Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, MİT Başkanı İbrahim Kalın ve Savunma Bakanı Yaşar Güler ile birlikte gerçekleştirdiği Şam ziyaretinin ardından önemli açıklamalarda bulundu. Fidan, Şam yönetimi ile YPG arasında varılan anlaşmanın detaylarını ele aldıklarını belirterek, "Türkiye olarak endişelerimizi ve sorularımızı Şam yönetimi ile görüşme imkanı bulduk" dedi.
"YPG İŞGALİNE SON VERİLMESİ GEREKİYOR"
Bakan Fidan, Suriye'deki gelişmelerle ilgili olarak, "Yeni Suriye yönetiminin YPG işgaline ve korsanlığına son verecek inisiyatifi ele alması gerekiyor. Suriye Kürtlerinin haklarının verilmesi konusunda her zaman telkinlerde bulunduk. Esad döneminde bu maalesef sağlanmamıştı. Şimdi böyle bir tarihi fırsat var. Buna karşılık, bölgede terör faaliyetlerine bulaşan tüm unsurların denklem dışına çıkması ve hayatın normale dönmesi elzem" ifadelerini kullandı.
Fidan, 21. yüzyılda sınırlarında silahların kan kustuğu bir dünyanın kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, "Özellikle YPG ile ilgili konularda ileriye yönelik tezgahlar başta olmak üzere her şey gündemde olabilir. İyi niyetle imzalanmış bir anlaşma varsa gereği yapılsın. Ancak orada ileriye yönelik döşenmiş mayınlar olabilir. Türkiye olarak bunu yakından gözetliyoruz. İnşallah çok fazla kan dökülmeden sulh içinde normal hayata geçiş olur ve terör biter" dedi.
"SURİYE'DEKİ ÇATIŞMALARIN KAYNAĞI"
Fidan, Suriye'de yaşanan çatışmaların kaynağına ilişkin olarak, "Daha önce de bu konuya ilişkin provokasyon uyarısı yapmıştık. Bu ne ilk ne de son olacak. Bu türden provokasyonlara karşı idari ve siyasi tedbirler alınması önemli. Bu provokasyon, Nusayri kesimin provoke edilmesine yönelik bir proje olduğunu görüyoruz. Eski rejim unsurlarının bir tuzakla hükümet birliklerine saldırması ve sivil unsurların da karıştığı bir konu. Özellikle Nusayri ve Sünni hassasiyetinin bulunduğu bir yerde, yakın tarihinde acılar yaşamış bir toplumun yaraları bu kadar tazeyken, provokasyona bu kadar açık bir durumun olduğu ortada" şeklinde konuştu.
Fidan, Suriye'de anayasal çerçevede toplumsal barışın sağlanması gerektiğini vurgulayarak, "Yeni yönetim, rövanşist bir tavra girmediği ve makul bir yaklaşım sergilediği için bazı çevreler provokasyonu kendileri örgütledi. Türkiye olarak bizim baştan beri çağrımız, anayasal çerçevede bütün toplumsal kesimlerin birbirini kucaklaması gereken bir anlayışın benimsenmesi yönünde" dedi.
"OTONOMİ VEYA ÖZERKLİK ARAYIŞI DOĞRU DEĞİL"
Fidan, Suriye'de Kürtlere otonomi veya özerklik verilmesi yönündeki iddialara da değinerek, "Otonomi veya özerklik arayışına ilişkin bir taviz olduğunu düşünmüyoruz. Bu, çağdaş ve iyi bir şey de değil. Bizim coğrafyamızda hiç iyi değil. Birini otonom yaptığınızda, ona zaten farklı muamele ediyorsunuz. Hiç kimsenin kendisini azınlık hissetmeden, eşit imkânlarla daha büyük bir refahın parçası olduğunu hissetmesi gerekir. Suriye’de yönetimin de böyle bir anlayışı yok. Oradaki Kürtlerin talebinin de bu yönde olduğunu düşünmüyorum" dedi.
Fidan, terörün son bulması için Türkiye'nin çabalarını sürdürdüğünü belirterek, "Artık 21. yüzyılda herkesin mutluluğu ve refahı yaşadığı bir dünyada, sınırımızda silahların kan kustuğu bir durum kabul edilebilir değil. İnşallah çok fazla kan dökülmeden sulh içinde normal hayata geçiş olur ve terör biter" şeklinde konuştu.
