İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, ülkesinin tehdit altında olduğu sürece ABD ile müzakere etmeyeceğini belirterek Başkan Donald Trump’a “canın ne istiyorsa yap” dedi. Bu açıklama, İran devlet medyası tarafından Salı günü duyuruldu.
Pezeşkiyan, devlet medyasına göre “Bizim için kabul edilemez olan şey, onların (ABD) emir verip tehditler savurmasıdır. Seninle müzakere bile etmem. Canın ne istiyorsa yap” diye konuştu.
Ancak bu sözlerine rağmen, Pezeşkiyan İran’ın dış politikasını kontrol etmiyor. Ülkede tüm devlet meselelerinde nihai karar mercii olan Dini Lider Ayetullah Ali Hamaney. Pezeşkiyan, bu ayın başlarında ABD ile müzakereleri kişisel olarak desteklediğini belirtmiş, ancak Hamaney’in karşı çıkması nedeniyle görüşmelerin gerçekleşmeyeceğini kabul etmişti.
TRUMP İRAN'A MEKTUP YAZDI
Cuma günü Trump, Hamaney’e bir mektup yazarak yeni nükleer müzakereler için çağrıda bulunmuş Tahran’ın reddetmesi halinde olası askeri harekât konusunda uyarmıştı.
Ertesi gün, Hamaney Trump’ın adını vermeden yaptığı açıklamada ABD başkanının müzakereler konusundaki “ısrarının” sorunları çözmek değil, İran’a kendi taleplerini dayatmak olduğunu söyledi.
Hamaney. “Bazı zorba hükümetler – gerçekten de bazı yabancı figürler ve liderler için zorbalıktan daha uygun bir kelime bulamıyorum – müzakerelerde ısrar ediyor" dedi
“Ancak onların müzakereleri sorunları çözmek için değil, hâkimiyet kurmak için yapılıyor” diye ekledi.
Hamaney, ABD’yi müzakereleri bir bahane olarak kullanıp nükleer konunun ötesine geçerek İran’ın askeri yetenekleri ve bölgesel nüfuzuna dair yeni talepler ortaya koymakla suçladı.
İran, “maksimum baskı” altında müzakere etmeyeceğini defalarca dile getirdi. Trump’ın ocak ayında Beyaz Saray’a dönüşüyle birlikte yeniden uygulamaya koyduğu bu politika, ilk başkanlık döneminde 2015 Nükleer Anlaşması’ndan (Kapsamlı Ortak Eylem Planı – JCPOA) çekilmesi sonrası İran’a yönelik geniş çaplı yaptırımları geri getirmişti.
2015’te İran ve büyük dünya güçleri arasında imzalanan anlaşma, İran’ın nükleer faaliyetlerine sınırlamalar getirilmesi karşılığında yaptırımların hafifletilmesini öngörüyordu.
