Sağlık

Psikolog Nefise Shaban Doğrusözlü İstiklal'e konuştu: Türkiye’nin en büyük sorunu depresyon

Abone Ol

Uluslararası Balkan Üniversitesi (IBU) Psikoloji bölümünden birincilikle mezun olan, Bilişsel Davranışçı Terapi, EMDR, Şema Terapi, Diyalektik Davranış Terapisi, Kabul ve Kararlılık Terapisi, Gottman Çift Terapisi eğitimleri bulunan Psikolog Nefise Shaban Doğrusözlü insanların iç dünyasında yaşadıkları sorunlarla ilgili bilgilierini İstiklal Gazetesi Muhabiri Yusuf Emin'e anlattı.

Psikolog Nefise Shaban Doğrusözlü İstanbul'da en sık görülen vakalar hakkında: "Anksiyete bozuklukları ve depresif bozukluklar en yaygın olan vakalar." ifadelerini kullandı.

Ekonomik sorunların insan psikolojisinde etkisi olup olmadığı sorusuna Nefise Shaban Doğrusözlü: "Ekonomik olarak daha rahat olan ülkeler doğal olarak psikolojik olarak da daha iyi bir halde oluyorlar." şeklinde cevap verdi.

Psikolog Nefise Shaban Doğrusözlü psikologdan kaçan insanlara ise "Sorunlarınızdan ne kadar kaçarsanız kaçın elbet bir gün sizi bulacak. Çok geç olmadan destek almalısınız." tavsiyelerinde bulundu.

İşte Psikolog Nefise Shaban Doğrusözlü'nün İstiklal Gazetesi'ne özel yaptığı o açıklamalar...

Merhabalar Nefise hanım biraz sizi tanıyabilir miyiz, Makedonya'dan Türkiye'ye geldiniz eğitim aldınız veTürkiye'de kaldınız neler yaparsınız?

Evet, Yüksek lisans için Türkiye'ye geldim, klinik psikoloji mezunuyum. Şu anda klinik psikolog olarak çalışıyorum. Bunun yanında sosyal medyada psikolojik farkındalık üzerine içerikler de üretiyorum.

Nedir içeriklerin amacı neden böyle bir şey yapıyorsunuz, neler konuşuyorsunuz mesela o içeriklerde?

İlk olarak 2 yıl önce başladım ve birkaç videom sonrasında şu tarz yorumlar görmeye başladım "ben yalnız değilmişim, beni anlayan birileri varmış, ben sadece bu sorunu tek başıma yaşadığımı sanıyordum ama aslında bunu bunun bir ismi varmış, bunu yaşayan başka insanlar da varmış" yorumlarını gördükten sonra bu beni çok motive etti.

İki üç yıl öncesine kadar sosyal medyada bu kadar fazla psikolojik içerikler olmadığından, bu kadar yaygın olmadığından insanların farkındalığı da çok düşüktü benim motive eden şey de buydu. İnsanların farkındalığını arttırmak insanların "ben yalnız değilmişim" demesi. Bu yorumlardan sonra motive oldum ve bu şekilde içerikler üretmeye devam ediyorum.

Hangi konularda insanlar bu yorumları sizlere yapıyorlar. Spesifik konular var mı yoksa genel anlamda mı?

Genel anlamda yorumlar geliyor. Diyelim ki ben depresyonla ilgili bir içerik ürettim depresyonun belirtileri, anksiyetenin belirtileri, sağlık anksiyetesi nedir, panik bozukluk nedir, narsizm nedir, narsistlerle nasıl başa çıkılabilir gibi konulardaydı içeriklerim ve insanların farkındalığı arttığı için onlara çok iyi geldi. Onlara iyi geldiği için de ben de içerikleri üretmeye devam ettim.

Sosyal medyaya değineceğim fakat öncelikle klinik psikoloğu olarak görev yaptığınızı söylediniz, nerede eğitim aldınız?

