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yetiştirilmiş durumda.

Her yıl yüzlerce asker ve subay eğitilirken, bunlar arasında Somali ordusuna bağlı Gorgor Komandoları ve özel polis birimleri Harmad da yer alıyor. Eğitim yalnızca teknik bilgiyi kapsamakla kalmıyor; bazı Somali askeri birimlerinin yemin törenlerinde Türk milli marşı Türkçe olarak çalınıyor. Bu durum, Türkiye’nin Somali silahlı kuvvetleri üzerindeki artan kültürel ve askeri etkisini gösteriyor.

Türkiye’nin askeri varlığının temel amacı, Somali’yi cihatçı terörle mücadelede desteklemek, özellikle de 2006'dan beri aktif olan ve El Kaide'yle bağlantılı Eş-Şebab örgütüne karşı savaşmasına yardımcı olmak.

Türk-Somali askeri iş birliği yalnızca kara kuvvetlerinin eğitimiyle sınırlı kalmadı. Türkiye, Somali hükümetine gelişmiş silah sistemleri, özellikle de Bayraktar TB2 silahlı insansız hava araçları (SİHA) tedarik etmeye başladı.

Somali

Türkiye’nin Askeri Stratejisi ve Çifte Kazanç

Somali, etkin bir hava kuvvetine sahip olmadığı için Türk SİHA’ları, terör hedeflerini hızlı ve hassas bir şekilde vurma kapasitesi sağlıyor ve Somali'nin Batılı müttefiklerinin hava saldırılarına olan bağımlılığını azaltıyor.

Bu strateji, Türkiye'ye çifte kazanç sağlıyor:

Türk savunma sanayisi için vitrin: Somali, Türk silahlarının gerçek savaş ortamında kullanıldığı bir alan haline geldi. Bu durum, Türkiye'nin savunma ihracatını artırma çabalarına katkı sağlıyor.

Bölgesel nüfuzu genişletme: Türkiye’nin Somali’deki askeri varlığı, Ankara'nın Afrika Boynuzu’nda ve Hint Okyanusu’nda daha geniş bir stratejik etki alanı oluşturmasına yardımcı oluyor.

Türkiye’nin Somali’deki Enerji Hamlesi

Raporda, Türkiye'nin Somali’deki varlığının ilk bakışta insani ve jeopolitik nedenlerle başladığı, ancak zamanla Somali’nin enerji kaynaklarıyla ilgili somut ekonomik iş birliklerine dönüştüğü vurgulandı.

Somali’nin kara ve deniz bölgelerinde büyük petrol ve doğal gaz rezervleri olduğu tahmin ediliyor. Ancak uzun süren savaşlar ve siyasi istikrarsızlık, bu kaynakların bugüne kadar keşfedilmesini engelledi. Türkiye, bu potansiyelin farkında olarak Somali ile enerji alanında stratejik ortak olmayı hedefledi.

2016 yılında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Somali hükümetiyle enerji ve madencilik alanında iş birliğini öngören bir mutabakat zaptı imzaladı. Ancak, aynı yıl Türkiye'deki darbe girişiminin ardından yaşanan siyasi çalkantılar nedeniyle bu anlaşma bir süre rafa kaldırıldı.

2020 yılında, Türkiye bu anlaşmayı resmen onayladı. Aynı dönemde Somali, yeni bir petrol yasası çıkardı ve Somali Petrol Otoritesi (SPA) adlı düzenleyici kurumu kurarak hidrokarbon arama ve üretim faaliyetlerini yönetmeye başladı. Bunun üzerine Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Somali’nin deniz bölgelerinde petrol ve doğal gaz arama çalışmalarına davet edildi.

Bu anlaşmayla Türkiye, Somali’de deniz altı enerji kaynaklarını keşfetme ve ilerleyen süreçte işletme hakkı elde etme potansiyeline sahip oldu.

Somali

Somali’deki Petrol ve Doğal Gaz Potansiyeli

Raporda, Somali'nin sahip olduğu enerji rezervlerinin büyüklüğüne dikkat çekildi. Son jeolojik araştırmalara ve sismik verilere göre, Somali kıyılarında yaklaşık 30 milyar varil petrol eşdeğeri hidrokarbon rezervi bulunabileceği tahmin ediliyor.

