Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölüm
Başkanı Prof. Dr. Murat Zencirkıran, yaptığı açıklamada, dünya
genelinde kaktüsün her türlü elektronik cihazın yaydığı
radyasyondan kişiyi koruduğu, özellikle televizyonların ve
bilgisayarların yanına konulması halinde bu cihazların yaydığı
radyasyonu diğer bitkilerden daha fazla emdiğine inanıldığını
hatırlattı.
Bu iddianın 1990'larda Doğu Avrupa ülkelerinden yayıldığını
belirten Zencirkıran, sözlerine şöyle devam etti:
"Kaktüsün elektromanyetik radyasyonu belirli bir oranda absorbe
ettiği doğru fakat zaten her bitki ve çiçek fotosentez yapabilmek
için ortamdaki bulunan ışığın temel birimi olan fotonları yani
elektromanyetik kuvvetin bir bölümünü, radyasyonu belirli bir
miktarda emer. Bitkiler zaten ortamdaki radyo dalgaları,
mikrodalgalar, görünür ışık, morötesi ışınım ve kızılötesi ışınımın
oluşturduğu elektromanyetik radyasyonu belirli bir oranda emerek ve
bunu da havadan aldığı karbondioksitle birleştirerek kendisi için
şeker yani besin üretir. Bitkilerin hayatta kalabilmeleri için
ortamda bulunan ışığı yani elektromanyetik radyasyonu özümsemeleri
gerekir. Burada asıl sormamız gereken, kaktüsün diğer bitkiler ya
da cisimlerden elektromanyetik radyasyonu emmede üstün olup
olmadığıdır."
Kaktüsün radyasyonu daha çok emdiğine ilişkin tezi ortaya
atanların, bu bitkide çok fazla su olmasını gerekçe gösterdiğine
değinen Zencirkıran, "Suyun iyi bir radyasyon absorbe edici
kimyasal olduğu doğrudur ancak kaktüslerde su miktarı ortalama
yüzde 88'dir. Bu mantıkla bakacak olursak içeriğinde yüzde 90'ın
üzerinde su bulunan kavunun daha iyi bir radyasyon emici
olması gerekir." dedi.
Prof. Dr. Zencirkıran, kaktüslerin insanları zararlı ışınımlardan
bütünüyle koruduğu tezinin tamamen bilim dışı olduğunu anlattı. Söz
konusu tezin çelişkili olduğunu savunan Zencirkıran, şunları
kaydetti:
"Kaktüs bitkilerinin insanları zararlı ışınımlardan koruduğu
iddiası fizikle çeliştiği gibi biyoloji bilimiyle de çelişir.
Dünyadaki bütün bitkiler belli bir ortak atadan köken alarak ortaya
çıkar ve sürekli değişirler. Bu değişim yavaş da olsa devam eder.
Bilimin en temel gerçeği olan bu gelişimin iki temel kuralı vardır;
hayatta kalmak ve üremek. İşte bu nedenle hiçbir bitki, yüksek
enerjili radyasyonu özellikle üzerine çekmek amacıyla değişmez ve
gelişmez çünkü her organizmanın temel amacı hayatta kalabilmektir.
Dolayısıyla kaktüslerin ortamdaki radyasyonu büyük miktarlarda ve
insanları radyasyondan korumak amacıyla soğurduğu iddiası
biyolojiyle de çelişir. Kaktüs bitkisi sadece kendi üzerine gelen
çok az miktardaki radyasyonu absorbe edebilir, odadaki bütün
radyasyonu çekemez."
Kaynak: AA