Türkiye’de “aydın” olmak…
Referandum bitti, sıra seçmen araştırmalarına geldi: Efendim, sanayileşmenin yaşandığı, büyük kentlerde “evet” oyları az, “hayır” oyları fazlaymış…
“Eğitimli” seçmen “hayır” derken, “eğitimsiz seçmen”, “evet” demiş!..
Yani kibarca söylenmeye çalışılan, “bir profesörün oyu nasıl dağdaki çobanın oyu ile eşit olur?” metaforu…
Bu metaforu savunanların büyük kısmı bir üniversite mezunudur ve bazıları bununla övünür, kimisi ise diplomasını çerçeveletip görünen bir yere asar. Sayıları azdır, ancak sesleri çok gür çıkar…
Bir zamanlar reklam dünyasının yanı sıra, gazete ve televizyon onlardan sorulurdu; şimdilerde sosyal medyada çok etkinler…
Ağızları çok laf yapar, sinema ve tiyatroyu severler; bir zamanlar kitap okuma alışkanlıkları da vardı, ama devam ediyor mu bilemiyorum…
Olaylara pragmatik değil ideolojik yaklaşır, ideolojileri doğrultusunda davranmayanları kara listeye alırlar…
Bu ülke bizden sorulur edasıyla davrandıkları için, herkese akıl vermeyi severler!.. Eğer onlar gibi düşünmezseniz sizi aforoz etmeye kalkarlar!..
Sözde aydın ve demokrat geçinir, askeri darbelere karşı olduklarını söylerler, ancak içlerine sindiremedikleri hükümetleri devirmesi için orduya darbe çağrısı yapmaktan da geri durmazlar!..
Seçimle gelmiş başbakan ve iki bakanı idam eden 27 Mayıs darbesi hariç, bu ülkenin kaderinde etkili olamadıkları için, sürekli bunun sancısını çekerler…
Esiri oldukları ideolojilerinin dışına çıkamadıkları için yaşadıkları politik kabızlıktan bir türlü kurtulamazlar. Ne dünyadaki değişimden haberleri vardır, ne de Türkiye’dekinden…
Sorsanız hepsi halkçıdır; demokrasi ve özgürlük aşığıdır, sömürüye, yoksulluğa emperyalizme karşıdırlar, ama işlerine geldiğinde ABD emperyalizmini baş tacı yaparlar!..
Sözde halkçıdırlar, ama halkı anlamaya çalışmak yerine, akıl vermeyi severler; zincirlerini kıran dev adam, afişleriyle resmetmeye çalıştıkları işçiler; onların desteklediği partilere oy vermezse anında “koyun sürüsü”ne dönüşürler!..
Darbe dönemlerinde “tank sesiyle uyanırlar” ancak, FETÖ’nün darbe girişimine karşı tankların üzerine çıkan, altına yatan halkla alay ederler!..
Halka tepeden bakıp, aşağılasalar da onlar da bu ülkeyi oluşturan renklerden biridir. Ancak 80 yıl önceki düşünce kalıplarını aşamadıkları için, farkında olmaksızın giderek solan ve çürüyen bir çiçeğe dönüştüler…