Suriye’nin sahil bölgesi, devrik lider Beşşar Esed rejiminin 8 Aralık'ta düşmesinden bu yana yaşanan en şiddetli çatışmalara sahne oldu. Son günlerde bölge, yeni Suriye yönetimine bağlı Emniyet Güçleri ve Savunma Bakanlığı unsurları ile devrik Esed rejiminden kalan silahlı gruplar arasında yoğun çatışmalara tanıklık etti.
Eş zamanlı ve koordineli şekilde gerçekleşen bu saldırılar, arkalarında hangi güçlerin olduğuna dair soru işaretlerini artırdı. Çatışmaların aynı anda güvenlik güçlerine ait askeri nokta ve kontrol noktalarını hedef alması, sahildeki zaten gergin olan güvenlik tablosunu daha da karmaşık hale getirdi.
Suriye’nin yeni yönetimi, yüzlerce sivil ve çocuğun da hayatını kaybettiği bu olayların arkasında dış güçlerin olduğunu iddia ederken, bazı yetkililer İran’ı da bu silahlı hareketliliğe destek vermekle suçladı. Bu gelişmeler ışığında, Esed rejiminin geleneksel müttefiki olan Rusya’nın olaylarla bağlantısı olup olmadığı sorusu gündeme geldi.
Rusya’nın sahilde iki askeri üssünün bulunması, bu şüpheleri güçlendirdi. Bu üslerden biri Lazkiye yakınlarındaki "Hmeymim Hava Üssü", diğeri ise stratejik öneme sahip Tartus limanında bulunuyor.
Belirsiz Rus tutumu
Rusya’nın sahildeki olaylara dair resmi tutumu belirsiz ve netlikten uzak bir görünüm sergiledi. Buna karşın bölgesel ve Avrupa merkezli açıklamalar daha net şekilde şiddeti kınadı, sivillerin korunmasını talep etti ve dış aktörleri Suriye’nin egemenliğine saygıya çağırdı.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, çatışmaların ikinci gününde yaptığı açıklamada, sahildeki gelişmelere ilişkin ayrıntılı yorum yapmaktan kaçındı. Peskov, yalnızca "Askerlerimizin güvenliği yeterli düzeydedir. Operasyonların gidişatı hakkında yorum yapmak istemiyorum, çünkü detayları bilmiyoruz" demekle yetindi.
Öte yandan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 11 Mart’ta yaptığı açıklamada sahilde yaşanan olayları "kabul edilemez" olarak nitelendirerek, Suriye’nin tüm toplumsal kesimleri siyasi sürece dahil etmesi gerektiğini vurguladı.
Rusya manevra alanı oluşturuyor
Uzmanlara göre Rusya, sahil bölgesindeki gelişmelerde açık tavır koymayarak, siyasi manevra alanını korumaya çalışıyor. Moskova, geçmişteki müttefiklerinden tamamen vazgeçtiği izlenimi vermek istemiyor, ancak doğrudan destek vermekten de kaçınıyor. Böylece olayların seyrine göre pozisyon değiştirebilecek bir esneklik kazanıyor.
Suriye uzmanı Vail Allavan, yeni yönetimin Esed kalıntılarının sahildeki kontrol girişimini başarısız kılması ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile anlaşmaya varması sonrasında, Rusya’nın tutumunda da değişiklik gözlendiğini belirtti. Alluan'a göre Moskova’nın bu tavrı, sahildeki olaylara karşı işbirliği yapmaktan uzak durmasının, Rusya’nın elindeki stratejik kartları zayıflatabileceğine işaret ediyor.
Ayrıca Kremlin Sözcüsü Peskov'un 10 Mart’ta yaptığı başka bir açıklama da dikkat çekti. Bu açıklamada Peskov, Rusya’nın "Suriye’nin birleşik, müreffeh ve dost bir ülke olmasını istediğini ve bölgesel istikrarı desteklediğini" vurguladı. Bu durum Rusya'nın resmi tutumundaki çelişkiyi ortaya koyuyor.
Rusya’nın Esed kalıntılarına desteği iddiası
Rusya’nın belirsiz tavrına ek olarak, sosyal medyada yayılan bazı ses kayıtlarında, Esed rejimi kalıntılarının Hmeymim’de bulunan Rus güçleriyle doğrudan koordinasyon içinde olduğu ve Rusya’nın bu gruplara silah temin ettiği öne sürüldü. Bu iddialar Rusya’nın sahildeki rejim kalıntılarını kullanarak bölgede kaos yaratmak ve böylece kendi stratejik amaçlarını sağlamak istediği yönündeki şüpheleri artırdı.
