Şehitler Tümeni Komutanı Halit Şireki’nin Tespitleri
Şehitler Tümeni komutanı Halit Şireki, geçtiğimiz günlerde Osmaniye Gazeteciler Cemiyetini ziyaret etti. Orada şu sözleri söyledi “Allah Türk devletinden razı olsun. Bizim kadınlarımıza, çocuklarımıza ve yaşlılarımıza sahip çıktı. Ancak ben 17 ile 45 yaş arasındaki Suriyelilerin burada yaşamasından yana değilim. Türkiye bunları sınır dışı etsin. Gelsinler toprakları için savaşsınlar. 17 yaşında evlenmesini bilen elinde keleş ile savaşmasını da bilir. Suriye milletine buradan tekrar sesleniyorum. Burada gezip eğlenmesinler. Gelsinler toprakları için savaşsınlar. Bize Türkiye'de veya başka ülkede yaşamak yakışmaz. Bize oturmak, gezmek yakışmaz. Bize toprağımız için savaşmak ve şehit olmak yakışır.” dedi.
Ne cesur sözler değil mi? Bu güne kadar dile getirilmeyen bir soruna parmak basmış yiğit komutan. Doğruyu söylememiş mi?
Ecdadımızdan dedelerimizden gördüğümüz “Mazlumun yanında ol. Kapını aç. Ekmeğini paylaş” sözlerini örnek aldık ve geçmişteki bağımızı da unutmadık. Suriyeli mültecilere kapımızı açtık. En güzel şartlarda misafir etmek için bütün gayretleri gösterdik. Sadece kapılarımızı da açmadık. Devletimiz barınmaları için kamplar kurdu. Eğitim, sağlık gibi hizmetlerini sağladı. Sadece eğitim için harcanan para 3 milyon Avro. Maddi yardımlar yanı sıra manevi yardımlarda yapıldı. Bunun maliyetini de geri dönüşünü de hiç hesaplamadık. Çünkü bizim bir maddi bir beklentimiz yoktu. Bizim derdimiz insanlıktı, mazluma yoldaş olmaktı. Zalimin karşısında durmaktı.
Suriyeli mültecilere ülkemizde ki iş adamından tutun, işçisine, köylüsüne kadar herkes elinden geldiğince yardım etti. Avrupa onlara kapılarını kapatırken bizler sonuna kadar arkalarında durduk. Risklerinin olmasına karşın..Onlar ne yaptı? (Yaşlı, çocuk, kadınları bir tarafa bırakıyorum)
Bu sorunun cevabını bir örnekle açıklayayım. Büyük şehirlere bir bakın.Bir çok Suriyeli erkek dışarıda geziyor. Sağlık durumunda da bir sorun yok.Kimisi çalışıyor. Kimisi de evinde yatıyor.Neden mi? Çocuk sayıları çok olduğundan çocukları yolluyorlar çalıştırmaya ,kendinin çalışmasına ne gerek var.
Geçen günlerde Kilis İlimizde bir pastanede oturuyorum. Çay istedim. Çayımı getiren Suriyeli bir erkek çocuğuydu. Çayı yudumlarken hafiften sohbet etmeye başladım. Çocuğun dediği şu sözler halen hafızamda “Babam çalışmıyor.8 kardeşiz bizler çalışıp eve ekmek götürüyoruz’’ dedi. Merak etmeyin kıymetli okuyucular, o küçük çocuğa sizin de merak ettiğiniz şu soruyu sordum ‘’Baban rahatsız mı?” dedim. Cevabı tabi ki tahmin edebilirsiniz “Hayır” dedi. Şimdi tüm herkesi böyle değerlendiremeyiz fakat bu örnek çok fazla karşımıza çıkıyor.
Sonuca gelir isek değerli okuyucular; bilindiği üzere Suriye de yedi düvel savaşıyor. Kendi vatan toprağından kaçıp gelen ve hiçbir hastalığı da olmayan, 17-45 yaşında ki Suriyeli erkeklerin Türkiye de ne işi ver? Neden Suriye’ye gidip topraklarını savunmuyorlar? Bizler neden bu insanları durduruyoruz? Bu soruyu daha önce hiç sormadık. Çünkü tepkilerden korktuk. Cesur komutan sözümüze söz olmuş aslında. Kimsenin diyemediğini dillendirmiş.
Biz ne yapacağız?
Çoçuk, yaşlı ve kadın mültecilere yardımlarımızı devam ettireceğiz. Ülkemizin kapıları devamlı mazluma ve düşküne bu konuda açık olacak fakat iyi niyetimizi su istimal edenlere karşıda , hükümetimiz acilen harekete geçmelidir. 17-45 yaş arası erkek Suriyeli mültecileri kendi topraklarına yollayıp kendi kaderlerini kendilerinin belirleyeceğini göstermesi lazım.