Çin, KD-21 ya da diğer adıyla "YJ-21" olarak bilinen hava tabanlı balistik füzesini resmen hizmete aldığını duyurdu. Söz konusu füze, Tayvan'ı kuşatma senaryosunu canlandıran askeri tatbikatlarda görüntülenerek, deniz caydırıcılığı stratejisindeki olası rolünü gözler önüne serdi.

Yıllar süren spekülasyonların ardından, İtalyan haber sitesi Inside Over’da yayımlanan analizinde yazar Paolo Mauri, Çin’in bu füzeyi resmen envantere kattığını doğruladığını belirtti.

Mauri, söz konusu füzenin geçtiğimiz yıllarda gayriresmî videolarda görüldüğünü, özellikle 2022 yılında Zhuhai kentinde düzenlenen Uluslararası Havacılık ve Uzay Fuarı’nda sergilendiğini hatırlattı. Ancak bu kez kamuoyuna sunulan, operasyonel bir birliğe ait H-6K tipi bir bombardıman uçağına entegre edilmiş haliyle görüntüler oldu. Bu durum, söz konusu silahın Çin Halk Kurtuluş Ordusu Hava Kuvvetleri envanterine resmen katıldığını ortaya koyuyor.

Uçak Gemilerini Hedef Alıyor

Mauri, KD-21 füzesinin ilk kez bu şekilde görülmesinin, onun fonksiyonuna dair güçlü bir işaret olduğuna dikkat çekti. Çin’in tüm hava tabanlı balistik füzelerinde olduğu gibi, bu füzenin de esasen deniz hedeflerine karşı geliştirildiğini ifade eden yazar, KD-21’in özellikle ABD Donanması'na ait uçak gemisi taarruz gruplarının merkezini, yani doğrudan uçak gemilerini hedef alacak şekilde tasarlandığını belirtti.

Halihazırda Çin Füze Kuvvetleri’nin envanterinde iki önemli balistik füze bulunuyor: DF-21D ve DF-26. DF-21D orta menzilli, DF-26 ise uzun menzilli bir füze olarak biliniyor ve her ikisi de gemisavar saldırı kapasitesine sahip.

Özellikle DF-21D, "uçak gemisi katili" olarak adlandırılıyor. Bu füzenin, atmosferik yeniden giriş aşamasında manevra yapabilen bir harp başlığına ve hassas hedefleme sağlayan bir son safha güdüm sistemine sahip olduğu tahmin ediliyor.

Hipersesik Hız Kabiliyeti

Yazar Paolo Mauri, hava tabanlı bu balistik füzenin son safhasında hipersesik hıza (sesten en az beş kat hızlı) ulaşabildiğine dikkat çekiyor. Bu özelliği, özellikle seyir füzeleri ya da diğer balistik füzelerle eş zamanlı bir “doyurma saldırısı” (salvo) kapsamında kullanıldığında, onun önlenmesini oldukça zorlaştırıyor.

Mauri ayrıca, bu tür füzelerin “yoğun hava savunma sistemlerinden uzakta kalan güvenli mesafelerden” fırlatılabilmesinin, Çin’in stratejik saldırı menzilini önemli ölçüde artırdığını vurguluyor. Ancak, bu füzelerin özellikle eski tip H-6 gibi bombardıman uçaklarına entegre edilmesi, onları uzun menzilli silahlarla donatılmış düşman savaş uçakları için kolay hedef haline getirebilir. Bu tür uçaklar, bombardıman uçaklarını füzelerini ateşlemeden önce etkisiz hale getirebilir.

Öte yandan, Ukrayna Savaşı'ndan çıkarılan dersler de, Rusya'nın havadan fırlatılan balistik füzesi "Kinjal" gibi sistemlerin yenilmez olmadığını, gelişmiş hava savunma sistemleri tarafından durdurulabileceklerini gösteriyor.

Güney Çin Denizi’nde Avantaj Sağlıyor

Yazar, Hint-Pasifik bölgesinde Çin ile yaşanabilecek olası bir çatışma bağlamında KD-21 gibi hava tabanlı balistik füzelerin, Çin’in çok katmanlı ve karmaşık “erişimi engelleme, konuşlanmayı önleme” (A2/AD) stratejisinin sadece bir parçasını oluşturduğunu ifade ediyor.

Bu strateji; balistik füzeler, seyir füzeleri ve çeşitli türlerdeki insansız hava araçlarının yoğun kullanımını içeriyor. Amaç, Çin’in yakın çevresindeki karasularında, potansiyel tehditlere karşı sıkı bir ateş çemberi kurmak.

Eğer çatışma Tayvan ya da Güney Çin Denizi çevresindeki askeri üslerin yakınında gerçekleşirse, bu durum Çinli saldırganlar lehine olabilir. Bununla birlikte, seyir füzeleri taşıyan bombardıman ya da savaş uçaklarının, Çin’in çok katmanlı hava savunma ağı tarafından sağlanan geniş koruma şemsiyesiyle destekleneceği de göz önünde bulundurulmalı.

Mauri, KD-21’in menzilinin muhtemelen 290 kilometreden biraz daha fazla olduğunu ancak fırlatmanın havadan yapılması sayesinde (füze, yerden yükselmek için fazladan yakıt harcamadığı için) etkili menzilinin arttığını belirtiyor. Bununla birlikte, bu tür füzelerin ABD’ye ait Guam Adası, Alaska ya da Hawaii gibi uzak hedeflere saldırmak üzere tasarlanmadığını; aksine Japonya, Güney Kore, Filipinler ve özellikle Tayvan gibi Çin’e yakın deniz bölgelerinde yaşanacak olası askeri çatışmalara yönelik geliştirildiğini vurguluyor.

Kaynak: Haber Merkezi