İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik "kent uzlaşısı" soruşturması kapsamında 'terör' suçlamasıyla Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat'ın sağlık durumuna ilişkin açıklama yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Adli Tıp uzman kurum. Onun kararı neyse o yönde de işlem yapılacaktır. İşlediği suç ne olursa olsun hapishanede olanlar devletimize ve hukuka emanettir. Hiç kimsenin bir endişesi olmasın" dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CNN Türk canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtlayarak değerlendirmelerde bulundu.
"AYRIŞTIRICI BİR DİL HİÇBİR ŞEKİLDE DEMOKRATİK BİR DİL OLAMAZ"
Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması sonrası protesto olaylarına ilişkin Yılmaz, "Kamu düzenini bozmadan, şiddete yönelmeden, hukukumuzda ve evrensel hukukta suç olarak tarif edilen eylemlere girmeden her türlü demokratik faaliyet elbette gerçekleştirilebilir. Sokaklarda şiddet olaylarına zemin hazırlayan kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı bir dil hiçbir şekilde demokratik bir dil olamaz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, tutuklamaların, yargının güçlü deliller ve delilleri karartma ihtimali gördüğünde başvurduğu bir yöntem olduğuna dikkati çekerek, "Bir yolsuzluk iddiası var. Yürüyen bir soruşturma var. 'Hiçbir şeye ben cevap vermem, hiçbir şeyi kale almam. Hukuki hiçbir argümanla karşı çıkmam. Tamamen siyasi bir alana bunu çekerim.' gibi bir anlayış var. Bunu da gördüğünüz zaman ister istemez şu soruyu sormak durumundasınız: Demek ki hukuki süreçlerde kendinize, hukuki argümanlarınıza güvenmiyorsunuz ki olayı tamamen siyasi bir alana çekme gayreti içindesiniz. Yargı bunu ciddi görüp üzerine gitmişse yapmanız gereken hukuki olarak bu argümanları çürütmeye çalışmak, hukuki olarak burada haklılığınızı ortaya koymaya çalışmaktır." ifadelerini kullandı.
MAHİR POLAT'IN SAĞLIK DURUMU HAKKINDA AÇIKLAMA
Yılmaz, İBB yönelik terör soruşturması kapsamında tutuklu bulunan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat'ın sağlık durumunu ve yaşanan süreci de değerlendirdi.
"Suç ne olursa olsun, bir kişinin hukuk önündeki konumu ne olursa olsun, devlete, kurumlarına düşen insanların hayatını, sağlığını korumaktır." diyen Yılmaz, Polat'ın hastaneye sevk edildiğini, büyük bir tıbbi müdahale gerçekleştirildiğini anlattı.
“HAPİSHANELERDE OLANLAR DEVLETİMİZE EMANETTİR”
Yılmaz, ardından bu şikayetlerin sürdüğü ifade edildiği için tekrar Adli Tıp Kurumuna müracaatın söz konusu olduğuna dikkati çekerek, "Dolayısıyla 'Adli Tıp'a gidecektir.' diye düşünüyorum. Adli Tıp, sağlıkçılar ne karar verirlerse o yönde de işlem yapılacaktır. İşlediği suç ne olursa olsun, hapishanelerde olanlar devletimize emanettir." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, gençlerin sokak gösterilerinde şiddet ortamlarına yönlendirilmesine karşı çıkarak bunun sorumsuz bir siyaset anlayışı olduğunu dile getirdi.
"İzin alırsınız, belli bir ortamda toplanırsınız, protesto edersiniz, fikirlerinizi ifade edersiniz. Bununla ilgili hiçbir tartışma söz konusu değil ama sokakların terörize edilmesi kabul edilemez." diyen Yılmaz, çocukları böyle ortamlara sevk edip sonra da timsah gözyaşı dökenlere prim vermemek gerektiğine inandığını kaydetti.
SON GELİŞMELERİN EKONOMİYE ETKİSİ NASIL OLDU?
