Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davanın ikinci duruşması, üçüncü gününde devam edecek. Tutuklu sanıklar Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nden cezaevi nakil araçlarıyla güvenlik önlemi alınarak Diyarbakır Adliyesi'ne getirildi.
Bugünkü duruşmaya, "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme'' suçundan ''ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası'' istemiyle yargılanan anne Yüksel Güran ve avukatının savunmasıyla devam edilecek.
KARAR ÇIKABİLİR
12 tutuklu sanığın olduğu davada anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran, amca Salim Güran ile itirafçı Nevzat Bahtiyar hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Bugünkü oturumda anne Yüksel Güran'ın da savunması alındıktan sonra mahkemenin kararı açıklaması bekleniyor.
AMCA BERAAT İSTEDİ
Duruşmada son savunmasını yapan amca Salim Güran "Eğer beni tutuklamasalardı, Nevzat itiraf edecekti, beraatimi talep ediyorum" dedi. Amca Salim Güran'ın savunmasının ardından kürsüye avukatı Onur Akdağ, itirafçı Nevzat Bahtiyar'ın Narin'in cansız bedenini eve götürdüğü yönündeki sözleri hakkında, "Nevzat'ın karısı evde yok muydu, karısını neden gözaltına almadınız" diye sordu.
NEVZAT BAHTİYAR: BEN SADECE CESEDİ TAŞIDIM
Duruşmaya verilenin aranın ardından itirafçı Nevzat Bahtiyar "Ben sadece cesedi taşıdım" derken, Nevzat Bahtiyar'ın avukatı da "Enes'i kurtarma operasyonu" olarak adlandırdı. Tutuklu sanık ağabey Enes Güran da son savunmasında, "Kolumdaki izleri merak ettiler. Adli Tıp Kurumu raporu geldiğinde Narin'e ait olmadığı ortaya çıktı. Annemin de çene ve diş yapısıyla ilgili rapor hazırlandı. Onda da bir şey çıkmadı" dedi. Güran, gözündeki morlukla ilgili yapılan kontrolde jandarmaya kolunu da göstererek, ısırdığını belirttiğini ileri sürdü.
DURUŞMA BAŞLADI
Savunmaların tamamlanmasının ardından mahkeme ara kararını verdi. Duruşma bugün saat 10.00'da başladı.
"ÇIKACAK KARARDA HUKUKİ ANLAMDA ŞÜPHEM YOKTUR"
Duruşmada Diyarbakır Barosu adına söz alan eski baro başkanı Nahit Eren, dünkü duruşmada Diyarbakır Barosu avukatlarının söz almadan konuşması üzerine dışarıya çıkarılmasına ilişkin, "Dün akşam yaşanan bir olaydan dolayı sizden bir söz istiyorum. Savunma özgürlüğüne sahip çıkan bir baroyuz. Bizim sizden, bu davanın bugün veya yarın çıkacak kararda hukuki anlamda şüphem yoktur. Yeri geldiğinde kızı ölen bir anne, bir baba, göğsüne vura vura söz aldı ama ses çıkarmadınız. Dün Diyarbakır Barosu'nun 15 avukatı, bu davayı takip etti. Kayıtlara baktım. Avukatlarımızın bu şekilde salondan çıkarılmasına sessiz kalamayız. Dün silahlardan bahsedildi ama ses etmedik. Bu savunma değil, baromuz hukuka aykırı hiçbir şeyi delil olarak sunmadı. Hiçbir şey bile adli makamlarca gelmedi. Sizden, savunma yapan meslektaşlarımızın dava çerçevesinde savunma yapmalarını rica ediyorum" dedi.
