BERABER YÜRÜDÜK BİZ BU YOLLARDA

Ülkemizin 2018-2019-2020-2021 yılları arasını hedefleyen Yeni Ekonomi Programı’nda, temel politikaların kurgulandığı alanların başında Enflasyon ile Mücadele gelmektedir. Özellikle son dönemde kurda meydana gelen spekülatif artışlar ve diğer farklı yaptırımların adaletsizce uygulanması sonucu fiyatlamalarda yaşanan yukarı yönlü gidiş, adeta fırsat kollayanların iştahını dahada kabartmış, sonuç olarak tüm bu unsurlar yüksek enflasyonda önemli etken olmuştur.

Ülkemiz bu güne kadar bir çok mücadele vermiş ve tamamından zaferle ayrılmıştır. ’Enflasyonla Mücadele Programı bugün veya 3-4 yıllık hedef programlarda yer almamalı Ülkemizin geleceğini biçimlendireceği için hedef yükselterek uygulanmalıdır En küçük bir endişe olmasın milletçe el ele verdikçe bu süreçte atlatılacaktır .

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde, Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak tarafından açıklanan 'enflasyonla mücadele' programına 'tam destek' çağrısı yapıldı. Türkiye’nin enflasyonla mücadelesinde başarıya ulaşması için kamu öncülüğünde başlatılan bu program, özel sektörün gönüllülük esasına dayalı desteğini hedeflemektedir. Bu kapsamda, Enflasyonla Topyekun Mücadele Programı’na katkı sağlamak isteyen tüm firmalardan beklenti, ürün ve hizmetlerde yıl sonuna kadar yüzde 10 asgari indirim taahhüdü vermeleridir. Tüm sektörlerdeki firma ve markaların desteklerinin yanı sıra, bankalar ve kamu da iki önemli uygulama ile sürece katkı sağlayacaktır.

PEKİ BU DESTEĞİ GERÇEK ŞEKİLDE KİMLER NASIL VERECEK? UYGULAMA VE DENETİM NASIL YAPILACAKTIR

Ülkemizde yer alan gerek gıda gerekse yapı marketlerinin tamamı ilgili alanlarında pazarın belirleyicileri olup tüm güçleri ve isimleriyle kendilerine ürün sağlayan üreticileri mal ve emtia sağlayıcıları ülkemizin ekonomik durumuna göre farklı baskı ve stratejilerle her geçen gün adeta kendilerine mecbur edip daha fazla iskontolara zorlayarak akıl almayacak şekilde kâr etmektedirler .

Üreticileri bizlerin sattığı mal oranları, ödeme garantisi ve bizlerin raflarında sizin ürünlerinizin yer alması marka ve ürününüzün tanınır ve bilindik hale gelmesi gibi sözlerle ve vaatlerle yanlarına çekerek ülkemizde mücadeleyi en alt seviyelere sürükleyerek adeta piyasa rekabetini yönlendirmektedirler .

Kendi ülkelerinde ve dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir sistem kuramayan market zincirleri her nedense ülkemizde baskı ve zorlamalarla hemen hemen bir çok sektörde isteklerini yerine getirmeye devam etmektedirler. Netice olarak ticaretin ve sektörlerin varlık ve rekabet yapıları taleplere göre değişime uğradığı gibi hem üreticiyi hem de nihai tüketiciyi etkilemekte günden güne daha zor duruma getirmektedir.

Bugünün zorlu rekabet koşullarında ayakta kalmaya çalışan ve taraflarından top yekün mücadelede yer almaları istenen üreticiler, enflasyonun yanı sıra diğer nedenlerden dolayı bir kısmı iflasa bir kısmı da konkordato yoluna baş vurmak zorunda kalmıştır. Belli market zincirlerinin pazarı belirler hale geldiği açık olup onların da üreticiler üzerinde yarattığı baskıdan dolayı fiyatların hak ettikleri seviyeye çıkamadığı halde birkaç temel sebepten dolayı kapalı maliyetler yaratılarak nihai tüketiciye yüksek fiyatla yansımaktadır.

Üreticilerin tüm maliyetleri marketler tarafından bilinip hesaplanmaları yapılmakta ve taraflarına yüksek adetlerde satım yapabilmeleri için neredeyse maliyet fiyatlarına yakın fiyatlar teklif ettirilmektedir. Marketlerin çalışma sistemi ne şekildedir sözleşmelerde neler yer almaktadır

Dünyanın bir çok ülkesinde marketler, nerdeyse tamamı son derece şeffaf bir şekilde hiçbir makyajlama ve oynama yapılmadan gerçek maliyetlerle faaliyetlerini sürdürmektedir Sistemlerinde tüm maliyetler en ince ayrıntılarıyla açıklandığı gibi üzerine koydukları Kâr Tutarı ve Kâr Marjı belirtilmektedir .

