Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "CHP Genel Başkanı resmen siyasi mandacılık talep ediyor. Öfkenin aklı ve vicdanı esir alan zehirli diline bulaşamayacağız. Bu süreçte kamu düzeninin bozulmasına da göz yummayacağız" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen 9. Milli İrade İftarı'nda konuştu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar:

Çarşamba günü bin aydan daha hayırlı olduğu müjdelenen Kadir Gecesi'ni ihya ettik. Bu gece son sahura kalkacak, inşallah yarın da son orucumuzu tutacağız. Bir yanda 11 ayın sultanına veda etmenin burukluğu, diğer yanda inşallah arınmış bir kalple bayrama kavuşmanın sevinci, coşkusu, heyecanı var.

Rabbim bu mübarek ayda kendi rızası için edilen duaları yapılan ibadet ve hayırları kabul buyursun diyorum. 28 gün boyunca işte bu niyetle Ramazan’ı Şerif’i hep beraber idrak etmeye çalıştık. Sivil toplum tarafında vakıflarımız derneklerimiz gönüllü kuruluşlarımızla siyaset tarafında teşkilat mensuplarımız belediyelerimiz üyelerimizle cemiyet tarafından hayırseverlerimiz ticaret erbabımımızla devlet tarafından cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere bakanlıklarımız Kızılay'ımız AFAD’ımız diyanetimiz ve diğer resmi kuruluşlarımızla 85 milyon olarak herkes imkanları dahilinde hayırda yarış anlayışıyla rahmet iklimini Allah’a hamdolsun doya doya teneffüs ettik.

Bu Ramazan’da Gazze başta olmak üzere gönül coğrafyamızda zulme uğrayan kardeşlerimize el uzattık. Yardımlarımızı artırmak suretiyle mazlum ve mağdurların yanında olmaya ihtimam gösterdik. Tüm gücümüzle tüm kapasitemizle Gazze halkının yanındayız. İnşallah zulüm bitene 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin devleti kurulana kadar da Filistinlilerin her daim yanlarında olacağız. Şehit düşen Gazzeli kardeşlerimize Allah’tan rahmet yaralılara acil şifalar diliyorum.

"TÜRKİYE’NİN TARİHİ VE KÜLTÜREL DERİNLİĞİNDEN HABERSİZLER"

Türkiye’nin İslam aleminde ve dünyada neye tekabül ettiğini halen idrak edemeyen bu çevreler kendi tarihlerini bilmedikleri kendi hatalarını tanımadıkları için Türkiye’nin tarihi ve kültürel derinliğinden de habersizler. Mesela Suriye’deki devrime Türk milletinin niçin bu kadar sevindiğini Suriyeli kardeşlerimizin zafer kutlamalarında neden Türk bayrağı açtığını yeni Suriye hükumetinde niçin bu kadar Suriye’de eğitim görmüş bakan olduğunu bir türlü kavrayamıyorlar.  Aynı şekilde cahil diyerek kitap okumuyor diyerek aşağıladıkları gençlerin bilgi birikim cesaret vizyon ve donanım noktasında kendilerinden fersah fersah ileride olduğunu onlar da anlayacaklar ama bunu yapmaya cesaretleri yok ya cehaletlerinden dolayı ya da batıya duydukları platonik aşk gözlerini kör ettiği için maalesef gerçekleri göremiyorlar. Böyle devam ederlerse korkarım hiçbir zaman da göremeyecekler. 

"LGBT BELASI.."

Dünyada soğuk savaşın bitmesi sonra sonrasında en büyük değişimlerden biri yaşanıyor. Sorumsuz özgürlük, neoliberal özgürlükçülük günden güne kayboluyor. Aşırı özgürlük, bireycilik, radikal demokrasi adına devleti ve toplumu zayıflatacak yönelimlerin siyasallaştırılması devri son buluyor. Devleti zayıflatan popüler akımlar artık eskisi kadar rağbet görmüyor. Ekonomiden ticarete, savunmadan nüfus oranına her alanda insanlık yeni mücadele dönemine kendini hazırlamaya çalışıyor. LGBT belası gibi sapkınlıklarla mücadeleden iç cephenin güçlendirilmesi çabalara, yeni denklemlere kadar çok geniş bir yelpazede bunun altyapısını oluşturuyoruz. Sosyal fay hatlarını kapatmak istiyoruz.

"BİZİ MEŞGUL ETMEK İÇİN HER YOLU DENİYORLAR"

Bütün gayemiz 1071 Malazgirt ruhu ve İstiklal Marşımızda billurlaşan kardeşlik manifestosuyla 85 milyonun tamamını Türkiye Yüzyılı vizyonuyla buluşturmaktır. Türkiye ne zaman kendisine biçilen konuma itiraz etse kökü dışarıda bazı kirli odaklar tarafından hedefe konulmuştur. Cumhuriyet tarihinde buna defalarca şahit olduk, sokak olaylarıyla bunu yaşadık. Sağ-sol, Alevi-Sünni provokasyonuyla bunu yaşadık. Terör örgütlerinin hain ve kalleş saldırılarıyla bunu yaşadık. Hükümetimiz döneminde Cumhuriyet mitingleriyle, 7 Şubat MİT krizi, Gezi'deki sokak terörü, 15 Temmuz ihanetiyle bunu yaşadık ve gördük. Bizi kendi iç meselelerimizle meşgul etmek için her yolu denediler ve her yolu hala deniyorlar.