MAHKEME BAŞKANINDAN TEPKİ: BU MAHKEME, ACİZ MAHKEME DEĞİLDİR
Bunun üzerine mahkeme başkanı, "Burada PKK, FETÖ ya da diğer terör örgütü üyelerini yargıladım. Diğer suçları da yargıladım. Neye müdahale edeceğimi iyi bilirim. Dün başkan olmuş biri değilim. Enes'in Kalaşnikof muhabbetine bilerek müdahale etmedim. Belki sizin görmediğiniz bir şey gördüm. Benim de kendime karşı bir tarzım. Artık dinleme makamındayız. Benim duruşma salonunda dün attığım kişi, avukat değildi. Cübbesi yoktu. 'Seyircisiniz, konuşmayın' dedim. Son sözümü en sonda söyleyeceğim. Ve söyleyeceğim söz de öyle bir söz olacak ki herkes bu mahkemenin nasıl bir mahkeme olacağını görecek. Bu mahkeme, aciz mahkeme değildir, hür bir mahkemedir. Bu mahkemenin iyi niyeti suiistimal edilirse, milletvekili dahi olsa duruşma salonunu boşaltacağım. Var bizim de bir bildiğimiz, her şey kontrolümüz altında" diye konuştu. Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz'ın, sosyal medya hesabında güvenlik nedeniyle duruşmaya katılmayacağını paylaşması üzerine mahkeme başkanı, "Gelmemelerinin sebebi güvenlik değil, kendi talepleri" dedi.
Duruşma, Enes Güran’ın son avukatının savunmasıyla başladı. Mahkeme heyeti, daha sonra Yüksel Güran’ın savunmasına geçecek.
JANDARMADAKİ SORGUSU İZLETİLDİ
Duruşmada Nevzat Bahtiyar’ın jandarma sorgusundaki görüntüsü izletildi. Duruşmada konuşan Enes Güran'ın diğer avukatı Mustafa Demir, şunları söyledi: "Burada asıl soru şu, gerçekten Nevzat Bahtiyar’ın ifadesi mi, yoksa ifadeyi alan kişinin yönlendirilmiş ifadeleri mi? Çünkü burada açık bir yönlendirme var. Bu yönlendirme belli alanlarda değil, çok daha ötesinde bir şey. Nevzat’ın kurmadığı cümleler, yani ifadesine hiç geçmeyen cümleler, sanki onun ifadeleriymiş gibi yazılıyor. Biz Nevzat Bahtiyar’ın jandarmadaki ifadelerini okuduğumuzda, altında imzası var, avukat var, 'Tamam, bu Nevzat’ın ifadesi' diyebiliriz. Ama burada görüntüler var ve görüyoruz ki bu ifadeler aslında Nevzat’a ait değil. Örneğin, arama ile ilgili bir soru soruluyor: 'Sen 15.08’de neden aradın?' Nevzat, 'Su meselesinde aradım' diyor. Ancak sonrasında, 'Pişman mısın?' diye bir soru geliyor. Bu soru da Nevzat’ın ifadesinde geçmiyor. Peki, bu ifadeyi kim ortaya koyuyor? Jandarma personeli, 'Keşke aramasaydım, bu işin içinde olmazdım, pişmanım' şeklinde bir cümle ekliyor. Oysa Nevzat’ın ağzından böyle bir ifade çıkmıyor. Ayrıca olayın itirafıyla ilgili sözlerine bakalım. Burada da aynı durum var. Görüyoruz ki bu ifadeler Nevzat’ın değil, ifadeyi alan kişinin sözleri."
"SEN HANİ ONLARIN ADAMIYDIN"
Mustafa Demir Avukat şöyle devam etti: "Nevzat, 'Garibanım' diyor ama bu duruşmada nasıl bir tabloyla karşılaştığımızı gördük. Hani herkese anlatıyor ya 'Ben gariban bir adamım' diyor. Böyle garibanlık mı olur? 10 bin lira indirimi kabul etmiyorsun. Ben onun doğru söylediğini düşünmüyorum, çünkü bugüne kadar hiçbir şeyde doğru konuşmadı. Bunda da doğru söylediğini düşünmüyorum. Madem Salim Güran sana, 'Bu çocuğu götür, göm' dediğinde bunu yapıyorsun, bir evin sıvasını mı yaptıramayacak? Sen onların hani adamıydın."