Uluslararası Balkan Üniversitesi'nde Makedonya'da lisans eğitimi tamamladım. Erasmus süreçlerim oldu, eğitim süreçlerimde yurt dışında aldığım eğitimler oldu, staj programlarına katıldığım durumlar oldu İngiltere Polonya Avusturya gibi. Yüksek lisansımı da İstanbul'da tamamladım. Sonra da çalışma hayatına başladım.

Peki klinik psikolog olarak çalıştığınız, görev aldığınız süreç boyunca en çok hangi vaka ile karşılaştınız? İstanbul'da mı çalışıyorsunuz onu öğrenmek istiyorum İstanbul'dan en çok hangi vakayla karşılaştınız?

İstanbul'da çalışıyorum. İstanbul'da anksiyete bozuklukları ve depresif bozukluklar en yaygın olan vakalardır.

Bunlar neden olabilir?

Bunların birçok nedeni olabilir. Dünya çapında da en sık gördüğümüz rahatsızlıklardır. Bunlara akut rahatsızlıklar diyoruz. Yani en sık görülebilecek olan rahatsızlıklar tıpkı grip gibi veya ateş gibi en sık olarak yaygın gördüğümüz psikolojik rahatsızlıklar.

Birçok nedene bağlı olabilir. Genetik faktörlerin önemli bir rolü var. Yaşam hayatımızın, çevresel faktörlerin, yaşadığımız stres, ekonomik sıkıntılar olabilir. Bunların hepsi bunun riskini daha da fazla arttırır. Şu anda en çok gördüğümüz durumlar anksiyete ve depresyon.

"EKONOMİK OLARAK DAHA RAHAT OLAN ÜLKELER DOĞAL OLARAK PSİKOLOJİK OLARAK DA DAHA İYİ BİR HALDE OLUYORLAR."

Günümüz şartlarına da baktığımız zaman ülkemizde bir ekonomik sıkıntı yaşanıyor. İşsizlik var, problem var, göçmen problemleri var, sosyal medya olsun haberlerde olsun gündeminizi meşgul edecek konular hep oldu ve olmaya devam ediyor. Peki bu insan psikolojisini nasıl etkiliyor? Özellikle size başvuran hastalarınızda siz bunu nasıl yorumlayabilirsiniz yani bu günümüz şartları, ülkemizin şartları, günümüz dünya ekonomi şartları bir tek Türkiye Cumhuriyeti ile sınırı değil bütün dünyada bir global ekonomik kriz mevcut. Bütün bunlar insan psikolojisini nasıl etkili ediyor ve bu insan psikolojisi aile ortamlara nasıl yansıyor?

Çok güzel bir soru. Bunlar kesinlikle insan psikolojisini etkiliyor. Bunun üzerine dünya çapında, ülkeler arasında yapılan araştırmalar var. Araştırmaların sonucunda şunu buluyorlar, ekonomik olarak daha rahat olan ülkeler doğal olarak psikolojik olarak da daha iyi bir halde oluyorlar.

Ne demek bu? Depresyon, anksiyete bozuklukları gibi rahatsızlık oranlarının bu ülkelerde çok düşük olduğunu buluyorlar. Dolayısıyla ekonomik kriz psikolojimizi etkiliyor fakat birkaç şeyin daha rolü var. Bazı bilimsel araştırmalarda şunu merak ediyorlar. "Neden herkes değil? Neden herkes olumsuz yönde etkilemiyor? Ekonomik krize maruz kalıp, işsizlik oranı yüksek olup iyi olan kişilerin farkı ne?"

Burada da mizacımızın veya olaylara olan bakış açımızın rolünün de önemli olduğunu buluyorlar. Dolayısıyla ekonomik kriz ve işsizlik çok önemli depresyon ve anksiyete bozukluklarını ardından getirebiliyor. Çünkü buradaki belirsizlik kişide yetersizlik hislerini uyandırabiliyor. Ama tek faktör bu değil. Bizim olaylara olan bakış açımız, olayları değerlendirmemiz, kontrolümüzde olmayan şeylere odaklanmamız, kontrolümüzde olan şeyleri bırakmamız pes etmemiz ümitsizliğe kapılmamız da önemli bir faktör.