Yılmaz, son gelişmeler üzerine ekonomi yönetiminin gerekli mesajları verdiğini, tüm kurumların koordinasyon içinde önlem aldığını dile getirerek, "Dolayısıyla bir etkilenme var ama bu etkilenme daha çok finansal piyasalarda beklentiler üzerinden, risk algıları üzerinden oluşan bir etkilenme. Bu da kısa vadeli. Bunun etkilerinin ben çok abartılmaması gerektiğine inanıyorum." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'nin rezervlerinin güçlü olduğunu, kurda yaşanan hareketliliğin dış ticaret açısından bakıldığında götürüsü kadar getirisi olduğunun altını çizen Yılmaz, önemli olanın programın ana çerçevesi ve istikameti olduğunu bildirdi.
"BOYKOTUN TUTMADIĞINI SÖYLEYEBİLİRİZ"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 2 Nisan'daki boykot çağrılarının ekonomiye etkisini değerlendirerek, "BKM (Bankalararası Kart Merkezi) verilerine baktığımızda, çarşı pazara baktığımızda böyle bir etkilenme söz konusu değil. Boykotun tutmadığını söyleyebiliriz." dedi.
Çağrının başından itibaren yanlış olduğuna işaret eden Yılmaz, "Siz, ekonomiyi hedef alıyorsunuz. 'İktidara zarar vereceğiz.' derken bütün ülkeye, milli menfaatlere, ekonomiye zarar verir bir pozisyona düşmüş durumdasınız." diye konuştu.
Yılmaz, boykot ettiklerinin milletin ve 85 milyonun ekonomisi olduğunu, boykot çağrılarının muhalefet içi çekişmelerden kaynaklandığını söyledi.
MERKEZ BANKASI REZERVLERİNDE SON DURUM
Merkez Bankasının rezervlerinin yeterli seviyede olduğunu, bir miktar kaybın yaşandığını fakat kritik eşiğin altına düşmediğini dile getiren Yılmaz, "Merkez Bankası, rezervlerini kullandığı zaman bunlar buharlaşmıyorlar. Böyle hesap yapanlar var. 'Yaktı' diye ifade kullananlar var. Sanki buharlaştı gitti. Karşılığında sonuçta TL alıyor. Onu da değerlendiriyor. Yarın konjonktür farklı olduğunda dönüp tekrar bunu rezerv birikimi için kullanabilecek durumda. Yakma, buharlaşma değil bir şeyin başka bir şeye dönüşümü söz konusu." dedi.
"YABANCI YATIRIMCILARIN TEMKİNLİ DAVRANDIĞI” İDDİASI
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "yabancı yatırımcıların temkinli davrandığı, Türkiye piyasalarından çekildikleri" iddialarının sorulması üzerine, "Niye yabancılar çekildiler? 'Gezi benzeri uzun vadeli bir kargaşa olur mu ülkede?' endişesi oluşturuldu. İşin özü bu yani 'İş, ekonomik olmaktan ziyade güvenlik açısından kötümser bir sürece dönüşebilir, Gezi benzeri güvenlik sorunu mu olur?' diye bir endişe oluştu. Bunun böyle olmadığı kısa sürede zaten görüldü." diye konuştu.
Fransa'nın başkenti Paris'te katıldığı "Ukrayna için barış ve güvenlik" konulu toplantıda sadece Ukrayna'nın değil Avrupa'nın da geleceği ve güvenliğinin konuşulduğunu aktaran Yılmaz, geçmişte Türkiye'yi bu toplantılara uzun süredir davet etmediklerini söyledi.
Yılmaz, hem güvenlik hem de ekonomik açıdan Avrupa ile Türkiye arasındaki diyaloğun yeniden başladığını görmenin gerçekten sevindirici olduğunu belirtti.
Başlayan diyalog sürecinin her düzeyde devam etmesi gerektiğine inandığını dile getiren Yılmaz, vize kolaylığından Gümrük Birliği'ne her alanda ilişkiler için yeni bir fırsat oluşmuş göründüğünü kaydetti.
Yılmaz, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sona ermesi için ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin bu yöndeki çabalarını, öncelikle ateşkesin sağlanmasını, sonra da kalıcı barışın oluşması yönündeki çabalarını desteklediklerini anlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hem Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hem de Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'le çok iyi diyaloglarının olduğunu, Türkiye olarak barışçı çözüm oluşması için her türlü katkıyı verdiklerini söyledi.