Sözcü gazetesi yazarı Deniz Zeyrek, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun gündemi sarsan açıklamalarını değerlendirdi. Davutoğlu’nun AKP’den kopuş sürecine girdiğini belirten Zeyrek, Davutoğlu’nun AKP yönetimini üst perdeden eleştirdiğine dikkat çekti. Zeyrek ayrıca AKP yönetiminin Davutoğlu2nu kesin ihraç talebi ile disipline sevk edebileceğini sözlerine ekledi.
Sözcü gazetesi yazarı Deniz Zeyrek’in ‘Çarşı karışıyor mu?’ başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:
“2002 Kasım ayından beri iktidarda olan AK Parti'nin 18. yaşını kutladığı şu günlerde, partinin ikinci genel başkanı (ve kendi tabiriyle “ilk seçilmiş başbakanı”) Ahmet Davutoğlu'nun Sakarya'da yaptığı konuşma siyaseti ısıttı.
Davutoğlu'nun neden bu kadar üst perdeden konuştuğunu
araştırdım.
Daha önce “trenden inmek”, “ümmete ihanet etmek” gibi genel
ifadeler kullanan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bu kez “manifesto”
sözcüğünü telaffuz etmişti ve Davutoğlu, belli ki Erdoğan'ın o
açıklamalarını doğrudan üzerine alınmıştı.
Konuşmasının metnini baştan sona okudum. “İtiraz” aşamasından
“kopuş” aşamasına geçtiği belli.
İki nokta çok dikkatimi çekti:
Erdoğan'ın “bize Ömerler lazım” cümlesine Davutoğlu şu yanıtı
veriyor:
“… farklı görüş beyan edenler, farklı fikir beyan edenler, devlet
yöneticilerinden hesap soranlar hesap sordukları için hain ilan
ediliyorsa, biz Ömer arıyoruz diyenlerin önce Hazreti Ömer'i
hatırlamaları lazım. Savaş ganimetleriyle ilgili hesap soran ashaba
hain demedi Hazreti Ömer, izahat getirdi oğlu Abdullah Bin Ömer
tarafından. Biz, hesap sorulabilir bir düzen istiyoruz.”
Muhafazakâr camiada Hz. Ömer'in hikayeleri “adalet” ve
“yolsuzlukla mücadele” kavramlarını pekiştirmek için anlatılır.
Haliyle Davutoğlu'nun “önce Hz. Ömer'i hatırlamaları lazım” ifadesi
ile ganimet göndermesi doğrudan yolsuzluk iması olarak karşımıza
çıkıyor.
Davutoğlu, terörle mücadele konusunda ise “Şimdi sorma vakti bizde,
terörle mücadele konusunda defterler açılırsa, birçok insan, insan
yüzüne çıkamaz, bizi bugün eleştirenler insan yüzüne çıkamazlar
açık söylüyorum” ifadesini kullanmış. Ardından da “neden mi”
sorusunu sorup, 2015 yılında 7 Haziran ile 1 Kasım tarihlerinde
yapılan genel seçimler arasındaki döneme dikkat çekiyor.
Peki Davutoğlu o dönemi hatırlatarak kime, ne mesaj
vermişti:
Yaptığım görüşmelerde, Davutoğlu'nun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan
ile AK Parti içindeki bir gruba gönderdiği mesajın şu şekilde
tercüme edildiğini anladım:
“Ülke terörle mücadelede kritik bir eşikten geçerken, biz terörle
mücadelede zaafa düşmeyelim diye çalışırken, Erdoğan ve bazı
kurmayları 12 Eylül 2015 günü yapılan AK Parti Kongresi'nde MKYK
derdine düşmüş, kendi siyasi ikballerini düşünüyordu.”
Davutoğlu'nun AK Parti yönetiminin yolsuzluk ve terörle
mücadeledeki tavrını sorgulayan bu mesajlar gerçekten çok sert.
Peki bu konuşmadan sonra Davutoğlu partide kalmayı sürdürecek
mi?
Genel başkanlığını yaptığı, başındayken iki genel seçime girdiği,
81 ilde miting yaptığı, teşkilatlarıyla hukuk oluşturduğu partiyi
bırakması Ali Babacan'ın bırakması kadar kolay değil.
Ancak, Sakarya konuşmasından sonra Davutoğlu-AK Parti bağı
sürdürülebilir olmaktan çıktı.
Çok yakın bir zamanda Davutoğlu'nun partiden istifa etmese de parti
yönetimi kendisini kesin ihraç istemi ile disipline sevk
edebilir.
Taraflar eteklerindeki taşları dökmeye başlayabilir.
Yani bir başka deyişle çarşı karışabilir.
Belki biz de bu sayede perde gerisinde kalmış onlarca gerçeği
öğrenme fırsatı buluruz.”