Ancak Rusya Dışişleri'ne yakınlığıyla bilinen danışman Rami eş-Şair, Rusya’nın sahil bölgesindeki olaylarla ilgisi olmadığını ifade ederek, "Bu suçlamalar, Rusya’nın itibarını zedelemeyi amaçlamaktadır. Rusya, yıllardır Türkiye ve İran'la birlikte Astana formatında Suriye'deki iç çatışmaları sonlandırmak için çaba harcıyor." dedi.
Rusya uzmanı gazeteci Raid Cebr ise, diplomatik kaynakların kendisine aktardığı bilgilere göre, Rusya’nın olaylara doğrudan müdahil olduğuna dair bir veri olmadığını söyledi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin tutumu
Olayların ardından BM Güvenlik Konseyi, yıllar sonra ilk kez Rusya ve ABD arasında uzlaşı sağlayarak sahildeki gelişmeleri görüşmek için kapalı ve acil bir toplantı düzenleme kararı aldı. Rusya’nın toplantıda yeni Suriye yönetimini sivil kayıplardan sorumlu tutarak eleştirdiği belirtilirken, BM'nin Suriye hükümetine sivilleri koruma çağrısında bulunması bekleniyor.
Suriye uzmanı Alluan ise, Rusya'nın Esed rejimi kalıntılarını desteklediğine dair iddiaların henüz netlik kazanmadığını belirterek, Esed kalıntılarının sahildeki ayaklanmaya daha fazla kişiyi çekmek için "Rusya'nın kendilerini desteklediği" algısını yaymaya çalışıyor olabileceğine dikkat çekiyor.
Rusya’nın stratejik çıkarları
Bazı analistler, Rusya'nın sahildeki gelişmeleri uzun vadede kendi çıkarları için kullanabileceğini düşünüyor. Rusya’nın Ortadoğu’daki varlığı açısından Suriye kritik önem taşıyor ve bu tür olaylardan kendi çıkarlarını güçlendirecek şekilde yararlanma imkânı olabilir.
Siyasi analist Nadir el-Halil, Rusya'nın gerçekten sahilde silahlı grupları desteklediğinin ortaya çıkması halinde bunun ciddi bir stratejik hata olacağını söyledi. El-Halil’e göre böyle bir hata, iki varsayıma dayanıyor olabilir:
Rusya'nın yerel güvenlik güçlerinin sahilde geniş alanları kontrol etme kapasitesinin zayıf olduğuna inanması.
Müzakerelerde kendi askeri ve ekonomik çıkarları lehine kaos ortamını bir baskı aracı olarak kullanması.
Rus medyasının olayları ele alış biçimi de dikkat çekti. Örneğin popüler Rus haber sitesi "Lenta", 8 Mart’ta "Hristiyanlar ve Şii Müslümanlar yeni Suriye yönetimine karşı ayaklandı, Rus üssüne giderek soykırımdan korunmayı istediler" şeklinde haber yaptı.
Rusya’nın sivilleri koruma adımı
Suriye yönetiminin "dış güçler" suçlamalarıyla eş zamanlı olarak, sosyal medyada Rusların sahil bölgesi sakinlerini, özellikle de Alevileri "koruma sağlama" gerekçesiyle Hmeymim Üssü’ne çağırdığı ve buraya sığınanlardan uluslararası müdahale talep eden bir bildiriyi imzalamalarını istediğine dair iddialar yayıldı. Bazı Suriyeli aktivistler, bunu Rusya'nın BM himayesinde doğrudan müdahaleye zemin hazırlama girişimi olarak yorumladı.
Hmeymim Üssü ayrıca, eski rejim kalıntıları ve ailelerine yönelik insani yardımlar sunmak üzere harekete geçti ve bölgeye gelenlere geçici barınaklar, gıda ve sağlık malzemeleri sağladı.
Uzmanlar, Rusya’nın sahildeki gelişmeler karşısında doğrudan destek verdiği ya da karıştığı yönündeki iddialara ilişkin henüz yeterli delilin bulunmadığı konusunda hemfikir. Ancak Moskova’nın uzun vadede olaylardan çıkar sağlamayı hedefleyebileceği görüşü, ağırlık kazanan bir değerlendirme olarak öne çıkıyor.