Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yıl dönümü dolayısıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde katıldığı törende konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;
Kıbrıs Türk halkının özgürlüğe kavuşmasını sağlayan Barış Harekatı'nın 50. yıldönümünde sizlerle beraber olmanın bahtiyarlığını yaşıyorum. Buradan adanın dört bir yanındaki kardeşlerime şahsi selamlarımızla birlikte 85 milyonun selam ve sevgilerini özellikle iletmek istiyorum. Bizleri bağrınıza bastığınız muhabbetle kucakladığınız için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Sözlerimin hemen başında yurdu yaşatmak için can veren kahraman şehitlerimizi rahmetle minnetle yad ediyorum. Vatan için bayrak için istiklal ve istikbalimiz için toprağa düşen yiğitlerin aziz ruhları şad olsun. Kıbrıs Türk'ünün varlığı, hakları ve hürriyeti için cesaretle savaşan gazilerimizin ellerinden öpüyor her birine şükranlarımı sunuyorum. Rabbimden sağlıklı hayırlı ve bereketli ömürler diliyorum. Yine bu vesileyle Kıbrıs Barış Harekatı'nın mimarları olan Dönemin Başbakanı Sayın Bülent Ecevit'i, Başbakan Yardımcısı Profesör Doktor Necmettin Erbakan'ı son nefesine kadar Kıbrıs davası için mücadele eden Alparslan Türkeş ile diğer devlet ve siyaset adamlarımızı rahmetle anıyorum. Kıbrıs Türkleri'nin egemenlik ve özgürlük mücadelesinin önderlerine merhum Doktor Fazıl Küçük ve merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a Allah'tan rahmet diliyorum.
TEK YÜREĞİZ TEK BİLEĞİZ
Bugün tıpkı yarım asır önce olduğu gibi yine tek yüreğiz, tek bileğiz. Anavatan Türkiye ve KKTC olarak sırt sırtayız. İktidar-muhalefet ayrımı olmadan bugün burada olmamız Türkiye'nin Kıbrıs davasına verdiğimiz önemin göstergesidir. Kuzey Kıbrıs canımızdan bir parçadır. Burası bize Hz. Osman'ın, sahabenin, kahraman ecdadımızın da emanetidir. İnşallah bu emanete sıkı sıkıya sahip çıkmayı sürdüreceğiz. Siyasi parti liderlerine de teşekkür ediyorum. Milli meselelerde ortaya koyduğumuz ortak dayanışma tablosunu inşallah güçlendirerek devam ettireceğiz.
KIBRIS TÜRKÜ YANLIZ DEĞİLDİR
Kıbrıs Türk halkı hem kurucusu ve ortağı olduğu devletten dışlanıyor hem de eli kanlı EOKA'nın saldırılarına maruz kalıyordu. BM Barış Gücü bile cinnet furyasını durduramadı. Katliamın önüne geçemedi. 1974'e gelindiğinde insanlık dışı saldırılar zirveye ulaşmıştı. Tam 50 yıl önce bugün kahraman Mehmetçik, Kıbrıs Türkü'nün istiklaline vurulmak istenen hançeri sökmek üzere tarihi bir adım attı. Anavatan ve garantör ülke olarak hak ve yükümlülüklerimiz ile tarihin omuzlarımıza yüklediği sorumlulukla harekete geçtik. O gün tüm dünyaya Kıbrıs Türkü'nün yalnız olmadığını ve asla yalnız bırakılmayacağını gösterdik. Rumların ateşe verdiği ekin tarlalarına, gül bahçesine girer gibi paraşütle indirme yapan Mehmetçiğimiz, denizci leventlerimiz cesaretlerini bir kez daha tarihe kazımıştır.
O gün burada hangi coşku, sevinç ve gurur hakimse Türkiye'de aynı bayram havası hakimdir. Bugün de bayram olarak kutladığımız 20 Temmuz'u Kıbrıs Türk halkının barış ve istikrar özlemi ve idealleri doğrultusunda egemenlik haklarının ve eşit statüsünün korunmasının sembolü olarak görüyoruz.
SON DERECE SORUMSUZ ADIMLAR ATILIYOR
Adanın güneyinde ise kendilerini Kıbrıs adasının tek hakimi gören şımarık zihniyet var. Rum lider EOKA teröristlerini anma törenlerine katılıyor, Kıbrıs Türk'ü kardeşlerimiz Güney'e geçtiklerine saldırıya uğruyor, Güney'deki camiler kundaklanıyor. İşte geçenlerde Yunanistan Savunma Bakanı akla ziyan açıklamalar yaptı. Sayın Miçotakis'le yurt dışında bir araya geldik, kendilerine ayın 20'sinde biz KKTC'deyiz, duydum ki sen de Güney'desin, herhalde bizlere sataşma yapmazsın dedim. Böyle bir şey düşünmediğini söyledi. Düşünmüyorsan mesele yok dedik, yola devam. Bölgede devam eden çatışmalar karşısında tüm adanın güvenliğini tehdit etme riski olan son derece sorumsuz adımlar atılıyor. Aynı suda iki kez yıkanılmaz. Adadaki gerçekleri görmezden gelerek hiçbir yere varılmaz. Kıbrıs'ta federal bir çözümün mümkün olmadığına inanıyoruz. Müzakerelere yıllar önce İsviçre'de bıraktığımız yerden devam edelim demenin kimseye faydası yoktur. Biz Kıbrıs'ta kalıcı barışı ve çözümü sağlamaya hazırız. Çözüm yolunda uzatılan hiçbir eli havada bırakmayız.
Türkiye ile Yunanistan arasında diyaloğun güçlendirilmesi Kıbrıs meselesinin çözümüne de katkı yapacaktır. Taşınmaz Mal Komisyonu, Ada'da mülkiyet konusunda çözümün yegane adresidir. Bunun dışında başka yollara tevessül edenler büyük bir yanılgı içindedir. Ne biz oldubittilere müsaade ederiz ne de Kıbrıs Türk halkı tehditlere boyun eğer. Kıbrıs Türkleri'nin yok sayılması mümkün değildir. KKTC'nin tanınması ve iki devletli çözümün hayata geçmesine yönelik gayretlerimizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Şuşa'daki zirveye Sayın Tatar'ın iştiraki bunun en son örneği. Bu süreçteki dirayetli liderlik için Azerbaycan Cumhurbaşkanı kardeşim Sayın Aliyev'e de buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.
KKTC'Lİ ÖĞRENCİLERE MÜJDE
Temmuz ayı itibarıyla artık KKTC vatandaşı öğrencilerin katkı payı ve öğrenim ücreti bakımından Türkiye vatandaşı öğrencilerle aynı esaslara tabi olmasının kararlaştırdık."