İnsan hakları kuruluşlarının raporları, Şam’a 40 kilometre uzaklıktaki Katife bölgesinin, rejimin muhaliflerinden kurtulmak için 2011 yılından beri sistematik bir şekilde kullandığı toplu mezarlardan sadece biri olduğunu vurguluyor. Bu politika, halkın rejim değişikliği talebiyle başlattığı ayaklanmanın ardından uygulanmaya başlanmış durumda.
Bu tür suçlardan sorumlu tutulanların yargılanması için ilk adım, uygun davaların ilgili mahkemelere taşınması ve ardından suçlamalarla ilgili soruşturma başlatılması olduğu belirtiliyor.
Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Özel Raportörü Alice Jill Edwards, Beşşar Esed rejiminin binlerce tutukluya işkence yaptığının herkesçe bilindiğini vurguladı. Bu işkence yöntemleri arasında elektrik şoku verme ve cinsel saldırılar yer alıyordu.
Edwards, Al Jazeera’ya verdiği röportajda, Esed’ın işlediği suçlarla ilgili bir kayıt hazırladığını ve Uluslararası Ceza Mahkemesi temsilcileriyle mağdurlar için adalet ve tazminat sağlanması amacıyla görüştüğünü söyledi.
Sağdan: Raed Abu Badawiya, Fadl Abdul Ghani ve Tac al-Din al-Husseini (sosyal ağ siteleri)
BM raportörü, uluslararası toplumu ve Esad rejiminin suçlarıyla ilgili herhangi bir yetkili kurumu, bu suçlara karışanların yargılanacağı bir yüksek mahkeme kurmaya veya onları yeni Suriye otoritelerine teslim etmeye çağırdı. Ayrıca Edwards, Rusya’nın Esed’e sığınma hakkı tanımasına rağmen uluslararası hukuka göre onu yargılama ya da Suriye’ye teslim etme yükümlülüğü olduğunu da belirtti.
2011’den bu yana rejimin ihlalleri giderek arttı. Rejim, başlangıçta yaşam koşullarının iyileştirilmesini talep eden gösterilere karşı şiddet kullanmaya başladı ve bu süreçte hak ihlallerini belgelemek için birçok insan hakları merkezi ve araştırma kuruluşunun aktif hale geldiği belirtiliyor.
Suriye İnsan Hakları Ağı Direktörü Fadıl Abdülgani ise, “14 yıldır rejimin talimatıyla gerçekleştirilen bombardımanlar, varil bombaları ve kimyasal silah saldırıları gibi suçları belgelerle ortaya koyuyoruz” dedi. Abdülgani, verdiği röportajda, rejimin kendisinden elde edilen binlerce belge dahil olmak üzere yüzbinlerce kanıt bulunduğunu ve adil bir yargılamayla Esad’ın suçlu bulunacağından şüphe duymadıklarını vurguladı.
Yeni Suriye otoritelerinin yapması gerekenler arasında ise şunlar ön plana çıkıyor. Bunlardan biri yeni anayasa. Mevcuttaki anayasa, tüm yetkileri başkanın elinde topladığı için insan haklarını ihlal ediyor.
Bununla birlikte yeniden yapılandırma da gündemde. Şu anki mahkemeler savaş suçları ve insanlığa karşı suçları yargılamak için yeterli olmadığı belirtiliyor.
Roma Statüsü’ne katılım ise diğer yapılması öngörülenler arasında. Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne üye olunması ve işlenen suçların mahkemeye taşınması da süreç içerinden olması gerekenlerden.
Esed’ın Yargılanması İçin Alternatif Yollar Neler?
Suriye ve Rusya’nın Roma Statüsü’nü imzalamamış olması, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Esed’ı yargılama yetkisini sınırlıyor. Buna karışın, uluslararası hukuk uzmanı Raed Abu Bedwie, Esed’in yargılanması için birkaç alternatif yol önerinde bulunuyor. Bunlardan biri BM Güvenlik Konseyi’nin sevki seçeneği. Güvenlik Konseyi’nin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne dosya göndermesiyle yargılamalar başlatılabilir. Ancak Rusya’nın veto hakkı bu süreci engelleyebilir. Diğer bir seçenek ise Uluslararası Adalet Divanı’na başvuru. Yeni delillerin ortaya çıkması durumunda, toplu mezarlar veya işkence vakaları gibi, Esed’in bu mahkemede yargılanması gündeme gelebilir.
Ulusal hukuk sistemi çerçevesinde Esed, ayak bastığı ülkelerde yerel yasalara göre yargılanabilir. Ayrıca, Suriye ile Rusya arasında 2022’de imzalanan suçluların iadesine ilişkin anlaşma, yeni Suriye hükümetinin Esed’i talep etmesine imkan tanıyor.
Rusya’nın Esed’e verdiği “insani nedenlerle” sığınma statüsü, hukuki açıdan tartışmalı bir konu olduğu vurgulanıyor. Uluslararası hukuk profesörü Tajeddin Huseyni’ye göre, bu statü, insanlığa karşı suç işleyen kişiler için geçerli değil. BM’nin İşkenceye Karşı Sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmalar, Rusya’nın Esed’i Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne teslim etmesini zorunlu kılıyor.
Haberde tüm bunların ele aalındığı bir ortamda Beşşar Esed’in işlediği suçların yalnızca ceza hukuku değil, uluslararası insancıl hukuk kapsamına girdiği belirtiliyor. Rusya’nın Esed'e olan desteğine rağmen, bu suçların cezasız kalmaması için hukuki süreçlerin devam edeceği gerçeğine vurgu yapılıyor.