"HAYALET GİBİ DAVRANIYOR"
Avukat Mustafa Demir, şöyle devam etti: "Nevzat ile Vecdi arasında yine bir iletişim başlıyor. Bu iletişim bir şeyleri etkiliyor mu? Biz bunu net olarak söyleyemiyoruz çünkü dinleyemedik. İlk başta HTS kayıtları elimizde yoktu. Bu nedenle bu konuyu soramadık. Bakın, Nevzat burada pür dikkat dinliyor. Normalde hiçbir şeyi dikkatlice dinlemeyen bir insan, buraları büyük bir dikkatle dinliyor. Çünkü doğruluk payı olduğunu biliyor. Temas etmiş, gerçek evraklar üzerinden konuşuyoruz. O akşam yakalanacağının kendisine bildirildiğini düşünüyorum. Belki ahırda. Ahır bölgesi aranmış olsaydı belki bir şey bulunabilirdi. Ya da yan taraftaki diğer alanlarda. Özellikle Narin’in son görüldüğü yerlerde, daha kapsamlı arama yapılması gerekiyordu. Mavi ışık kullanarak her yerde arama yapılmış, taşların üzerindeki kan izlerine bile bakılmış. Ancak keşke bu yöntem diğer yerlerde de uygulanmış olsaydı. Çünkü Narin’in son görüldüğü yer, okul kamerasına göre artık kesinleşmiş durumda.
Bu noktada, 'hayalet' lafı devreye giriyor. Çünkü Narin Güran’in en son görüldüğü yere ilişkin bir tutanak var. O bölgede en yakın yer Nevzat Bahtiyar’ın evi. Ama tutanakta Nevzat’ın evinden hiç bahsedilmiyor. Tutanağa göre Fuat Güran’ın evi 400 metre uzakta, Hüseyin Güran’ın evi 250-300 metre uzakta, baba Arif Güran’ın evi 100 metre uzakta. Ama Nevzat’ın evi daha yakın bir mesafede olmasına rağmen tutanakta yer almıyor. Neden Nevzat’ın evinden bahsedilmiyor? 'Siz niye söylemediniz?' diyorlar. Ama kimse fark edememiş ki. Adam dediğim gibi, adeta bir hayalet gibi davranıyor. Aramalarda en önde yer alıyor, oturup babayı teselli ediyor, olay yerinde her zaman bulunuyor.
Nevzat, bilgi almak için her yerde bulunuyor. Ancak bu bilgileri kendi başına analiz edemediği için güvendiği kişilerden destek alıyor. Özellikle kardeşiyle bu bilgileri paylaşıp, kardeşinin yönlendirmesine göre hareket ediyor. Başlangıçtaki koruma refleksi ve çelişkili ifadeler de bunu gösteriyor. İlk ifadelerde, 'Gazalar hemen onu evden çıkardı, arabayla aşağı indi' deniliyor. Ama acaba Nevzat, köyden daha erken bir saatte çıkmış olabilir mi? Bu yüzden kameralar ve HTS kayıtları bizim için çok önemli. Kameraların daha kapsamlı bir şekilde incelenmesi gerekiyor. Bu konu mahkeme için de oldukça kritik bir nokta."
Mahkeme Başkanı, avukat Mustafa Demir’e toparlamasını söyledi. Saat 13.00’te Yüksel Güran’ın savunmasına geçileceği konusunda uyarıda bulundu.
"NARİN IŞINLANARAK MI RAMPAYI ÇIKTI"
Avukat Mustafa Demir, "Ulusal kriminal büronun iddiasına göre, Narin son görüldüğü yerden, ahır olarak tabir edilen yere 50 saniyede gidiyor, yani adeta ışınlanıyor. Kameradaki karartı, Narin olduğu iddia edilerek sunuluyor. Ama bir çocuk o rampayı 50 saniyede koşarak nasıl çıkar? Bu fiziksel olarak mümkün değil. Ayrıca, eve değil, ahırın önüne ulaştığı belirtiliyor. Bu iddialar, kamuoyunun beklentilerini karşılamak için ortaya atılmış gibi görünüyor. Neydi bu beklenti? 'Bir suçlu bulunsun ve cezasını alsın' Bu doğrultuda bazı kişiler, 'Bu dosyayı aldık, biz çözeceğiz' diyerek iddialı açıklamalarda bulundu. 'Yakında herkes görecek' gibi paylaşımlar yaptılar. Ancak bu iddiaların arkasında somut bir çözüm yok. Zamansal olarak mümkün değil. Bu karartı ve olayın bu şekilde geliştiği iddiaları, zamansal olarak mümkün değil" dedi.
