İSLAM

50 TL'lik banknot üzerindeki sır ne?

Abone Ol

Peygamber efendimiz sav buyuruyor ki:

‘’Bütün çocuklar, Müslümanlığa elverişli olarak dünyaya gelir. Daha sonra bunları, ana-babaları Hristiyan, Yahudi ve dinsiz yapar.’’ [Taberani]

Hadisi şerife yakın tarihimizden bir örnek vermek istiyorum. Kimden mi bahsediyorum Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa’nın yeğeni Faik Bey’den olma Mecelle’nin müellifi anlı şanlı Ahmet Cevdet Paşa’nın kızı Fatma Aliye Hanım’dan! Döneminin hemen hemen bütün İslamcıları gibi “Batı’nın iyi yönlerini almak lazım” diyen Fatma Aliye hanım dört kızından ikisini, Nimet ve İsmet’i o dönemde yeni açılan Fransız okulu Dame de Sion’a kayıt ettirmesiyle başlayan ibretlik hikayesini, bugün anne ve babalar olarak çocuğumuzun aslında dünya saadetini sağlamak isterken aslında hem evladımızın hem de anne ve babalar olarak kendi ahiretimizi nasıl yaktığımızı görmek için okuyalım.

İşte ibretlik hikaye;

‘’ÇOCUĞUNUZU İYİ BİR MÜSLÜMAN OLARAK YETİŞTİRMENİN BİR YOLUNU BULUN’’

Bir 50 liranız var mı acaba?

Varsa lütfen çıkarıp arka yüzüne bakar mısınız.

Orada bir hanımefendinin fotoğrafını göreceksiniz.

Para üzerine fotoğrafı basılan ilk Türk kadını.

Kendisi ilklere pek yabancı değil aslında.

İlk Türk kadın roman yazarı,

İlk Türk kadın çevirmen,

İlk “muhafazakar” feminist,

Eserleri Batı dillerine ve Arapçaya çevrilen ilk Türk kadın yazar ve düşünür...

Evet, Ahmet Cevdet Paşa’nın muhterem kerimesi Fatma Aliye Hanımdan bahsediyoruz.

Ne kadar parlak bir kariyer ve ışıltılı bir hayat değil mi?

Değil maalesef...

Çünkü madalyonun bir de öbür yüzü var.

Döneminin hemen hemen bütün İslamcıları gibi “Batı’nın iyi yönlerini almak lazım” diyen Fatma Aliye hanım dört kızından ikisini, Nimet ve İsmet’i o dönemde yeni açılan Fransız okulu Dame de Sion’a kayıt ettirir.

Nimet okuldaki hocaların Hristiyanlık telkinlerinden rahatsız olur ve okuldan ayrılır. Fakat İsmet durumdan pek şikâyetçi değildir ve okulda kalmakta ısrar eder. İki kız kardeş daha sonra yüksek tahsil için Fransa’ya giderler. Nimet tahsilini tamamlayıp döner fakat İsmet geri dönmeyeceğini annesine bir mektupla bildirir. Ve uzun süre iletişimleri kopar.

Ve nihayet yıllar sonra sevgili kızından bir haber alır Fatma Aliye Hanım;

İsmet bir Katolik rahibesi olmuştur.

Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa’nın yeğeni Faik Bey’den olma, Mecelle’nin müellifi anlı şanlı Ahmet Cevdet Paşa’nın kızı Fatma Aliye Hanım’dan doğma İsmet Hanım rahibe olmuştur.

“Ölmeden önce ölmek bu olsa gerek” der Fatma Aliye Hanım. Bütün yazı hayatına son verir ve ömrünün bundan sonraki kısmını kızını aramakla geçirir. Yıllarca ne kendisi kızından bir haber alabilir, ne de kimse kendisinden bir haber alabilir. Hatta gazetelerde hakkında çıkan ölüm ilanını düzelttirmek isteyen yakınlarına engel olur, “bırakın öldü bilsinler” der.

Babasından kalan serveti kızını bulmak için harcar fakat nafile.

Nihayet muzdarip ruhu yorgun ve küskün bedenini terk eder ve kızını bulamadan bu dünyadan göçüp gider...

50 lira hala elinizde mi?

Onunla varsa kızınız veya oğlunuza bir hediye alın. Çikolata filan da olur tabi, ama başka şeyler de olabilir.

