#FutbolTerörü

10 Aralık 2016… Beşiktaş-Bursaspor maçının olduğu saatlerde stat çevresinde güvenliği sağlamakla görevli 36 emniyet mensubu hayatlarını kaybetmişti. Terör örgütü PKK’nın hedefi stat ve çevresinde bulunan binlerce polis ve güvenlik güçleriydi.

***

Futbolun da bir spor dalı olduğunu varsayarsak;

Neden “insan” gibi spor müsabakası izlenmiyor?

Neden “sen A takımlısın?” diye kavga ediliyor?

Neden stadyum savaş alanına çevriliyor?

Neden binlerce emniyet mensubumuzun hayatı tehlikeye atılıyor?

***

Üzülüyorum… Üzüldüğüm, “sen şu takımlısın, bu takımlısın” diye birbirini yiyenler, yaralayanlar, kavga edenler değil. Onlar birbirleri ile kavga etmesin diye bir oraya bir buraya koşturan polisimiz. Terörle boğuşulan ülkemde binlerce polisi bir stada ve çevresine dikmek ne kadar mantıklı? Top lan bu top… Tek derdimiz bu mu?

***

Yer Antalya… Geçtiğimiz hafta Play-off müsabakaları kapsamında Göztepe-Eskişehirspor maçı bu şehirde yapıldı. Oradaydım. Antalya’da stadın konumu öyle bir noktada ki adeta şehrin göbeği. Futbol müsabakası olan günler, hele ki önemli bir maç ise şehirde yaşam imkansız hale geliyor. Farklı şehirlerden gelen taraftar grupları maçın olacağı sabahtan itibaren ellerindeki torpilleri bir oraya bir buraya atıyor, çıkan sesten keyif alıyor ve etrafa pişkin pişkin sırıtıyor. Cehaletin en dibi… Taraftar grupları oturdukları her park/bahçede küfürlü slogan atıyor, sövmedikleri taraftar ve takımları kalmıyor. Maç saati gelince ise stada giriyor ve meşaleleri futbol sahasına atarak orayı da savaş alanına çeviriyorlar.

***

Anlattıklarım normal ise lafım yok. Eğer anormal ise TFF ve yetkililer radikal kararlar almalı… Demeli ki, “Taraftar gruplarından müsabakanın devam etmesine engel teşkil edecek herhangi bir davranış olursa hangi takımın taraftarları ise duruma göre elenme, yenilme gibi yaptırımlar söz konusu olacaktır”. İşte o zaman her takım taraftarına sahip çıkmak zorunda kalır ve müsabaka öncesi uzun uzun uyarılarda bulunur. O davranışta bulunan, beyni garip çalışan varlıklar ise “takımına zarar verdiğini” anlamış olur.

***

Antalya Muratpaşa’dan bir beyefendinin bu konu hakkındaki Twitter DM’i; “Hocam, Muratpaşa Meltem Mahallesinde oturmaktayım. Mahalle, yeni yapılan stadımızın çevresinde bir bölgede yer alıyor. Bu bölge en az 15 katlı binalardan oluşmaktadır. Bizim oturduğumuz bu sitelerin tam merkezinde ise içinde 3-5 bank bulunan ancak yüzölçümü geniş bir park yer almakta; “Meltem Parkı”. Bu parkta uyuşturucu madde satımı ve kullanımı olduğunu bilmeyen yok. Gece 3-5 demeden bağırış çağırışlar bitmiyor kesilmiyor. Sitenin tam ortasında yer alan parktaki çıkan gürültünün etki alanı en az 3000 kişi. Neredeyse ufak bir ilçe, büyük bir mahalle. BİMER, emniyet, valilik, belediye şikayet etmediğimiz kurum kuruluş kalmadı. Ama nafile… Stat açıldıktan sonra bu gürültüler en az 2 katına çıktı. Torpil patlamaları, küfürlü tezaruhatlar, hayatımızda duymadığımız iğrenç kelimelerle slogan adı altında gece yatağımızdan uyanıyoruz. Polise şikayet ediyoruz, geliyor dağıtıyor. Polis gidince tekrar toplanıyorlar. Birçok komşumuz bu konumu çok güzel, sevdikleri, yıllarını geçirdikleri bölgeden ayrılmak zorunda kaldılar. Biz ayrılmak istemiyoruz. Bu parkın kaldırılması için size 10 bin imza getirebilirim.”

Değerli Antalya’lı Bakan Mevlüt Çavuşoğlu’na, Antalya BB Başkanı Menderes Türel’e ve Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’a duyuralım…

***

Velhasıl kelam ironik bir söylemle bitireyim. 10 Aralık’taki gibi 36 polisimizin değil 1 polisimizin bile TOP İÇİN canı tehlikeye girecek ise, BIRAKIN birbirlerine ne yapıyorlarsa yapsınlar. Polise güvenerek birbirlerine ettikleri küfürleri karşılıklı edemeyecekleri için “İNSAN” gibi izlemeyi de öğreneceklerdir. Terörle boğuşan ülkemde, hem polisimiz daha önemli işlerine bakacak hem de futbol diğer sporlar gibi savaşılabilir değil izlenilebilir bir spor dalı haline gelecektir…

Görüşmek dileğiyle…