Esenyurt’ta 2 kişinin hayatını kaybettiği tekel bayi
saldırısıyla ilgili 10 sanığın yargılanmasına başlandı. 7 ay önce
gerçekleştirilen silahlı saldırıda iş yeri sahibinin oğlu Yunus Emre Erzen ile
dükkandaki arkadaşlarını ziyarete gelen 21 yaşındaki Batuhan Bayındır hayatını
kaybetti. Saldırıda Yunus Emre Erzen'in kardeşi Yusuf Erzen ise yaralandı.





Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya sanıklar Tarık Özer, Murat Özer, Azat Özer ve Servet Özer tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses Görüntülü ve Bilişim Sistemi(SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Duşmaya tutuksuz sanık Adem Kılıç, Ercan Topçu, Hüsamettin Ahmetoğlu, şikayetçi Cantürk Erzen ve taraf avukatları katıldı.

"AYAĞINDAN VURMAK İSTEDİM"

Tutuklu sanıklardan Tarık Özer savunmasında, "Olaydan
3-4 ay önce 70 bin ton demir aldılar. Karşılığında çek verdiler. Çeklerden
birini ödediler diğerini ödemediler. 625 bin liralık çek için ödeme emri
gönderttim. Cantürk Erzen sosyal medya hesabından benim gönderdiğim ödeme
emrini paylaşarak küfürlü sözler söylemiş. Cantürk Erzen'i bu paylaşımları
kaldırması için kardeşim Murat aradı. Cantürk telefonu açmadı dönüşte yapmadı.
Tekel bayiisinde olduğunu düşünerek gidip konuşmak istedik." dedi.




Yunus Emre'yi ayağından vurmak istediğini öne süren Özer,
"Tekel bayiisine girince 3 kişi vardı. Yunus ve Yusuf Erzen’i tanıyordum.
Batuhan Bayındır’ı tanımıyordum. Biz Yunus Emre’ye babasını sorduk oda ‘ne
yapacaksın babamı’ diye karşılık verdi. Kardeşim Murat’ta ‘baban bize hakaret
etmiş çağır gelsin konuşalım’ dedi.


Sonra kardeşimle Yunus Emre Erzen’de
sürtüşmeye başladı. Ben sırtım dönükken silah sesi duydum. Oğlumda 'baba baba'
diye bağırınca kardeşimin vurulduğunu gördüm yerdeki kanlardan. Oğlumun
seslenişini duyunca oğlumun vurulduğunu düşünerek o anki halle hedef alarak
ayağından vurmak istedim. Yunus Emre'nin silahını bırakması için ayaklarından
vurmak için ateş ettim." açıklamasında bulundu.


"DOLAPLARA ATEŞ ETTİM"

Tarık Özer savunmasının devamında öldürme kastı olmadığını
iddia ederek, "Yusuf Erzen eli belinde üzerime doğru gelince 2-3 el
bacağına doğru ateş ettim. Tekrar döndüğümde elindeki silahı bırakmayınca ben
tekrar ayağına bir el ateş ettim. Sonra kardeşim beni tutup dışarı çıkartırken
arkamızdan ateş etmesinler diye rast gele dolaplara ateş ettim. Benim orada
öldürme kastım yoktur, ben kardeşimi ve oğlumu korumak için ateş ettim.




Ben
oraya gidip öldürme yaralama kastım yoktu. Olay bir anda kendiliğinden gelişti.
Oğlumun ve kardeşimin öldürüldüğünü düşünerek o anki korku ve panikle haraket
ettim. Benim Yunus Emre Erzen’i öldürme kastım yoktu. Batuhan Bayındır olay
anında yere düştü. Bayındır, Yunus Erzen’le karşı karşıyaydı. Yunus’un yere
düştüğü anla Batuhan’ın yere düştüğü an aynıdır. Benim Batuhan’ın ölümüyle
alakam yoktur. Batuhan’ın Yunus’un silahından çıkan kurşunla öldüğünü
düşünüyorum. Bayındır ailesiyle ailem tarafından görüşme yapıldığını,
arabuluculuk süreci yürütüldüğünü biliyorum. Ailemde Bayındır ailesiyle
uzlaştıklarını, helalleştiklerini söylediler" dedi.

