Kendisiyle arası kötü olan, kimseyle iyi olamaz. Kendisiyle arası kötü olanların birincil sebebi istediği profilde yaşayamayıp bulunduğu çevreye ve kişilere göre profil çizmelerindendir.

Kendisiyle arası kötü olan, kimseyle iyi olamaz.

Kendisiyle arası kötü olanların birincil sebebi istediği profilde yaşayamayıp bulunduğu çevreye ve kişilere göre profil çizmelerindendir. Başkalarının garipsemediği şekilde yaşayan, ona yakıştırdıkları tavırları sergileyen, kendi dürtülerini, reflekslerini, fıtratını bastıran bir şahıs kendisiyle asla barışık olamaz. Oysa biz her zaman hayret ettirip merak uyandırmalıyız. Tekdüzelikten çıkıp özgün tavırlarımızla bulunduğumuz ortama renk katıp neşe saçmalıyız.

İnsan herkesten kaçabilir, aykırı bütün dış etkenleri yok edip kafa dinleyebilir ama içindeki ses susmuyorsa asla dinlenemez. İçimizdeki sükunet fıtratımızın izinden gitmekle bulunur. Her insan farklı farklı fıtrat ile yaratılmıştır. Allah parmak izlerini bile benzersiz yaratttığı, iradesi olan, düşünmeyi ihsan ettiği insanların tek tip olmasını beklemez. Beklenen; hakikate aykırı bir taşkınlık yapmadan hak yolda kendi özgünlüğümüzü ortaya koymak ve korumaktır.

Bir başkası için yaşamak içimizdeki gürültüyü artırır, bastırmaz. Kendimiz için yaşamak ise içimizdeki gürültüyü sükunete bırakır. Sakin bir ruhun bütün kararları isabet olacaktır. Fıtratın özgün eğilimi, kişi için en doğru olanıdır. Kendi özgün duruşumuzu, auramızı, enerjimizi tespit edip, koruyup, onunla huzurla yaşamak gerekir.

Kimin nasıl yorum yaptığı bizim için belirleyici etken değildir. Ancak içten gelen enerji bizim klavuzumuz olabilir. Diğer bütün uyarılar, yönlendirmeler kişilerin kendi olmak istediği profil dayatmasıdır. Kendi fikirlerini perçinlemek adına kabul ettirmek isterler. Bunlar, bu baskın fiiliyatlar ile tek tip bir profil oluştururlar. Oysa maksat tek tip olmak değildir. Farklılıklar zenginliktir.

Herkes kendi fikrine sahip çıksın. Herkes kendi mantalitesinde yaşasın. Kimse kimsenin iç penceresinden bakamaz. Geçmişini bilmediğinin geleceğini yönlendirmek kimseye düşmez. Herkesin iç dünyası farklı. O yüzden herkes öncelikle hoşgörülü olmak zorundadır. Farklılıklara aykırılık değil zenginlik olarak yaklaşma anlayışı içimizde oturmalıdır. Gelecek nesiller de bu anlayış ve hoşgörü ile yetişmelidir. Yoksa mahalle baskısı dediğimiz yönlendirmeler kendi içimizde uyumsuzluk oluşturup iç huzurumuzu kaçırmamıza sebebiyet verecektir.