"İYİ VE VERİMLİ BİR ZİYARET OLDU"
Fidan, ziyaretin iyi ve verimli geçtiğini belirterek, "Suriye’nin içinde bulunduğu şartları suistimal eden terör örgütleri vardı. Bu konuları görüştük, mevcut gelişmeleri gözden geçirdik. Enerji ve diğer yardım konularını da ele aldık. Beraberimizde Savunma Bakanımız ve MİT Başkanımız vardı. Bu konularda detaylı ve önemli görüşmeler yaptık" şeklinde konuştu.
"HER TÜRLÜ SENARYOYA HAZIRIZ"
Bakan Fidan, Türkiye'nin her türlü senaryoya hazır olduğunu belirterek, "Yıllardır ne yapıyorsak onu yapacağız. Demokrasimizi sağlamlaştırmaya devam edeceğiz ve en yıkıcı güçle düşmanlarımızla savaşacağız. Örgüt yöneticilerinin İmralı’dan gelen çağrıya yanıt verip bundan kurtulması gerekiyor. DEM uzun süredir bir vesayet altında siyaset yapmaya çalışıyor. Bu fırsat penceresini değerlendirirlerse Türkiye ve bölge için büyük bir açılım olur" dedi.
"PROVOKASYONLARA KARŞI TEDBİRLER ALINMALI"
Fidan, provokasyon uyarısında bulunarak, "Bu ne ilk ne de son provokasyon olacak. Önemli olan, bu tür provokasyonlara karşı idari ve siyasi tedbirler alınması. Özellikle Nusayri kesimin provoke edilmesine yönelik bir proje olduğunu görüyoruz. Suriye’de Ahmet Şara yönetiminin çıkıp ‘Bunların sorumlularını bulacağız’ demesi önemliydi. Türkiye olarak anayasal vatandaşlık çerçevesinde eşit muamele ve toplumsal barışın esas olduğu bir anlayışı savunuyoruz" ifadelerini kullandı.
Fidan, Türkiye'nin bölgedeki rolüne ilişkin olarak, "Türkiye'nin kendi bölgesinde politik vizyonu var. Bölgedeki çatışmaların bitmesi ve ekonominin kalkınması önceliğimiz. Suriye, Ukrayna, Kafkasya ve Gazze'de Türkiye'nin değişen ölçülerde rol aldığını söyleyebiliriz" dedi.
"PKK TAMAMEN TASFİYE OLACAK"
Bakan Fidan, PKK'nın tasfiyesi konusunda da açıklamalarda bulunarak, "İmralı'dan yapılan çağrıyla örgütün kurucu liderinin örgütü feshetmesi gerektiği belirtildi. Bu mevcut gerçeklerle örtüşen bir konu. Umarız bu çağrıya örgüt kulak verir. Türkiye son 15 yılda terörle mücadelede büyük mesafe katetti. Bu süreçte geliştirdiğimiz yeni anlayışlar ve teknolojiler var. Örgütün kendisini feshetme sürecini başlatması gerekiyor" dedi.
"TRUMP'IN ADIMLARI AVRUPALILARI PANİKLETTİ"
Fidan, Financial Times'a verdiği röportajda, "Cin şişeden çıktı" sözüyle ABD'nin Avrupa ile ilişkilerinde geri dönülemez bir noktaya gelindiğini ifade ettiğini belirterek, "Trump'ın attığı adımlar Avrupalıları panikletti. Avrupalılar, güvenliklerini yüzde 100 ABD'ye bağlayamayacaklarını anladılar. Orta ve uzun vadede ABD'den bağımsız bir güvenlik anlayışı geliştirmeye yöneliyorlar" dedi.
TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİNDE SON DURUM NE?
Türkiye-AB ilişkileri, dinamik bir seyir izliyor. Bakan Fidan, bu konuda iki temel ayrıma dikkat çekti:
"Birincisi, Avrupa ülkeleriyle birebir ilişkilerimizin mükemmel olması önemli. Burada bir sıkıntımız yok. Avrupa’nın tamamıyla 200 milyar doların üzerinde bir ticaret hacmimiz var. Teknoloji aktarımı ve sermaye hareketliliği de mevcut. İkincisi ise AB kurumlarıyla 2019’da duraksamaya uğrayan ilişkilerin yeniden geliştirilmesi gerekiyor. AB üyeliği, Türkiye için hala stratejik bir öncelik, ancak AB’nin bu konuyu aynı şekilde ele almadığını görüyoruz."
