İBB Başkanı İmamoğlu’nun tutuklanması ve sonrasında başlayan protestolara her gün yenisi ekleniyor. Ekrem İmamoğlu ve ekibinin “terör” ve “yolsuzluk” iddiaları ile yargılanması hakkında sorularımızı cevaplayan Gazeteci Yusuf Alabarda’nın röportajı haberimizde.
HUKUKİ SÜREÇ NASIL İLERLEYECEK?
İmamoğlu’nun yargı sürecinin nasıl işleyeceğine dair öngörülerini paylaşan gazeteci,
“Öncelikle savcılığın iddianamesinin hazırlanarak sanık avukatlarıyla paylaşılması sonrasında hukuki süreç başlayacaktır. Bu sürecin ne kadar süreceği, iddianamede ortaya konulan hususların sadece iddia edilmekle kalmayıp ispat edilmesi gerekliliğine bağlıdır. Dolayısıyla sürenin ne olacağını şu an kestirmek mümkün değildir. Ben bir hukukçu olmadığım için bu konuda hukuki görüş belirtmek istemem. Ancak savcılığın açıklamaları doğrultusunda, oldukça ciddi iddiaların ortaya atıldığını görüyoruz. Sürecin nasıl ilerleyeceğini hep birlikte göreceğiz” dedi.
“DEMOKRATİK İŞLEYİŞ SÜRECEK”
İBB Başkanı’nın görevden alınması ile yeni başkanın kim olacağı merak konusu. Bu sürecin işleyiş şeklini açıklayan Alabarda,
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yeni başkanını kendi içinden seçeceğini biliyoruz. Terörle bağlantılı bir tutuklama olmadığı için kayyum atanmayacak. CHP'nin meclis çoğunluğu olduğundan, partinin kendi içinden bir aday belirlemesi bekleniyor. Millet iradesiyle seçilmiş bir belediye başkanının görevden alınması, hukuki bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Ancak İBB Meclisi, yine milletin seçtiği üyelerden oluştuğu için, bu süreç demokratik işleyiş açısından önem taşıyor” şeklinde konuştu.
“EMRAH BAĞDATLI’IN KAÇMASI SUÇLU OLDUĞUNU MU GÖSTERİYOR?”
Operasyonlar başlamadan bir hafta önce yurtdışına kaçan Emrah Bağdatlı’nın Murat Ongun’un yakın mesai arkadaşı olduğunun altını çizen gazeteci meseleyi şu sözlerle açıkladı;
“Emrah Bağdatlı, Murat Ongun’un yakın mesai arkadaşı niteliğinde olan bir isim ve kaçması oldukça profesyonel bir şekilde dizayn edilmiş. Amerika Birleşik Devletleri'ne bilet alınıp İpsala sınır kapısından çıkış yapılmış. Tabii suçlu savunulamayacak noktaya gelmesi açısından da önemli olduğu düşünülüyor. Çünkü suçsuz olan biri kaçar mı? Konu ile ilgili gelin alın ifademi demek yerine kaçmayı tercih ediyor. Önemli bir karakter olduğu düşünülüyor. ABD'ye kaçışı, suçlu olduğu yönünde bir izlenim uyandırıyor. Eğer iade edilirse, soruşturmaya önemli katkı sağlayacaktır.”
“SEÇİM DEĞİL, ÇADIR TİYATROSU”
Haftasonu CHP içerisinde yapılan Cumhurbaşkanı adayı seçimleri hakkında bir geçerliliği olmadığını belirten Alabarda,
“Bu zaten Yüksek seçim kurulunun şemsiyesi altında ve o çerçevede yapılmış bir şey değil. Sandığın içerisinde gayet lakayt bir şekilde her türden poster, afiş karalama kağıtlarının dahi çıktığı bir oylama görüyoruz. Tek bir aday var o da Ekrem İmamoğlu. İnsanların başka bir adayı seçme şansının dahi olmadığı bir süreç ne kadar güvenilirdir?
"HER TÜRLÜ SPEKÜLATİF KONU GÜNDEMDE"
Cumhuriyet Halk Partisi'nin sürekli olarak tek adam, tek parti, tek kişi, tek idare diyerek Recep Tayyip Erdoğan üzerinden yapmış olduğu bu eleştirilere bakıp kendine sadece tek İmamoğlu'nun olduğu, sandıkların açılması ve sayılması ile ilgili herhangi bir tutanağın ya da bir seçim kurulundan gözlemcinin olmaması her türden spekülatif konuyu da gündeme getiriyor.
"BİZZAT İMAMOĞLU TARAFINDAN DA İTİRAF EDİLDİ!"
Kimi 20 milyon diyor, kimi 15 milyon, kimi 12 milyon. Ve bunları söyleyenlerin tamamı CHP'nin ilgili yetkililerinden. Dolayısıyla gayet ciddi bir şekilde bu mülk yolsuzluk suçlamalarının önünü alabilmek maksadıyla daha öncesinden iddia edildiği, bizzat İmamoğlu tarafından da itiraf edilen çadır tiyatrosu, yani onun dışında bir ehemmiyeti olan bir husus değil.”
“EKONOMİDE BİR KARŞILIĞI YOK.”
Yaşanan olayların ekonomik bir karşılığı olmadığını, piyasaların normal seyrinde devam ettiğini belirten Yusuf Alabarda,
“Bunun ekonomik anlamda neye tekabül ettiğini önümüzdeki günlerde göreceğiz ama öyle çok da herhangi Dolar ve Euro anlamında çok bir şeyin değişmediğini görüyoruz, yakın rakamlar konuşuluyor. Bu konuyla ilgili de Maliye Bakanlığı zaten gerekli tedbirlerin aldığını söyledi. Ben bu durumun Türkiye'nin de çok mali kriz atlatmış ve bünyesi oldukça sağlam bir yapıya dayanan, sarsıntılara dayanıklı bir sisteminin olduğunu düşünmüyorum. Dolayısıyla buradan Türkiye'yi iktisadi anlamda sıkıntıya sokacak bir gelişmenin çıkacağını düşünmüyorum.” şeklinde konuştu.
“BİRÇOK ÜLKEDE TEMİZ ELLER OPERASYONLARI YAPILIYOR.”
Yürütülen soruşturmanın ülke imajını zedelediği ihtimalini sorduğumuz Alabarda şu sözlerle yanıt verdi:
“Türkiye'nin imajı hakkında yolsuzluklar, rüşvet ile ilgili iddialar ortaya dökülmüş. Tabii ki masumiyet karinesine saygı duyarak söylemekle birlikte bu iddia edilen hususlar daha büyük zarar verir. Yani çok açık bir şekilde ortada, 3. Dünya ülkelerinde görülecek düzeyde sıkıntılı olaylar var. Dolayısıyla bu kadar büyük iddiaların olduğu yerde ‘aman imajımız zarar görmesin’ diyerek de savcılığın ya da yargının kenara çekilerek olana bitene seyirci kalması beklenemez. Dolayısıyla ben bunun bir uluslararası imaj problemi oluşturacağını düşünmüyorum. Dünyadaki birçok ülkede temiz eller operasyonları yapılıyor. Birçok belediye gibi kamu kaynaklarını yöneten birimlere yönelik operasyonlar gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla Türkiye'de de bu türden şeyler hukukun kapsama alanının içerisinde olan meseleler.”
