TEK ADAM ERDOĞAN!
Referandum sonrasında tartışmalar dinmeye başladı. Artık
televizyonlarda mühürsüz zarf meselesini duymuyoruz. CHP’nin,
alacağı sonucu bile bile gittiği Danıştay ise
“ret” vererek “Anayasal bir kurum olan
YSK’nın aldığı kararlar kesindir.” dedi. Kaybedilen
seçimler ve yönetim anlayışından dolayı parti içi muhalefete karşı
koymaya çalışan Kemal Kılıçdaroğlu “mühür” konusunu üst mercilere
taşıyarak zaman kazanma ve konuyu “mağlubiyet”
değil “mağduriyet” olarak gösterme çabasında.
***
Gelelim AK Parti içindeki dengelere…
Halk oylamasının kazananı olmasına rağmen, kaybedeni de AK Parti… Bıçak sırtı çıkan “Evet” ile görüldü ki 7 Haziran’daki uyarıdan ders alınmamış. Kasım seçimlerinde alınan yüzde 49,5’lik oy, seçmenin AK Parti’ye verdiği oy değilmiş… Bu oran Türkiye’nin içinde bulunduğu kriz ortamından kurtulması, istikrar ve büyümenin devamı için verilmiş bir orandı. AK Parti Haziran ve Kasım seçimlerini iyi okuyabilseydi 16 Nisan’da sonuç çok farklı olurdu.
***
AK Parti’nin kronik sorunu “tek adam”…
Recep Tayyip Erdoğan’ın omuzlarında yükselen parti, hala Erdoğan’ın omuzlarında ilerlemek istiyor. Tamam ama parti içindeki bazı mekanizmalar “hiç yoktan” Erdoğan’ın omuzlarına fazladan yük oluyor. En ücra ilçedeki üyeden genel merkeze kadar durum aynı! 2009 senesinden sonra ortaya çıkan “AKP’li” tipler aradan geçen zamanda “bölünerek çoğaldı”. Vatandaşın gözünde yeni bir “AK Partili” profili oluştu. Halktan kopuk, Millet ve parti menfaatinin kendi menfaatinin ardında tutan… Ahval bu olunca da sandıktan çıkan sonuç kaçınılmaz… “Evet” çıktıysa, herkes Cumhurbaşkanı Erdoğan sayesinde olduğunun farkında. Birileri de çıkıp elini taşın altına koyma cesaretini gösteremiyor. Erdoğan’ın kimi zaman bahsettiği “Yalnızlık” bundan olsa gerek. Hani diyorlar ya “Tek adam Erdoğan” diye, gerçekten de öyle; “Tek adam Erdoğan”!
***
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olduğu günden bu yana oluşan “defolar” tekrar AK Parti Genel Başkanı olması ile temizlenecektir. Burada önemli olan bu dönüşümün sert mi, yoksa yumuşak mı olacağıdır. 21 Mayıs’ta kabine değişikliğinin yapılacağı kulislerde konuşulmaya başladı bile. Ama kabineden ziyade, teşkilatlara el atılması daha elzem görünüyor.
***
MHP’nin referandumdaki rolü…
Anket şirketleri yüzde 60’lara varan tahminlerle bu seçimde de büyük yanılgıya uğradılar. AK Parti’nin MHP ile ortaklaşa seçime girmesi anket şirketlerini de ters köşeye yatırdı. MHP’den 3-5 puan beklenirken, Kürt kökenli vatandaşlarımızın yaşadığı yerlerde oyların bu denli artması beklenen bir sonuç değildi. Bu noktada, anket şirketlerine hak vermemek zor. MHP kanadında ise beklenen bir sonuç çıktı. Çok aktif bir kampanya yürütmeyen MHP’de taban, Genel Merkezin kararına uymadı ve kendi kararını verdi. Bazı AK Partililer bu durumu kendi başarısızlıklarını örtmek için, daha doğrusu kendilerini kandırmak için kullanmaya çalıştı. Ancak MHP ve Devlet Bahçeli, TBMM Genel Kurulu’ndan 18 Maddenin geçmesini sağlayarak en büyük işi yapmıştır. Anayasa değişikliğinin milletin önüne gelmesini sağlamıştır. Bundan fazlasını beklemek de ayıp olurdu herhalde…
HAYIRLI CUMALAR…