Peki aile içi şiddet hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu gibi konular gündeminize geldi mi, karşınıza çıktı mı? Kadınlar gerek psikolojik gerek normal fiziken şiddete maruz kalıyorlar ve birçok kadın bunu elalem ne der korkusuyla paylaşmaktan çekiniyor. Şimdi bu bir de kadına şiddette değil bu elalem ne der korkusu her aile içerisinde yaşanan bir korkudur. "Kızım öyle yapma elalem ne der, oğlum böyle yapma elalem ne der." Siz bu olayı nasıl aştırabilirsiniz. Aslında insanların sürekli konu komşunun dedikodusununa karşı bir psikolojik travması vardır. O ne der bu ne der diye bir yaşam kısıtlaması gerçekleşiyor. Bu durumu nasıl yorumlarsınız?

Böyle durumlarda öncelikle kadının güçlenmesini, psikolojik olarak, ekonomik olarak, ruhsal olarak güçlenmesini hedefliyoruz. Bu, kişinin tüm enerjisini, tüm duygusunu veya tüm davranışlarını tek bir alana yönlendirmemesi sadece ailesini değil kendisine de biraz yatırım yapması demektir. Böyle olduğunda kişi daha çok sınırlarını da çizebilir şiddet olduğunda dur da diyebilir.

Fakat çaresizlik duygusu çok yoğun olduğunda maalesef dur diyemeyebiliyorlar. Dolayısıyla bizim çalıştığımız konular psikolojik olarak da ekonomik olarak da sınırı çizebilmek, kendimi güçlendirebilmek, kendimi daha yeterli ve güçlü hissedebilmek. Bunların sonucunda şiddet oranları da azalabilir. Sınır çizmek önemli bu konuda.

Şiddet günümüzde her yerde var trafikte olsun diğer yerlerde olsun mesela hiç unutamadığınız bir vaka var mı karşınızda? Mesela şöyle bir vaka geldi bana ve bu benim hiç aklımdan çıkmıyor dediğiniz bir vaka var mı?

Çok fazla var fakat vakaların detaylarını veremem. Özellikle geçmişinde yaşadığı çok yoğun şiddet, aile içi şiddet olabilir, taciz-tecavüz öyküleri olabilir bunlar beni en çok yaralayan vakalar diyebilirim. Genel anlamda detayları da çok fazla veremiyorum ama en çok bizi yaralayan, üzüldüğümüz, çaresizliğe kapıldığımız durumlar bunlar oluyor.

Peki psikologa gitmek ayıp bir şey mi?

Çok güzel bir soru bu çünkü toplumumuzda genel bir ön yargı var. "Sadece deliler psikoloğa gider" ya da "sadece gerçek bir sorunu olanlar psikoloğa girer" gibi bir algı var. Fakat yurt dışına baktığınızda, bir tık daha gelişmiş ülkelere baktığımızda kişinin bir sorunu yoksa bile sadece beni objektif olarak dinleyebilecek biri olsun diye psikoloğa gidebiliyorlar ve gerçekten de psikolojik destek almanın asıl amacı budur. Çünkü sizi objektif olarak dinleyebilen biri vardır.

Bazen her şeyi arkadaşınıza anlatamazsınız, bazen her şeyi ailenize anlatamazsınız. Çünkü onlar da bir süre sonra iş yerinde yaşadığınız problemleri, evlilikte yaşadığınız problemleri dinlemek istemeyebilirler, sıkılabilirler. Sadece bir dinleyicinin olması için bile psikoloğa başvurulabilir. Dolayısıyla psikoloğa gitmek ayıp bir şey değil. Sadece deliler psikoloğa gidiyor diye bir durum da söz konusu değil.

Peki Nefise hanım siz hiç psikolojik bir destek almayı düşünür müydünüz?

