En büyük afetlerden birisinin deprem olduğu bilinmektedir. Her yıl ülkemizde ve dünya genelinde çok veya az şiddetli birçok deprem meydana gelmektedir. Geçmişte ülkemizde...
En büyük afetlerden birisinin deprem olduğu bilinmektedir. Her yıl ülkemizde ve dünya genelinde çok veya az şiddetli birçok deprem meydana gelmektedir. Geçmişte ülkemizde ve dünya genelinde birçok yıkıcı deprem olduğu gibi şimdi ve gelecekte de birçok deprem olacağı bir gerçektir. İnsanlar bu olaylar sonucunda sadece fiziksel ve ekonomik olarak değil psikolojik olarak etkilenmektedirler. Yer kökenli doğal afetler dünyanın hemen hemen her yerinde görülen ve afet boyutuna gelebilen doğa olaylarıdır. Afet yaşandığı anda kişi, psikolojik şoka girmekte ve adeta dona kalmaktadır. Şok etkisi kişinin bütün bedenine yayılmaktadır. Bu şok etkisi bedenin psikolojik savunma mekanizmasıdır. Bazı bireylerde ise bu davranışın tam tersi görülmektedir. Kişi panik halinde ve durmadan hareket etmektedir. Doğal afet, ölüm, kaza, deprem, tsunami vb olaylar travmatik durumlar olarak adlandırılmaktadır.
Doğal afetler, yaşamı büyük ölçüde sekteye uğratan fiziksel, sosyal ve psikolojik kayıplara yol açarak dünyanın güvenilir bir yer olduğu konusunda inanç duygumuzu sarsan olaylardan oluşmaktadır. Psikolojik kayıplardan etkilenme durumu ise kişiden kişiye değişen bir kavramdır.
Afet sonrası yaşanan ilk psikolojik davranışlar akut durum olarak adlandırılmaktadır:
- Birinci aşamada, insanlarda olayın şokuyla; mantıklı düşünme yetisinde azalma, yaşanan olaya inanamama, korku, öfke krizleri, güvensizlik gibi duygular ortaya çıkmaktadır. Davranışsal olarak; alkol ve sigara kullanımında artış, uykusuzluk veya aşırı uyuma, kabus görme, az veya aşırı yemek yeme, dikkat bozukluğu gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır.
- İkinci aşama, tepki aşamasıdır. Bu aşamada afeti yaşayan insanlar, afeti hatırlatan her türlü durumdan kaçınmak istemektedir. Korku, endişe, huzursuzluk, depresyon, yalnızlık hissi gibi duygular gözlemlenmektedir.
- Üçüncü aşama diye tabir edeceğimiz iyileşme aşamasında ise; afet sonrası verilen olumsuz tepkilerde azalma görülmektedir. Afeti yaşayan birey artık iyileşme belirtileri göstermekte ve hayata karşı ilgi duymaya, gelecek ile ilgili planlar kurmaya başlamaktadır. Afetzede artık kendini duygusal ve fiziksel açıdan toparlamaya başlamaktadır.
Deprem sonrası yaşanan ilk saatler panik ve keder yoğunluğu taşıyan dram yoğunluğu yüksek olan saatlerdir. İnsanlar büyük telaş içinde olmaktadır. Daha sonraki birkaç hafta içinde depremzedelerdeki psikoloji yerini bundan sonraki hayatının nasıl olacağı sorununu düşündürmektedir. İlk günlerdeki panik ve çaresizlik yerini, yaşama yeniden nasıl başlanır arayışlarına bırakmaktadır. Yeniden evde yaşayabilme, yeniden işe dönme arzusu gibi düşünceler belirmeye başlamaktadır. Devlet ve yerel yönetimlerin, hasar onarımı ve yeniden eski hale dönüş çalışmalarına başladığı görülmektedir.
Psikoloji araştırmalarına göre afetlerin alkolle ilgili sorunlar, depresyon, şiddet, yaygın anksiyete bozuklukları ve TSSB üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır. TSSB, afetten kurtulanlar arasında yaygın olarak incelenen psikolojik bozukluk olduğu ortaya konmaktadır. Afete bağlı stres tepkilerini fizyolojik ve psiko-duygusal tepkiler olarak sınıflandırılmakta ve açık ve gözlemlenebilir davranışlarda bu stres tepkilerinin ortaya çıktığını öne süren araştırmacılar bulunmaktadır. Bu doğrultuda yapılan araştırmalarda, bulgular afet sonucunda fiziksel veya psikosomatik hastalık, alkolle ilgili sorunlar, aile stresi, şiddet ve saldırganlık olasılığının arttığını ortaya koymaktadır.
Afetlerde psikolojik destek; afet sonrası ortaya çıkabilecek psikolojik bozuklukların önlenmesi, aile ve toplum düzeyinde ilişkilerin yeniden kurulması ve geliştirilmesi, etkilenenlerin normal yaşamlarına geri dönmesi sürecinde kendi kapasitelerini fark etmeleri ve dayanma güçlenmelerinin sağlanması, toplumda gelecekte ortaya çıkması muhtemel afet ve acil durumlarla başa çıkma becerilerinin artırılması, yardım çalışmalarının desteklenmesini içeren ve afet döngüsünün her aşamasında yürütülen çok disiplinli hizmetler bütünü olarak ifade edilmektedir. Afet sonrası oluşan olumsuz durumlarla başa çıkabilmenin temelinde, psikolojik destek çalışmaları büyük rol oynamaktadır. Psikolojik destek, afet yönetiminin iyileştirme safhasının en önemlisi safhasıdır. Psikolojik destek, afetzedeleri rahatlatmak, yönlendirmek, ortaya çıkan negatif durumlarla başa çıkma yöntemlerini öğretmekle toplumun eski psikososyal haline geri dönmesine yardımcı olmaktadır.
Deprem afeti bütün insanları psikolojik olarak etkilemektedir. İnsanlar bu olumsuzluktan kurtulabilmek için kendi imkanlarını kullanmaktadır. Profesyonel destek alan insan sayısının az olması Türk halkının psikolojik destek alma konusundaki ön yargılarından kaynaklanmaktadır. Bu ön yargının oluşmaması için profesyonel destek verecek olan psikoloğun kişiye özel yaklaşımlarda bulunması ve davranması gerekmektedir.
Son İzmir depremi başta olmak üzere yaşadığımız her türlü can ve mal kaybı yüksek depremlerde alınacak en büyük ders; depremin insanı doğrudan öldürmediği, yıkıma ve can kaybına neden olan durumun sağlam olmayan veya kaçak yapılardan kaynaklandığı gerçeğidir.