Fidan, yeni güvenlik sisteminde Türkiye-AB ilişkilerinin nasıl ilerleyeceğine dair, "İyi niyetli açılımlar beklenebilir. Şu anda her şey senaryolar üzerinden gidiyor, ancak gerçekçi adımlar atıldıkça bir müzakere sürecine evrileceğiz. Bu süreç, ülkemizin menfaatlerini gözeten bir şekilde ilerlemeli." açıklamasında bulundu.
RUSYA-UKRAYNA ATEŞKES İLAN EDER Mİ?
Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Fidan, iki aşamalı bir tartışma alanı olduğunu belirtti. Fidan, "İlk olarak ateşkes nasıl olacak, ikinci olarak da uzun dönemli bir barış anlaşması nasıl hayata geçecek? Cumhurbaşkanımız, Türkiye’nin bu konuda oynadığı rolü artırarak sürdürmeye hazır olduğunu ifade etti. Bir ateşkesin olması için tarafların mutabık kalması ve gözetleme mekanizmalarının devreye girmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Fidan, Trump’ın 30 günlük ateşkes çağrısına Ukrayna’nın olumlu yanıt verdiğini hatırlatarak, "Bir ateşkese doğru gidiş olabilir. Umulan, bu ateşkesin kalıcı bir barışa yol açması. Türkiye, böyle bir ateşkes olursa ev sahipliği yapmaktan diğer yapıcı katkılara kadar her alanda yer alacaktır" dedi.
TRUMP’IN İKİNCİ DÖNEMİNDE ABD İLE İLİŞKİLER NASIL OLACAK?
Fidan, ABD ile ilişkilerdeki sorunlara da değindi. Fidan, "ABD’nin YPG ile olan ilişkileri ve PKK’nın buradan aldığı güç, en büyük sorunumuz. Yeni dönemde İmralı’dan yapılan çağrının örgüt nezdinde karşılık bulmasını umuyoruz. ABD’nin PKK/YPG ile ilişkisini kesmesi durumunda, Türkiye’nin bu konudaki derdi de ortadan kalkacaktır." dedi.
Fidan, FETÖ’nün ABD’deki varlığına da değinerek, "Bu konular görmezlikten gelinemez. Ancak, diğer fayda alanlarını da ilerletmek önemli. Türkiye, stratejik sabır ve olgunlukla hareket ederek menfaat alanlarını genişletmeye devam edecek" ifadelerini kullandı.
ABD SURİYE’DEN ASKERİNİ ÇEKECEK Mİ?
Fidan, ABD’nin Suriye’deki askeri varlığına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
"ABD’nin Suriye’deki varlığının en büyük problemi, YPG’ye verdiği destek. Bu destek ortadan kalktığında, diğer konuları gözden geçirebiliriz. ABD’nin bu desteği kesmesi, bölgede daha istikrarlı bir ortamın oluşmasına katkı sağlayacaktır."
YENİ KÜRESEL DÜZEN NASIL ŞEKİLLENECEK?
Fidan, yeni küresel düzene ilişkin öngörülerini paylaşarak, "ABD’nin Avrupa’dan desteğini çekmesi, hem riskler hem de fırsatlar barındırıyor. Avrupa ülkeleri, ABD’ye olan bağımlılıklarını azaltmak için Türkiye gibi güçlü ülkelerle iş birliğine gidebilir. Savunma sanayisindeki gücümüz, bu iş birliği için önemli bir avantaj." açıklamasında bulundu.
Fidan, süper güçler arasında menfaatlerin tanımlanmasına yönelik bir senaryonun da mümkün olduğunu belirterek, "ABD, Rusya ve Çin arasında çatışmadan uzak, menfaatlerin tanımlandığı bir anlaşma olabilir. Bu durumda, diğer ülkelerin bir araya gelmesi daha da önem kazanacak" dedi.
Fidan, "Tüm bu senaryolara hazır olacak şekilde yolumuza devam etmemiz gerekiyor. Türkiye, bölgesinde merkez ülke konumunu koruyarak küresel dengelerde etkisini artıracaktır" dedi.