FETÖ’nün yabancı devletler ve istihbarat servisleri ile ilişkisi - 1
Türkiye'deki her darbenin veya sosyal siyasi operasyonun mutlaka bir dış desteği vardır.
Dış destek tarihi, psikolojik nedenlere dayanır.
Türkiye'nin zenginleşmesi, güçleşmesi, söz sahibi olması hep bazı ülkeleri ürkütmüştür.
Onlara göre Türkiye, daima kontrol edilebilir, istikrarsız, iç sorunları ile boğuşan bir ülke olmalı, korku, endişe ve ürperme kaynağı olmamalıdır.
Türkiye'deki siyasi ortam, birkaç yüzyıldan beri şartların olağan sonucu ve konjektörün gelişimine göre seyir almayıp doğal bir evrim ile değil, doğrudan el atılarak radikal bir şekilde düzenlenmektedir.
Türkiye'deki siyasi sonuç doğuran dış destekli operasyonlarda bazen ordu, bazen sermaye grupları, bazen medya, bazen de cemaat ve etnik gruplar alet olarak kullanılmıştır.
Ekonomisi kontrol edilen ve krizlerle tüketilen Türkiye, önemli devlet adamlarını dış destekli bu operasyonlara acı şekilde feda etmiştir.
Bazı ülkelerin Türkiye üzerindeki bu tarihi psikolojik kinini tatmin etme imkânı yoktur.
Bu nedenle yabancı ülkelerin istihbarat servisleri, dünya çapında örgütlenen aşırı ihtiraslı FETÖ'nün keşfetmiş ve kontrol ederek Türkiye'ye karşı kullanmıştır.
Türkiye merkezli olarak dünyanın 160 ülkesinde faaliyet gösteren ve ABD Pensilvanya’daki şüpheli Fetullah Gülen tarafından yönetilen FETÖ, Türkiye’de devleti ele geçirip yönetimi değiştirmeye yetecek kadar kendisini güçlü gören bir yapıdır.
Türkiye gibi son derece stratejik bir ülkede kendisini bu derecede güçlü gören ve dünya geneline yayılmış yapıyı, güçlü ülkeler ve istihbarat örgütleri kendi haline bırakmamış, bu gücü kendi hedefleri için kullanmışlardır.
Ancak örgütün kullanmakta olduğu gizlilik tekniklerine (kod isimler ve operasyonel telefonlar kullanmak, bilmesi gereken ve tedbir prensipleri uygulamak vb.) bakıldığında, örgütün bir ya da birkaç devletin istihbaratının şemsiyesi altında olduğu anlaşılmaktadır.
Türkiye’de dini anlamda kendisini cemaat niteleyen çeşitli dini gruplar olmakla birlikte hiçbirinde “kod isim kullanma, telefonların üç ayda bir değiştirilmesi” gibi talimatlar uygulanmamaktadır.
Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasal alanda göstermiş olduğu gelişmeler ve birtakım çıkışlar, Türkiye’yi Ortadoğu’da ve dünya genelinde kendisine hasım ya da rakip olarak gören bazı devletlerin FETÖ ile olan irtibatını daha da artırmıştır.
Erzurum’da büyümüş yarım ilkokul mezunu bir vaizin Türkiye genelinde kendisine bağlı binlerce taraftar bulması kabul edilebilir olmakla birlikte, bu şahsın dünya genelinde sayıları binleri bulan kurum kuruluşu yönlendirmesi ve devleti ele geçirmeye çalışması, ne kadar zeki olduğu iddia edilse de Fetullah Gülen için çok güçtür.
Bunlar için mutlaka birilerinin strateji belirlemesi, yönlendirmede bulunması ve desteği gerekir. Hoca karizması veya hizmete adanmışlık küresel ölçekli bir harekete dönüşen örgütteki değişimi açıklamaya yeterli değildir.
Bu örgütün arkasında küresel ölçekte politik çıkarları ve stratejik oyunları bulunan başka devasa yapılanmaların olduğunda kuşku yoktur.
Örgüt liderinin yurtdışına çıkması, yabancı ülke istihbarat servislerinin Türkiye'deki faaliyetleri ve bu örgüte bağlı üyelere istekleri doğrultusunda kullanma iştahını arttırmıştır.