Bir Elif Bâ, Namaz Kitabı veya bir İlmihâl Kitabı mesela.

Yavrunuzu kimselerin eline bırakmayın ve O’nu iyi bir Müslüman olarak yetiştirmenin bir yolunu bulun.

İSLAM DİNİNDE ÇOCUK EĞİTİMİNİN ÖNEMİ

Çocuk, anne ve babaya verilmiş bir emanettir. Çocuklar temiz kalpleriyle her şekli alabilir. Küçük bir çocuk henüz hiç bir şekle girmemiştir. Temiz bir toprak gibidir. Temiz toprağa hangi tohum ekilirse, onun mahsulü alınır. Bu yüzden atalarımız ‘’Ağaç yaşken eğilir’’ demişlerdir. Küçük yaştaki çocuk da neye meylettirilirse, oraya yönelir.

Eğer hayrı öğrenirse hayır üzerine büyür. Çocuklara iman, Kur'an ve Allah’u Teâlâ’nın emirleri öğretilir ve yapmaya alıştırılırsa, din ve dünya mutluluğuna kavuşurlar. Bu mutluluğa anne ve babası da ortak olur. Eğer bunlar öğretilmez ve alıştırılmaz ise, bedbaht olurlar. Yapacakları her kötülüğün günahı, anne ve babasına da verilir.

Hadisi Şerifte şu şekilde ifade edilmiştir;

Müslüman, emri altında bulunanlardan mesuldür.

‘’Hepiniz, bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evinizde ve emriniz altında olanları Cehennemden korumalısınız! Onlara Müslümanlığı öğretmezseniz, mesul olursunuz.’’ [Müslim]

Yaşadığımız çağın gereklerini gözden uzak tutmadan, Hz. Peygamber (sav)’in çocuk eğitiminde önem verdiği hususları dikkate almak, bizi daha sağlıklı sonuçlara götürecektir. Her Müslüman anne- baba çocuğunu eğitirken Allah ve Peygamber sevgisini aşılamalıdır. Nitekim peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa (sav) “Çocuklarınızı şu üç haslet üzere yetiştirin; Hz. Peygamber (sav)’i sevmek, onun ev halkını, dost ve yakın arkadaşlarını sevmek ve Kur’an okumak...” buyurmuştur.

Yine bir diğer hadisi şerifte çocuk yetiştirmenin ne kadar önemli olduğunu, Müslüman her anne ve babanın nasıl bir mesuliyet altında oldukları şu şekilde ifade edilmiştir;

‘’Çok Müslüman evladı, babaları yüzünden Veyl ismindeki Cehenneme gidecektir. Çünkü bunların babaları, yalnız para kazanmak ve keyf sürmek hırsına düşüp ve yalnız dünya işleri arkasında koşup, evlatlarına Müslümanlığı ve Kur'an-ı kerimi öğretmediler. Ben böyle babalardan uzağım. Onlar da benden uzaktır. Çocuklarına dinlerini öğretmeyenler Cehenneme gidecektir.’’ [Seadet-i Ebediyye]

Elli-yüz senelik kısa bir hayat için evladını dünya felaketlerinden korumaya çalışan her anne ve baba, ebedi felakete düşmemesi için ahiretini de koruması gerekmektedir. Bir babanın, evladını Cehennem ateşinden koruması, dünya ateşinden korumasından daha önemlidir. Cehennem ateşinden korumak ise, imanı ve farzları ve haramları öğretmekle ve ibadete alıştırmakla ve kötü arkadaşlardan ve zararlı olan her şeyden korumakla olur.

Yine Rasulullah (sav)’in çocuk eğitiminde öne çıkardığı önemli hususlar;

• İman esaslarının öğretimi

• İbadet eğitim-öğretimi

• Kur’an-ı Kerim öğretimi

• Temel alışkanlıkları kazandırma.

Bu temel öğretilerin çocukluk döneminde her çocuğa en doğru bir biçimde kazandırılması gerekmektedir.

Müslümanlığın yerleştirilmesinde ve yok edilmesinde en mühim işin, çocuklukta ve gençlikte olduğu bilinmektedir. O halde, ‘’her Müslümanın birinci vazifesi, evladına İslamiyet’i ve Kur'an-ı Kerim’i öğretmektir.’’ (Haber Merkezi)