Milli eğitimin gayesi, Müslüman bir Türkü, dünyada ve ahrette mutlu edecek bir eğitim vermektir.
Bu eğitim yani terbiye, iki esas üzere olmalıdır.
Birincisi, Her Türkü, kendisine lazım olan dini ve milli bilgileri bizzat uygulamalı olarak öğretmektir.
Yani Türk tarihini, coğrafyasını, kültürünü, güzel Sanatlarını,
Mimarisini, musikisini sevdirmeli öğretmelidir.
İslam bilgilerini, Kuran , Sünnet, İcma, Kıyas, yani fıkıh bilgilerini, siyer ve İslam tarihi öğretilmelidir.
İslam sanatı ve bedii zevki sevdirilmelidir.
Yani çocuklarımız, ilk okulu bitirdiğinde, mihraba geçip imam olarak yetiştirilmelidir.
***
İkincisi, her gencimize, bir meslek öğretilmelidir.
Bunun için, öğretmenler, çok donanımlı olmalıdır.
Verecekleri dersleri akademik seviyede bilmelidir.
Ayrıca eğitim psikolojisi, psikolojik danışmanlık eğitimi almalıdır.
Okula giden hiçbir öğrenci eksik eğitim görmemelidir.
Öğrenciler, öğretmeni ve dersleri sevmelidir.
Tembellik etmemeli, okulda, suça meyilli olanlar şiddetle cezalandırılmalıdır.
Okul ve öğretmen disiplinli olmalı, ebeveynlerin öğretime ve öğretmene müdahalesi olmamalıdır.
Öğrenciye verilen notlar takip edilmeli, eğitimde zafiyet gösteren öğretmenler meslekten atılmalıdır.
Ortaokul bitince öğrenciler, zeka ve kabiliyetine göre seçilmeli,
Üstün zekalılar, fen liselerine, resim ve müzik kabiliyeti olanlar özel liselere,
Kalan öğrenciler, meslek liselerine gönderilmelidir.
Okullarda iyi seçilen öğrenciler, bütün üst okullara sınavsız girmelidir.
Üniversitelere de liselerde iyi eğitilen öğrenciler, sınavsız girmelidir.
Yani yıllarca eğitim verip öğrencilere, dershane ve sınav sıkıntısı yaşatmamalıdır.
***
Bütün dünyada milletler, kendi devletlerini ve milletlerini koruyacak fertleri yetiştirmektedirler.
Bu Türkiye de neden başarılı olmamaktadır.
Sebebi de Tanzimat’tan beri Türk gençliğine Batı eğitimi verip onların kültürü, hukuku sevdirilmiştir.
Yetişen gençlerimizin, içinde milli duygu körletilmiş, Batıya karşı aşağılık duygusu aşılanmıştır.
Her Türk gencinin içinde okuyup Avrupa’ya gitsem duygusu olmuştur.
Çünkü gerek Osmanlı son döneminde, gerekse Cumhuriyet döneminde verilen terbiye,
Batılı casusların yani Masonların verdiği bilgilerle donanmıştır.
Temel esası “Batılı iyi, biz kötüyüz” esasına dayanmıştır.
“Onlar daima doğruyu bilir, doğruyu yapar”, denmiştir.
Buna misal olarak, Türk dili, Türk edebiyatı, Türk alfabesi, dışlanmış,
Türk tarihi Batılı kaynaklardan alınmıştır.
Türk milletinin şerefli tarihi ve cihan hakimiyeti tarihi,
Yani Selçuklu ve Osmanlı horlanmış, dışlanmıştır.
***
Din eğitimi yasaklanmış, harf devrimi ile Türk İslam tarihi yasaklanmış takibata uğramıştır.
Kuran okuyanlar hapse atılmıştır.
Bilhassa, Cumhuriyet döneminde İnönü’den sonra gelen,
Devlet adamları ve Genel Kurmay başkanları Türk olmayanlardan seçilmiştir(kripto).
Bilhassa 1947 yılında yapılan Fulbrigith anlaşması ile bütün eğitim ABD ye teslim edilmiştir.
1949 yılında, oryantalistlerin hazırladığı dini, yani sapık İslami eğitim için ilahiyat fakülteleri açılmış,
Türk milletini cihangir eden Ehli sünnet itikadı, ve Peygamberimizin sünneti dışlanmıştır.
***
İşte yeni bir milli eğitim müfredatı bu sorunları bilerek,
Yukarıda bahsettiğim plan çerçevesinde hazırlanmalıdır.
Ayrıca eğitimin temel prensipleri çerçevesinde, aile ve çevre eğitimi de düzene sokulmalıdır.
O zaman, tarihte olduğu gibi cihana hükmeden ve Allah’ın askeri bir millet doğacaktır.