Bu devasa enerji rezervleri, küresel güçlerin ilgisini çekmeye devam ederken, Türkiye erken davranarak Somali’nin enerji sektöründe en avantajlı ortaklardan biri olmayı hedefliyor.

Sonuç olarak, Türkiye’nin Somali’deki varlığı insani yardımla başlayıp, ekonomik, askeri ve enerji alanlarına uzanan çok boyutlu bir stratejik ortaklığa dönüşmüş durumda. Ankara, Somali üzerinden Doğu Afrika’da kalıcı bir etki alanı oluştururken, Afrika kıtasındaki jeopolitik hedeflerini de genişletmeye devam ediyor.


Türkiye’nin Somali’deki enerji arama çalışmaları, Hint Okyanusu ve Aden Körfezi boyunca uzanan en az 15 blokluk bir alanı kapsıyor.

Ancak, bu projeler jeopolitik gerilimlerden bağımsız değil. Özellikle bazı umut vadeden deniz sahaları, komşu ülkelerle anlaşmazlık içinde olan bölgelerle örtüşüyor. En dikkat çekici örneklerden biri, Somali’nin güney sınırındaki deniz bölgesi, Kenya ile yıllardır süregelen bir sınır anlaşmazlığının konusu. Bu ihtilaf, Uluslararası Adalet Divanı’na kadar taşınmış durumda.

Türkiye’nin Somali’deki petrol yarışına katılması, bölgedeki birçok gücün dikkatini çekti ve Ankara’nın Afrika Boynuzu’nda enerji sektöründe yeni bir stratejik üstünlük sağlayabileceği korkusunu doğurdu.

Türkiye’nin Deniz Güvenliği Desteği

Türkiye, gelecekteki enerji çıkarlarını güvence altına almak için Somali’ye deniz güvenliği alanında destek vererek ülkenin kapasitesini güçlendirmeye çalışıyor. Somali’nin donanması, 1990’larda devletin çöküşüyle birlikte fiilen yok olmuştu. Son yıllarda Türkiye, Mogadişu’nun yeniden etkin bir deniz kuvveti oluşturmasına yardımcı olmak için çeşitli programlar başlattı.

Türk danışmanlar, Somali Sahil Güvenlik güçlerini eğitirken, gelecekte Türkiye’nin devriye botları ve deniz ekipmanları sağlayabileceği ihtimali de göz ardı edilmiyor. Somali kıyılarının korunması, sadece ulusal bir güvenlik meselesi değil, aynı zamanda Türk yatırımlarını korsanlık ve bölgesel çatışmalar gibi tehditlerden korumak için stratejik bir zorunluluk olarak görülüyor.

Türk Diplomasisi: Arabuluculuktan Afrika Siyasetinde Koordinasyona

Rapora göre, Türkiye’nin Somali’deki etkisi yalnızca ekonomik ve askeri alanlarla sınırlı değil. Ankara, Somali’yi Afrika siyasetinde kendini önemli bir arabulucu ve koordine edici aktör olarak konumlandırmak için bir sıçrama tahtası olarak kullanıyor.

Türkiye’nin Afrika stratejisi, kendisini sömürgeci ya da düşmanca bir güç olarak değil, çatışmaları çözmeye çalışan, diyalogu teşvik eden ve karşılıklı fayda sağlayan anlaşmalar geliştiren bir aktör olarak tanıtmasına dayanıyor. “Kazan-kazan” politikası çerçevesinde Ankara, etkisini düşman edinmeden en üst düzeye çıkarmaya çalışıyor.

Afrika Boynuzu’nda, Türkiye özellikle Somali merkezi hükümeti ile ayrılıkçı bölgeler arasında arabulucu olarak rol oynadı. En dikkat çekici örneklerden biri, Somaliland ile olan ilişkiler.

Somali Türkiye Anlaşama

Somaliland Anlaşmazlığında Türkiye’nin Rolü

Bir zamanlar İngiliz kolonisi olan ve 1991’de tek taraflı bağımsızlık ilan eden Somaliland, küresel olarak tanınmamış olsa da bölgesel güçlerin ilgisini çeken bir bölge. BAE, burada Berbera Limanı’nda askeri üs kurmayı amaçlıyor, bu da bölgedeki rekabeti artırıyor.