"OLAYDA BİZİM MAĞDUR OLMAMIZ GEREKİRKEN ŞİMDİ
BURDAYIZ"

Sanıklardan Murat Özer olay gününü anlattı. Özer,
"Cantürk’le kardeşim arasında bir demir ticareti olmuş benim haberim yoktu
bundan. 1 milyon 300 binlik bir çek vermiş Cantürk, bunun bir çekini vermiş
diğer çeki ödememiş. Kardeşimde diğer çekin ödenmesi için oğlunu ve kendisini
aramış. Ben olay günü Marina’da otururken Cantürk abimin ona gönderdiği evrakı
paylaşarak küfürler etmiş. Cantürk Erzen’i aradım ama açmadı. Abimde Cantürk’ün
tekel bayiisinde olabileceğini söyledi. Ben isteksiz olmama rağmen abim tek
gitmesin diye beraber gittik. Biz uzlaşı sağlamak için oraya gittik."
sözleriyle olay anını anlattı.




Tekel bayisinde gittiklerinde 3 kişinin olduğunu söyleyen
Özer, "Yunus Emre içeri girince tavırlı, agresif cevaplar verince birde
gözüyle arada silahına bakıyordu. Alkol bardağını gördüm. Ben kendisinin bize
ateş edeceğini düşündüm. Sonra Yunus Emre’nin omzuna elimi koyarak babanı çağır
dedim bana sert ve kinayeli cevap vererek elimi itekledi. O sırada silahı alıp
bizi vuracaktı. Ben kendi ruhsatlı silahım vardı. Benim Yunus Emre’ye zarar
verme isteğim yoktu.




Orada tesadüfen elime geçen şişeyle kafasına vurdum ona
engel olmak için. Yunus Emre’ye engel olamadım, silahını tutmasam beni
vuracaktı. Yunus Emre yerde bir kaç kez ateş etti. İzlediğim görüntülerde Azat
beni korumaya geliyor, Azat istese benim silahımı alıp vurabilirdi ama zarar
vermek istemedi.Abim panikle ateş ediyor. Ben engel olmaya çalıştım dışarı
çıktık." dedi.

Olayda öldürme kastı olmadığını öne süren Özer, "İddianamede kan
gütmeden bahsedilmiş. Biz kan gütmedik. Onların düğününe cenazesine
gittik. Bizim olayda öldürme kastımız yoktu. Olayda bizim mağdur olmamız
gerekirken şimdi burdayız. Olay günü ayağım kırılsaydı oraya
gitmeseydim. Keşke Cantürk o küfürleri paylaşmasaydı" ifadelerini
kullandı.

SANIKLAR İÇİN İSTENEN CEZALAR




İddianamede, tutuklu sanıklar Tarık Özer, Murat Özer, Azat
Özer ve Servet Özer'in, Yunus Emre Erzen'e yönelik "tasarlayarak kan gütme
saikiyle kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, Batuhan
Bayındır'a yönelik "kasten öldürme" suçundan müebbet, Yusuf Erzen'e
yönelik "tasarlayarak kan gütme saikiyle kasten öldürmeye teşebbüs"
suçundan 13 yıldan 20 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi. Sanıkların
ayrıca, "kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli
olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda
silahla ateş etmek veya patlayıcı madde kullanmak" suçundan 6’şar aydan
3’er yıla kadar, “ruhsatsız silah bulundurmakö suçundan da 1’er yıldan 3’er
yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.




İddianamede, tutuksuz sanıklar Adem Kılıç, Erdal Adıyaman, Ercan Topcu, Vedat Erkin, Nimetullah Özer, Hüsamettin Ahmetoğlu'nun da "suçluyu kayırma" suçundan 6’şar aydan 5’er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları gerektiği belirtildi.