İngilizler, bir yandan siyasi hakimiyetlerini yürütürken, bir yandan da İslam itikadını ve inancını nasıl bozacaklarını biliyorlardı. Bu safhanın birinci yolu, İslam eğitimini sabote ederek, bütün Müslümanları cahil bırakmak, maddi ve manevi olarak baskı altına almak, onları itibarsızlaştırmaktı.
İngilizler, bir yandan siyasi hakimiyetlerini yürütürken,
Bir yandan da İslam itikadını ve inancını nasıl bozacaklarını biliyorlardı.
Bu safhanın birinci yolu, İslam eğitimini sabote ederek,
Bütün Müslümanları cahil bırakmak,
Maddi ve manevi olarak baskı altına almak,
Onları itibarsızlaştırmaktı.
18. asırdan beri mason toplantılarında,
Hocaları, kadıları, İslam alimlerini, padişahları aşağılamak,
Onlarla alay edip eğlenmek şeklinde geçti.
Bu günde aynı politikayı güdüyorlar.
***
Müslümanlar arasında, fikir ayrılıkları, mezhep ve tarikat farklılıklarını,
Araştırıp bilhassa Ehli Sünnet itikadının ne kadar başarılı olup dünya hakimiyetini,
İnsanları güzel ahlak, başarılı yönetim, tekniklerini geliştirdiklerini anladılar.
Alimler arasındaki ihtilafları incelediler.
Bilhassa, Peygamber efendimize olan sevgiyi, kaldırmak için,
İbn,iTeymiye'yive İsrail oğlu Simavna kadısı Bedrettini buldular.
İbniTeymiye, Allahtan başkasından yardım dilenmeyi,
Peygamber Efendimiz(sav)den şefaat İstemeyi şirk sayıyordu.
Bedrettin de mülkiyeti ret ediyordu.
İbniTeymiye üzerinden Vehhabliği ve selefiliğigeliştirdiler.
***
Bir yandan El Ezherüniversitesi, Peygamberimizi ve Ehli sünneti dışlarken,
Mason Hocalar yoluyla da, Batı düşünce ve hukukunu övüyorlardı.
Müslümanların fakirliğini de İslam itikadına bağlıyorlardı.
Türk milletinin, İslam inancı ve prensipleri,
Devlet kanalıyla yasaklanıp, cahil bırakılınca,
İslam bilgilerinin sağlam kanallardan öğrenilmesi zorlaştı.
Araya gene onların gizlice İslam alimi diye telkin ettikleri kişiler girdi.
***
1946 yılında İngiliz İstihbaratı CİA ya devredilince,
İslam dünyası, Türk milleti ile ilgilenmek zararlı akımlar yaratmak yolu ABD ye kaldı.
Bu durumda ABD, Türkiye ile 1947 yılında Fullbrigith anlaşması yaptı.
Bu anlaşmaya göre; imama hatip kursları ve İlahiyat fakülteleri açıldı(1949).
Daha çok Amerika olmak üzere, Batıda yetiştirilmiş,
Teolog ve Oryantalistler (müsteşrik = Misyoner) İlahiyatları denetleyecekti.
Bütün öğretim üyelerinin yayınları bunların süzgecinden geçirilecekti.
Eğitim programı İslam inancına göre değil,
İslam'ı tartışır hale getireceklerdi.
Nitekim öyle oldu.
Bazı ilahiyat hocalarına, İslam alimlerinden,
Ehli sünnete zararlı olan, Abbasi dönemi müellifler telkin edildi.
Veya bu konuda eğitilmiş,
Hıristiyan oryantalistlerin kitapları referans kabul edildi.
Yoksa Doçent ve profesör olamadılar.
***
Bir kişiye 40 kere deli dersen deli olur.
Beyinleri misyonerlerin kitapları ile işgal edilen bazı ilahiyatçılar,
Ruhen çökertildi, iman ve itikatları bozuldu.
İslam öğretilmeyen, Türk milletinin üzerine salındılar.
Şu anda İslam düşmanları , 'El Ezher üniversitesinde yetişenler,
Müsteşriklerin kontrolündeki bazı İlahiyatçılar,
FETÖ cüler ve özellikle de Suudlar tarafından özel eğitilmiş, selefilerdir.'
Bunların tepesinde CIA ve müşterek olarak Vatikan vardır.
Bütün İslam ülkelerinde Selefiler at koşturuyor.
Bizzat gördüğüm, Arnavutluk'ta, Makedonya'da, Bosna Hersek'te,,
Kazakistan, Kırgızistan, Gürcistan ve Afrika'da, İslam düşmanı Müslümanlar yetiştiriyorlar.
Bunlar, Ehli Sünnet olan Müslümanları katli vacip müşrikler olarak eğitiliyorlar.
El Kaide, DEAŞ, Boko haram, Eşşebap ve bütün İslam dünyasında petrol paraları ile
Türk milletini ve İslam ümmetini katletmek için yetiştiriliyorlar,
Türkiye'de, Fetö, silsilesinden Mehmet aydın, Ali Bardakoğlu, Mustafa Öztürk
Mehmet görmez ve Ankara okulu mensubu hocalar zehirlerini kusuyorlar.
Bardakoğlu CIA ile ilişkilidir( İbrahim karagülle –Yenişafak kayıtları).
Abdülaziz Bayındır, Katolik Papaz Richard Puzzo ile ilişkilidir.
Bu çok önemli bilgilerin Aziz Türk milletine öğretilmesi gerekir.