Ankara, Mogadişu’daki güvenilirliğini kullanarak Somali merkezi hükümeti ile Hargeisa’daki Somaliland yönetimi arasında arabulucu olmayı teklif etti. Türk diplomatlar bu süreçte özel elçiler atayarak ve müzakerelere ev sahipliği yaparak bir uzlaşma sağlamaya çalıştı. Amaç, Somali’nin yeniden birleşmesini sağlamak ya da en azından iki taraf arasında iş birliği mekanizmaları geliştirmek.

Ancak, bu süreçte Türkiye, diğer bölgesel aktörlerin (örneğin Etiyopya’nın) çıkarlarını da dikkate almak zorundaydı. Somali ile Etiyopya arasındaki ilişkiler tarih boyunca dalgalı olmuş olsa da günümüzde hem Mogadişu hem de Ankara, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed ile iyi ilişkilere sahip.

Bu nedenle Türkiye, Somali’nin istikrarını sağlarken Etiyopya’nın stratejik çıkarlarını tehdit etmemek adına dengeli bir diplomasi yürütüyor. Bu dikkatli yaklaşım, Türkiye’nin Afrika Boynuzu’ndaki tüm taraflarla konuşabilen nadir güçlerden biri olarak konumlanmasını sağladı.

Türkiye’nin Afrika’daki Daha Geniş Diplomatik Hedefleri

Türkiye’nin diplomatik hedefleri yalnızca Somali ve Afrika Boynuzu’yla sınırlı değil. Ankara, Afrika’nın diğer bölgelerindeki çatışmalarda da arabulucu rolü üstlenmeye çalışıyor.

Öne çıkan örneklerden biri, Ruanda ile Demokratik Kongo Cumhuriyeti (DKC) arasındaki gerilim. M23 isyancı grubunun Kivu bölgesinde yeniden ortaya çıkması, Kigali ve Kinşasa arasında karşılıklı suçlamalara yol açtı.

Türkiye, uluslararası toplumun çözüm bulmakta zorlandığı bu krize arabuluculuk teklif etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin "gerekli tüm desteği sağlamaya hazır olduğunu" belirterek barış sürecine katkı sunabileceğini açıkladı.

Ancak, Demokratik Kongo, Türkiye’nin teklifini temkinli karşıladı ve Afrika merkezli diplomasiye öncelik verdi. Buna rağmen, Türkiye’nin mesajı netti: Ankara, sadece Afrika Boynuzu’nda değil, Orta Afrika’da da bir barış arabulucusu olarak görülmek istiyor.

Türkiye’nin Afrika Stratejisinde "Kazan-Kazan" Yaklaşımı

Raporda, Türkiye’nin Afrika kıtasında izlediği eşit iş birliği politikası vurgulandı.

Ankara, Afrika’da:

Kalkınma projeleri finanse ediyor,
Altyapı yatırımlarına yöneliyor,
Kültürel ve eğitimsel iş birliklerini artırıyor,
Afrika ülkelerinin iç işlerine doğrudan müdahale etmeden nüfuzunu genişletiyor.
Bu strateji, Afrika’daki birçok ülkenin Türkiye’ye karşı olumlu bir algı geliştirmesine yardımcı oldu.

Örneğin, Türkiye Somali hükümetinin en büyük destekçilerinden biri olmasına rağmen, Kenya ve diğer bölgesel güçlerle ilişkilerini dengede tutmayı başardı. Ankara, Somali’yi açık bir jeopolitik rekabet sahasına dönüştürmemeye dikkat etti, özellikle BAE ve Suudi Arabistan gibi rakip aktörlerle doğrudan çatışmaya girmekten kaçındı.

Türkiye’nin Somali’deki Başarılı Nüfuz Politikası

Sonuç olarak, rapor Türkiye’nin Somali’deki yükselişinin, orta ölçekli bir gücün istikrarlı ve akıllıca bir stratejiyle nasıl nüfuz kazanabileceğine dair bir örnek teşkil ettiğini belirtti.

On yılı aşkın bir süre içinde Ankara, Somali’de:
✅ Ekonomik varlık oluşturdu (yatırımlar, altyapı projeleri)
✅ Askeri güç kazandı (askeri üsler, eğitimler, silah desteği)
✅ Siyasi nüfuz sağladı (diplomatik arabuluculuk, bölgesel iş birlikleri)

Kaynak: Haber Merkezi