Sivil siyaseti, demokrasiyi, Türkiye'nin kazanımlarını hedef alan bu saldırılarda silah olarak hep belli kavramlar, belli cümleler kullanılmıştır. Cumhuriyet tehdit altında, laiklik elden gidiyor, sivil darbe, hayat tarzımıza müdahale ediyor, Türkiye Batı'dan uzaklaşıyor dediler. Üzülerek söylüyorum; çoğu zaman başarılı da oldular. Gerçekten çok ağır bedeller ödedik. Ekonomik ve siyasi bakımından irtifa kaydettik. Pırıl pırıl gençlerimizi kalleş çarkın insafsız dişlilerine kurban verdik. Yıllarca üçüncü sınıf, ekonomi ve demokrasiye mahkum edildik.

İBB'YE YOLSUZLUK OPERASYONLARI

İstanbul merkezli yolsuzluk ve terör soruşturması sonrasında yaşanan olayları bu fotoğraftan bağımsız değerlendiremeyiz. CHP Genel Başkanın isim vererek yerli ve milli markaları tehdit etmesini bunlardan ayrı göremeyiz. 1 haftadır yolsuzluğu örtmek, hırsızlığı gizlemek, sahtekarlığı savunmak adına herşeyi yaptılar. Camierimize terbiyesizlikten güvenlik güçlerimize hakarete kadar her türlü şey sergilendik. Demokrasi, hukuk, meşru hak arama yollarıyla asla alakası olmayan çok tehlikeli provokasyona giriştiler. Polisimizin soğukkanlılığı, kararlı tutumu, milletimizin sağduyulu tavrı zorbalığa maruz kalmalarına rağmen vakarını koruyan gençlerimizin sayesinde tahrik siyaseti hedefine ulaşamadılar.

Bu sefer Türkiye'yi yabancılara şikayet etmeye, alenen kötülemeye başladılar. 23 senelik Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı görevim boyunca yüzlerce kişiyle görüştüm. Bunlardan bir tanesinin bile bize kendi ülkesini şikayet ettiğini, kötülediğini, kendi ülkesine karşı bizden yardım istediğini görmedik, duymadık. Bizdeki muhalefet kendilerine uluslararası her platformda mikrofon uzatıldığında bunu yapmakta kaçırmadı, kaçınmıyor.

"ÖZGÜR ÖZEL SİYASİ MANDACILIK TALEP EDİYOR"

Son olarak Batı'ya yalvaracak kadar kontrolü kaybettiklerini gördük. Cumhuriyeti kurmakla övünen partinin genel başkanı çıkıyor resmen siyasi mandacılık talep ediyor. CHP'nin genel başkanı Gazze soykırımındaki ikiyüzlü yayınları sebebiyle itibarını kaybetmiş bir medya kuruluşundan süklüm püklüm yardım dileniyor. 'Kendimizi terk edilmiş hissettik' diyor. 'Yolsuzluk yapanlara niye destek olmadınız' demeye getiriyor. Bu zat ülkesini yabancılara şikalet ederken utanmıyor, yüzü k ızarmıyor 'ben partimi ve kendimi niye bu hale düşürüyorum' sorusunu sormak aklına gelmiyor. Batı'nın en zencisi deyince bize kızıyorlar, mandacı deyince bize öfkeleniyorlar. Sizin söylediklerinizin İngiliz Muhipleri Cemiyleti'nden ne farkı var?

Ülkesini yabancılara şikayet etmek, Türkiye'nin ana muhalefet partisinin genel başkanına yakışıyor mu? 100 yıllık CHP'yi yolsuzlukları savunmak adına böyle aciz duruma düşürmekten hiç mi hicap duyurmuyorsunuz? Böyle bir siyasetçi ülkesinin çıkarlarını emperyalistlere karşı savunabilir mi? Elbette savunamaz. Sayın Özel'e bir kez daha kendini toparlamasını, yolsuzlukları aklamak için kendisini bu kadar yormamasını tavsiye ediyorum.

"BU KİRLİ OYUNDA ALDANAN DA ALDATAN DA OLMAYACAĞIZ"

Milleti ile gönül bağı kopmuş bu zihniyet ne yaparsa yapsın biz inadına Türkiye diyeceğiz. Demokrasiden, hukuktan, meşru ve makbul çizgiden sapmayacağız. Öfkenin aklı ve vicdanı esir alan zehirli diline asla bulaşmayacağız. Çekmek istedikleri tuzaklara düşmeyecek, bu kirli oyunda aldanan da aldatan da olmayacağız. Bu süreçte kamu düzeninin bozulmasına da razı olmayacağız. Gözünü kapatan kim varsa emniyet birimlerimiz gerekli müdahalelerde bulunacaktır.

Kandırılmış, marjinal örgütlerin pençesine düşmüş dahi olsa bizim millet ve memleket düşmanlarına kaptıracağımız tek bir gencimiz olamaz. Onları da bir şekilde kazanmakla, onları da bir yolunu bulup iyiye, doğruya katmakla mükellefiz. Ailemizin de bu çabalara destek vermesi gerekiyor. Milli İrade Platformu'ndaki siz kardeşlerim de bu anlayışla daha fazla gence ulaşmak, kazanmak için kazanacağınızı inanıyorum. Rabbim yâr ve yardımcı olsun diyorum.

Kaynak: Haber Merkezi