Yurtdışında destek arayan Fetullah Gülen, bu desteği elde edebilmek için yabancı ülke istihbarat servislerinin elinde gönüllü tutsak ve oyuncak haline gelmiştir.
Yurtdışına çıkış ile birlikte Türkiye'deki örgütün yönetimine, Türkiye ile sorunu olan devletler ve istihbarat örgütleri de katılmıştır.
Türkiye ile ABD, İsrail ve diğer güçlü ülkelerin sorun yaşadığı her olaydan sonra örgütün başındaki zat Türkiye'yi haksız gören açıklamalar yapmıştır.
Bir şahsın ya da örgütün yabancı istihbarat servisleriyle irtibatı, yapılan işin ve istihbarat servislerinin doğası gereği son derece gizli bir şekilde yürütülür.
Günümüzün teknolojik gelişmeleriyle birlikte bu gizlilik daha da artmıştır.
Ancak aradaki ilişkileri ortaya çıkarmak için sonuçlardan ve mevcut emarelerden geriye gidilmek suretiyle bir kanaate varılabilir.
Nitekim FETÖ’nün faaliyetleri irdelendiğinde ise yapının Türkiye’de organize bir terör örgütü şeklinde hareket etmesi yanında çeşitli ülkeler lehine Türkiye’de ve diğer ülkelerde hedef takip ettiği ya da hedefleri etkisiz kılmaya çalıştığı görülmektedir.
Türkiye aleyhine FETÖ’ye bağlı şahıs, kurum ve kuruluşlar, hasım devletlere faydası olan çeşitli olayların içerisinde bizzat yer almakta ya da destekte bulunmaktadır.
Mavi Marmara baskını, Adana’da durdurulan tırları, hava sahasını ihlal eden Rus Uçağının düşürülmesi ve Uludere olaylarında gösterilen tutum ve davranışlar, yabancı devletlerin hedefinde yer alan kurum ve kuruluşların, başka devletler lehine etkisiz kılınmasına yönelik faaliyetlerdir.
CIA’da bir dönem Türkiye İstasyon Şefi olarak da görev yapmış, CIA Eski Başkan Yardımcısı ve ABD’nin en büyük düşünce kuruluşu Rand Corporation’da danışman olarak görev yapan Graham Fuller, Fetullah Gülen’in ABD’den ikamet izni alabilmesi için referans olmuştur.
Graham Fuller, “The Future Of Political İslam” (Siyasal İslam’ın Geleceği) isimli kitabında teşekkür ettiği arkadaşları arasında Fetullah Gülen’in de bulunması ve 2008 yılında Türkçe'ye çevrilen “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” adlı kitabında da Fetullah Gülen ve yapılanması hakkındaki övgü dolu ifadeleriyle örtüşmekte ve bu iddiayı doğrulamaktadır.
Aynı kişi “Türkiye ve Arap Baharı” isimli kitabında da Gülen kuruluşlarını bol bol methetmektedir.
Bu durum bile, Fetullah Terör Örgütünün kimlere hizmet ettiği hakkında önemli bir delildir.
FETÖ’nün yabancı istihbarat servisleri ile irtibatı çok açıktır.
Belçika Brüksel'de G+ (Europe) isimli lobi şirketiyle anlaşmış, ABD lobi şirketlerine para vermiştir.
ABD seçim kampanyalarında cömert bağışlar yaptığı senatörleri "gezi" adı altında Türkiye'ye getirip gücünü ve Türkiye içerisindeki etkinliğini göstermiştir.
FETÖ’nin Türkiye’deki lider kadrosunda içerisinde yer alan ve Türkiye Mütevellisi içerisinde görevli Mustafa Özcan’ın Fetullah Gülen ile yaptığı ve açık kaynaklara yansıyan görüşmede;
“Özbek dostumuzdan öğrendiğimize göre ABD’deki yetkililerle görüşmüşler. Dr. Sinan Bey’in şirketindeki şahıslar (Dr. Sinan ile FETÖ’nün MİT’ten sorumlu imam Dr. Sinan (K) Murat Karabulut, şirket tabiri ile MİT kastedilmektedir) ABD’dekilerin dikkatini çekecek şekilde bazı elemanlar göndermişler, sizin oraya girip çıkan (örgütün Pensilvanya’daki karargâhı kastedilmektedir) Türklere dikkat edelim” ifadelerini kullanmıştır. (Deliller-14 Kls. 16 Nolu Delil)