ANNE GÜRAN SAVUNMA YAPTI, ENES GÜRAN SALONDAN ÇIKARILDI
Yüksel Güran son savunması için sanık kürsüsüne geldi. Sanık Yüksel Güran, "Ben anneyim ve oğlum ile birlikte katil olarak gösteriliyoruz. Bu dünyada artık bir hayatım kalmadı. Hüseyin Bey, Ali Rıza Güran, sizden özür dilerim. Hayatımı anlatacağım. Ben Arif ile evlendiğimde asla yalan söylemeyeceğimize söz verdim. Hiçbir zaman kendi ekmeğiyle büyüttüğü çocuklarına kötü bir şey yapmadı, hiçbir gün evde şiddet olmadı. 7 çocuğumuz oldu. Narin evimizde kaybolduğunda ne oldu? 17 sene önce kızım Tülin’i kaybettim. Kızımın ölümüne kadar beni suçladılar. Dar Kapı Hastanesi’nde vefat etti. Herkes biliyor, raporlar da ortada. Kızım engelliydi. Oraya kadar kızımı kaybettim. Şimdi de bu dosya ile beni suçladılar. Sonra karakoldayım ve benimle oradaki görevliler benimle alay ediyor. Sen neden ameliyat oldun diye benimle alay etti" dedi.
Enes Güran, annesinin bu sözlerini duyunca araya girdi ve annesinin ifadesinde bahsettiği kamu görevlisi hakkında hakaretlerde bulundu. Bunun üzerine mahkeme başkanı hemen müdahale etti ve Enes’e susmasını söyledi. Polis eşliğinde Enes dışarı çıkarıldı. Mahkeme başkanı, “Ben söyleyene kadar içeri almayın” dedi. Başka çıkmak istenen var mı dedi. Bu sırada Salim Güran da dışarı çıkmak istedi.
İKİNCİ GÜNDE NE OLDU?
Diyarbakır'da öldürülen 8 yaşındaki Narin Güran cinayeti davasının iki gündür süren duruşmanın ikinci bölümü dün tamamlandı. ''İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme'' suçundan ''ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası'' istemiyle amca Salim Güran ve ağabeyi Enes Güran, Narin'i cansız bedeninin bulunduğu dereye taşıyan komşuları Nevzat Bahtiyar ve avukatları, savcının mahkemeye sunduğu mütalaaya karşı savunma yaptı.
İLK GÜNDE NELER OLDU?
Dün sabah 09.30'da başlayan duruşma gece saatlerine kadar devam etti. 23.00'e kadar süren duruşmada savcı mütaalasını okudu.
Savcı mütalaasında, aile bireylerinin Narin Güran olayını saklamak ve gizlemek için organize bir şekilde hareket ettiğini ifade etti. Savcı, sanıkların iştirak halinde suç ortakları olduğuna dikkat çekti.
Elde edilen veriler ve dosya kapsamındaki delillere bakıldığında sanıkların olay günü Arif Güran’ın evinde olduğunun belirlendiğini ifade eden savcı, Salim Güran, Yüksel Güran, Enes Güran ve Nevzat Bahtiyar hakkında iştirak halinde çocuğu öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi.
Savcı, TCK’nın ilgili maddeleri gereği sanıkların cezalarında iyi hal indirimine gidilmemesini talep etti.
Nevzat Bahtiyar; Mahkeme Başkanı'nın, savcının ve avukatların sorularına genellikle "Bilmiyorum ve hatırlamıyorum" yanıtlarını verirken baba Arif Güran ise savcının mütaalasına karşı söz hakkı alıp Salim’in kızına kesinlikle kötülük yapacağına inanmadığını, Narin’i Salim’in öldürmediğini söyledi.
"AİLE TOPLANTISI" DOSYAYA GİRDİ
Aile meclisi görüntüleri de dava dosyasına girdi. Tanık olarak ifade veren Erhan Güran, çoban Ahmet’in yalan söylediğini savundu, “Arkaya gittim, çobanla konuştum. Bana ‘İsa’yı ve bir kadını gördüm’ dedi. Çok dövmedim. Ben çobana vuranlara kızdım.” diye konuştu.