KAVAKÇI'NIN DEDESİNE KADAR ZULÜM YAPILMIŞ

Geçtiğimiz hafta içerisinde,

AK Parti İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ravza Kavakçı Kan'ı ziyaret etim.

*

Yarım saatten fazla konuştuk...

Kavakçı, Türkiye'nin insan hakları konusunda önemli merhaleler katettiğini ve bugünlere kolay gelinemediğini söyledi.

Sohbette bir ifadesi dikkatimi çekti...

dedi ki,

"Hayatımızın önemli kararları başörtüsü yasağı çerçevesinde verildi"

Nasıl yani? Dedim...

Anlattı:

*

"Kızım başörtüsü engeline takıldı"

*

"Ablam Meclis'te yemin ettirilmedi, had bildirilmek istendi" dedi...

O had bildirmek isteyenlere cevabı, 'Başörtüsüz Demokrasi'de Adı Konmamış Darbe' kitabında Merve Kavakçı'nın verdiğini söyledi.

*

"Merve Kavakçı olayını soranlara, 2015 'te seçilmiş bir insan, yemin edebilmiş bir insan olarak şunu söylüyorum, 'Türkiye'de kadına seçme ve seçilme hakkı 5 Aralık 1934 yılında verilmiş. Buna rağmen bizim için hiçbir zaman; başörtülü - başörtüsüz, Alevi - Sunni, Kürt - Türk gibi yapay ayırımlar yaptığımız olmadı.

Ancak...

Ancak başörtülü kadına; acı ve utanç verici bir şey ki:

seçilme hakkını 23 Haziran 2015'te verilebildi..."

dediğinde araya girdim,

"31 Ekim 2013"

*

Kavakçı bunun üzerine,

"Evet 2013 Ekim kadınların başörtülü olarak Meclis'e girmeleridir. Ancak seçilerek ve yemin ederek kürsüde had bildirmenin önün kapatılması 23 haziran 2015 tir."

Doğru mu?

Doğru...

*

Sonra annesinden bahsetti,

"Annem Sen Jorj'de okumuş, ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni bitirip sonrasında ise İstanbul İmam hatip Lisesi'nde öğretmen olarak çalışmış biri" dedi.

*

Anne Kavakçı, 1980 yılına kadar özgürce başörtüsü ile ders verir iken...

Sonrasında çocuklara bilim öğretmesinin önü kesilmiş...

*

Darbeciler, " başörtülü çalışamazsın" demişler...

*

Anne Kavakçı tereddüt etmeden devletin sunduğu tüm imkanları elinin tersiyle itip, işten ayrılmış...

*

Kavakçı,

"İlk zulmün Hatice Babacan'a yapıldığı sanılır ancak o dönemlerde yani 1968 yılında annem İstanbul İmam Hatip'te başörtülü olarak hocalık yapıyordu" dedi...

*

Böylelikle bazı özgürlüklerin bir zaman tanındığına şahit oluyoruz...

Ta ki 1980'e kadar...

*

Başörtüsü ile ilgili ilk gözyaşını 8 yaşında dökmüş Ravza Kavakçı...

Çünkü babası eve gelip,

"annenizin başörtülü çalışmasına izin vermediler O'da işten çıktı" demiş...

*

Kalp kırıklığı nedir o an hissetmiş Kavakçı...

*

Ya baba?

Baba da farklı değil...

Başörtülü kızların ilim irfan öğrenmesi için okula gelmelerine göz yumduğu için ikaz edilmiş, ceza almış, yine de öğrencilerinden vazgeçmemiş...

Bıçak kemiğe dayandığı vakit ise emekliliğini isteyip üniversiteden ayrılmış

*

Durun...

Daha bitmedi:

*

Bir de dede var...

Kavakçı dedenin de hak ihlaline uğradığını ifade edince...

Dumura uğramış gibi donup kaldım...

*

"Dede mi?" dedim...

"Evet dedem de hak ihlali yaşadı" dedi...

1920'lerde üstelik...

Dedesinin gazi olduğunu ifade eden Kavakçı,

"İbrahim Ethem Güngen, Kurtuluş Savaşı gazisi" dedi...

Ve...

O dönem için namaz kılan bir asker olmasının başına açtığı sorunlardan bahsetti,

"Tesettürlü bir eşi olması o zamanın 'Türkiye'si için çok rastlanan bir şey değil" dedi...

"Dedem namaz kılan bir askerdi...

Şark görevleri normalde bir sefer verilirken dedeme Güneydoğu çokça verilmiş...

Güzel hikayeleri vardı:

Gittikleri köyde Kürt halkı asker gelince korkuyor. Sonra gelip bakıyorlar ki dedem yanlarına gelmiş namaz kılıyor...Şaşırıyorlar. "

*

İşte böyle;

Kavakçı ailesi makam mevkiyi değil,

inancı ön planda tutmuş...

Baskıcı rejimin zulmünü silsile yolu ile yaşamış...

Hem de dedeye kadar...

*

Görüşmemizin sonunda,

"Bu dünya değil öbür dünyada ki hesaptan korkarım" dedi Ravza Kavakçı...

*

Allah bizi bu gibi düşünen insanlara yakın,

baskıcı Müsses Nizamcılardan ise uzak tutsun...

*

Sağlıcakla kalın...