Yurt dışında psikolog olmak için gereken kriterlere baktığımızda psikoloğun da kendi terapi sürecinden geçmesi gerekir. Çünkü danışan koltuğuna oturmak, destek alan kişinin koltuğuna oturmak çok farklı bir şey o duyguyu gerçekten siz yaşamadığınızda tam olarak karşı tarafı anlayamazsınız.

Bu yüzden bu zaten olması gereken bir şeydir. Dolayısıyla ben de eğitim sürecimde bunun çok önemli bir şey olduğunu bildiğim için tabii ki psikolojik destek aldım. O koltuğa oturdum, gerektiğinde üzüldüm gerektiğinde belki ağladım, gerektiğinde güldüm.

Depresyondan bahsettiniz, depresyonun çok fazla yaygın olduğundan bahsettiniz. Peki nedir depresyonu size gösteren? Hangi şartlarda bir danışanınızın depresyona maruz kaldığını ve depresyona girdiğini fark edebiliyorsunuz?

Depresyonun da şiddetleri var. Hafif orta veya şiddetli depresyon şeklinde. Şiddetli depresyonda olduğunuzda şu belirtileri görebilirsiniz kendinizde veya karşımdaki kişi de şu belirtileri görebilirim, kişi geçmişte yaptığı şeylerden artık zevk almıyordur. Bunları yapmayı bırakmıştır. Hobileri olabilir, ders çalışma olabilir, yoğun bir isteksizlik ve motivasyon eksikliği vardır, uyku sorunları vardır, ya çok uyuyordur ya da geceleri uyuyamıyordur, iştah problemleri olabilir ya çok fazla yemeye başlamıştır ya da daha az yemeye başlamıştır.

Dikkat problemlerini çok sık görebiliyoruz. En şiddetli depresyonda kendine zarar verme düşünceleri, intihar girişimleri veya bununla ilgili planlar düşünceler de görebildiğimiz bir durum. Bu belirtilerden çoğunluğunu kişi karşılıyorsa depresyondadır diyebiliriz.

Çok güzel ifade ettiniz teşekkür ediyorum. Peki çocuk psikolojisi farklı olabiliyor mu yetişkin psikolojisinde?

Yetişkin psikolojisini anlayabilmeniz için çocuk psikolojisine hakim olmanız gerekir. Fakat tabii ki çocuk psikolojisinde uygulanan tedavi yöntemleri biraz daha farklı olabiliyor. Çünkü çocuklar daha somut düşünürler onlarla ilgili yapılan tedaviler de daha çok somut şeyleri içeren tedavilerdir. Oyunlar olabilir oyun terapisi vardır. Yetişkin psikoterapisinde farklı teknikler kullanıyoruz. Daha çok konuşma üzerine tekniklerimiz var.

Çok zor işiniz var gerçekten. Son sorum, çok teşekkür ediyorum öncelikle bütün sorularıma yanıt verdiniz. Peki psikologdan, birilerine karşı bir şeyi danışmaktan kaçan insanlara tavsiyeniz nedir?

Bu gerçekten şuna benziyor. Siz bütün sorunlarınızı halının altına süpürüyorsunuz aslında ve onlar bir yerlere gitmiyor hep oradalar sadece farklı şekillerde bastırdığınız bu düşünceler, duygular, kaçmaya çalıştığınız deneyimleriniz bir süre sonra fiziksel hastalıklarla, bağımlılıklarla ilişki problemleri ile gün yüzüne çıkabiliyor. Dolayısıyla bundan ne kadar kaçarsanız kaçın bir şekilde bir gün hayatınızı etkileyecek. Çok geç olmadan destek almalarını öneririm.

Çok teşekkür ederim. Peki sizi nereden takip edebilirler?

Instagram'da @psikolognefise, TikTok hesabımda çok aktifim @birpsikolog , web sitem var psikolognefise.com Spotify'da içerikler üretiyorum "psiko sohbet" başlık buralardan takip edebilirler.