2007'de astronomlar, altı yıl öncenin verilerini incelerken çok güçlü ve kısa süreli, uzayın belirlenemeyen bir köşesinden gelen radyo sinyalleri keşfettiler. Bu sinyallere Hızlı Radyo Patlamaları ismini verdiler. 'Hızlı' denmesinin sebebi, sinyallerin çok kısa sürmesi. Bunların uzunluğu 5 mili saniyeden az (bir saniyeyi bin parçaya böldüğünüzü düşünün, bunların beşinden az uzunlukta). 'Radyo' takısı ise bu sinyallerin, uzayı radyo frekansları ile dinleyen teleskoplarla algılanmalarından dolayı verilmiş. 'Patlama' denmesinin sebebi ise sinyallerin aniden ortaya çıkıp kaybolmalarından kaynaklanmakta. Şimdiye kadar 2007'den beri 18 kere bu sinyalleri yakalamayı başardık. Aynı karakteristik özellikleri gösteren sinyallerin kökeni ise sır. HRP'nin büyük enerji kaynaklarından geldiğini ve bu kaynakların büyük ihtimalle galaksimizin dışında olduğunu biliyoruz. Bu kadar yüksek enerjili olmaları ve çok nadir görülmeleri, bilim insanlarının HRP'lerin büyük bir yıldızın şiddetli ölümü ya da iki karadeliğin çarpışması gibi kaynağın yok olduğu olaylar sonucunda oluştuklarını düşünmelerine neden oldu. Ancak 2016'da bilim insanlarını şaşırtan yeni bir buluşla, bu hipotezlerle ilgili şüpheler oluştu. Laura Spitler ve grubu, 2012'de sinyal gelen yerden, 2015'te ve 2016'da tekrar sinyal geldiğini tespit ettiler. Yani HRP'yi oluşturan kaynak her neyse, olay sırasında yok olmak zorunda değil. Dolayısı ile bu kaynağın, karadelik çarpışması ya da yıldız ölümünden farklı bir şey olması gerekiyor. Harvard Üniversitesi'nden iki astronom Manasvi Lingam ve Abraham Loeb, sinyallerin kökeni ile ilgili bu ay yayımlanan makalelerinde çok ilginç bir teori ortaya attılar: Bu sinyallerin kaynağı ileri bir uzaylı medeniyetin ürünü olabilir. Onlara göre bu dalgalar bizim radyo ve TV yayını yaptığımız vericilere benzeyen güçlü vericiler tarafından üretilmiş olabilir. Bu kadar yüksek enerjiye sahip bir sinyali üretmek için bu vericilerin Dünya'nın iki katı büyüklüğünde olması ve kendi kendini eritmemesi için suyla devamlı soğutulması lazım. Lingam ve Loeb'e göre bu bizim teknolojimizin üstünde ve ancak çok gelişmiş bir medeniyet bunu yapabilir.
İLERİ BİR UZAYLI MEDENİYETİ
Peki uzaylılar böyle bir vericiyi niye inşa etsinler? Lingam ve
Loeb'un bu soruya da ilginç bir cevapları var. Denizde yüzen bir
yelkenliyi hayal edin, bu yelkenli rüzgar tarafından hareket
ettirilir. Bu yelkenlilere benzer, ışık yelkenlileri yapmak mümkün.
Işık yelkenlileri, 'yoğun ışık' yardımı ile hareket edecek
geleceğin uzay araçları. Bu araçlar, yakıt taşımadıkları için çok
büyük hızlara rahatlıkla erişebilirler. Bu kadar güçlü verici ile
üretilen sinyal sayesinde, milyonlarca tonluk böyle bir ışık
yelkenlisini yıldızlar arası hatta belki galaksiler arası yolculuk
için kullanmak mümkün. Lingam ve Loeb'a göre, gelişmiş bir
medeniyet pekala uzay yolculuklarında kullanmak amacı ile böyle bir
verici inşa etmiş olabilir. HRP'ler de bu vericilerden gelen
dalgalar olabilir; anlık olarak yelkenlinin tam ucundan geçtikleri
ve uzaya saçıldıkları düşünülebilir.Yani HRP'ler, bu uzay
gemilerinin anlık kaçakları olabilirler. Bu teoriyi geliştiren
Loeb, aslında Proxima b gezegenine gidecek ışık-yelkenleri üretmeyi
hedefleyen bir projenin başında. Projenin amacı küçük
ışık-yelkenlilerini güçlü bir lazer ışını ile bu gezegene
ulaştırmak. Böyle gemilerin yelkenlerinden kaçacak ışığın başka
gezegenlerden nasıl algılanacağı üstüne kafa yoran Loeb, HRP'lerin
tam da böyle oluşuyor olabileceği fikrine varmış. Bu teorinin doğru
olma ihtimali nedir? Bize göre bu iddiaları savunmak için ortada
ciddi bir veri mevcut değil. Lingam ve Loeb'in kendileri de
iddialarının bir spekülasyon olduğunun farkında. Kökenleri belirsiz
olsa da HRP'lerle ilgili çok sayıda farklı teori mevcut. Mesela
bunlar, magnetarlar olarak bilinen nötron yıldızları kaynaklı
olabilirler, çeşitli kuantum yerçekimi etkileri sonucunda oluşan
karadelik patlamalarının bir sonucu olarak çıkıyor olabilirler ya
da Blitzarlar olarak bilinen hipotetik uzay cisimleri tarafından
oluşturuluyor olabilirler. Hangi teoriyi çekici bulursanız bulun,
değişmeyen bir gerçek var: Yaşadığımız Evren bizi büyülemeye devam
edecek gizemlerle dolu.
PROF. DR. CANER TASLAMAN - DR. ENİS DOKO / Pazar SABAH