ABD Başkanı Donald Trump'ın Ulusal İstihbarat Direktörlüğüne (DNI) aday gösterdiği tartışmalı isim Tulsi Gabbard, Senato'daki onay oturumunda, "Eski Başkan George Bush'un yönetiminin istihbarat başarısızlıkları, Amerika'nın Irak’a düzenlediği işgali başlatan temel faktördü" dedi.
Gabbard, "Çok uzun bir süre boyunca, yanlış, eksik veya siyasi amaçlarla kullanılan istihbarat, birçok pahalı hataya yol açtı ve ulusal güvenliğimizi, Anayasa tarafından güvence altına alınan özgürlüklerimizi tehdit etti" şeklinde belirtti. "Bu başarısızlıkların en açık örneği ise, tamamen uydurulmuş ya da tamamen yanlış bir istihbarata dayalı olarak Irak’a yapılan işgaldir" dedi.
Gabbard, Irak’a yapılan saldırıyı "felaket bir karar" olarak nitelendirerek, "Bu karar, on binlerce Amerikan askerinin ölümüne, Orta Doğu'daki milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine, büyük göç dalgalarına, istikrarsızlığa, Avrupa’daki müttefiklerimizin güvenliğine yönelik tehditlere, IŞİD’in yükselmesine, El Kaide ve diğer cihatçı grupların güçlenmesine ve İran’ın etkisinin artmasına yol açtı" ifadelerini kullandı.
Ancak Gabbard’ın siyasi kariyerine bakıldığında, tutarsızlıkları ve İslam’a karşı olan tutumu dikkat çekiyor. Eski Hawaii Valisi Neil Abercrombie, Gabbard’ı “şekil değiştiren” biri olarak tanımlanıyor.
GABBARD İSLAM DÜŞMANLIĞI İLE BİLİNİYOR
New York Times'da yer alan bir haberde, kendisinin Science of Identity mezhebinin bir üyesi oldduğu ve bu mezhebin “Hare Krishna hareketinin gizli bir yan dalı” olarak tanımlandığına yer veriliyordu.Bu grubun aynı zamanda "İslam’a derin bir şüpheyle yaklaşan” bir grup olarak tanımlanıyor.
Gabbard, artık bu mezheple bağlantısı olmadığını belirtse de, bu hareket, kariyerinin başından itibaren onu desteklemiş ve etkili olduğu vurgulanıyor. Özellikle 2002’de Hawaii eyalet meclisine ilk kez seçildiğinde, Science of Identity’nin görüşlerini şiddetli bir biçimde savunduğu görülmüş ancak, daha sonra Demokrat olarak Kongre'ye aday olduğunda, bu görüşlerinden tamamen dönmüş fakat İslamofobisi konusunda tutarlı kalmayı sürdürdü. Bu, onun değişken siyasi kariyerinde en tutarlı özelliklerinden biri olduğuna vurgu yapılıyor.
Gabbard, 2003 yılında George W. Bush'un terörle savaşına olan milliyetçi hevesle orduya katıldı. Ancak, Irak'taki yıkımı gördükten sonra, “rejim değiştirme savaşlarına” karşı bir duruş sergileyerek bu politikalara karşı çıkmaya başladı.
2010'da Kongre'ye seçilen Gabbard, biyografik olarak - askeri geçmişi, kadın olması, ırksal azınlık oluşu ve sosyal meselelerdeki hafif muhafazakâr duruşu ile - partisinin kurumsal yapısına uygun bir profil çiziyordu.
Yükselen bir yıldız olarak yetiştirilmişti fakat 2016 yılında Bernie Sanders'ı başkanlık için desteklemesiyle kurumsal yapıyla köprülerini yıktı. 2016’da Trump seçimi kazandıktan sonra, MAGA liderlerinden Steve Bannon gibi isimler, Gabbard’ı, ana akım Demokratlardan duyduğu memnuniyetsizliği ve potansiyel bir destekçi olarak gördükleri için aktif olarak yanına çekmeye çalıştılar ve bunu da başardılar.