Ülkemizde aslında şu anda uygulanmak istenen bu sistem herkes tarafından görülen bilinen bir sistem olup talep edildiğinde İlgili Bakanlıklarla kontrol edilebilirliği kolay olan bir sistemdir.

Enflasyonla mücadelede top yekün mücadele istendiğine göre bu sistemin ivedilikle uygulanması hiç şüphesizki mücadelede büyük fayda sağlayacaktır .

Konu market zincirlerinden açılmışken ve bir çok üreticinin bu işleyişle sıkıntıları bulunduğu çeşitli platformlarda dile getirilmişken mecbur kalmaları nedeniyle çalışmalara devam etmeleri bir çok üreticiyi ya istenilen kaliteden uzak üretim yapmaya teşvik edecek veya faaliyetlerini, ticari hayatlarını sonlandıracak, pasif hale getirecektir

Tüm Büyük Market sektörü öncelikle üretici üzerine kurulu bir düzenle faaliyete başlar. Açıkça yükün çok büyük bir kısmını üreticiler karşılamak zorundadır. Son dönemdeki ekonomik şartlar sebebiyle sektörüne göre birçok hammaddeci ve malzemeci çok kısa vadelerle bazen de ekonomide yaşananlardan dolayı nakit satış yapıyorlar.

Netice olarak market sektörüne tedarikçilik yapan üreticiler kısa vadelerle veya nakit alım yaparak üretim yapıyor.

Üreticiler marketlere sundukları ve talep gören ürünleri kendi deposunda belli bir miktar stok tutmak zorunda kalıyor. Çünkü yapı marketler siparişleri için 15 gün ya da 20 gün gibi belirli bir süre içinde teslim şartı koyuyorlar. Bu teslim şartına uyulmadığı takdirde sipariş bedelinin %30 oranında cezai fatura kesileceği sözleşmelerde yer aldığından dolayı bu cezaya maruz kalmamak için ve buna hazırlıklı olmak için tedarikçi, üretici bu ürünlerden stoğunu her zaman hazır bulunduruyor.

Market zincirlerinin kurulu düzeninden bahsetmişken kendileri tarafından ürün bazında hiçbir sermayeleri olmadığından bahsetmekte yarar olduğunu düşünüyorum. Bunun neticesinde depomda veya stokta benim için hazır şekilde ürün bulunsun istemlerinde üreticiye, tedarikçiye büyük bir finans kaynağı sağlama mecburiyeti getirmektedir. Güncel faiz oranları ile üretici tedarikçi ezilip yok olmaktadır.

Çalışma sistemine ve sözleşmelere göre tedarikçi, üretici sattığı malın nakliyesinden raflara dizilmesinden ve son müşteriye satışına kadar yükümlülük ve sorumluluk altındadır.

Ürün mağazaya gittikten sonra da yükü yine tedarikçinin, üreticinin üzerinde oluyor şöyle ki;

Marketler tarafından satış fiyatı üzerinden geriye dönük %20 - %25’e varan ciro primleri kesiliyor üretici veya tedarikçi firmaya. Ürün market kasasından çıkana kadar yine finansman yükü üretici veya tedarikçinin sırtında. Bitmedi ürün kasadan son tüketiciye satıldıktan 45 veya 60 gün sonra tedarikçiye ödeme yapılıyor.

Büyük Market gruplarının Ülkemizde Kâr Tutarı ve Kâr Marjı ve fiyatlandırma politikaları öncelikle yine üretici veya tedarikçiye akabinde nihai tüketiciye yansımaktadır

Tüm finansman yükünü taşıyan üretici ,tedarikçi makul bir kârla ürünü yapı markete sattıktan sonra Yapı market ilk başta kestiği %20-25 oranındaki ciro primlerine ek olarak yukarıdan aşağıya %40 bazen %50 oranlarında yeni marjlar uyguluyor. Bu marjları hesaplayıp tüketiciye yansıyacak raf fiyatını belirlerken %20-%25 oranındaki ciro prim kesintileri dikkate alınmıyor. Bu da son tüketiciye yansıyan ürün fiyatlarının çok fazla yüksek olmasına sebebiyet verdiği gibi bu faktörlerden dolayı üretici veya tedarikçinin maliyetlerinin yükselmesinden dolayı mecburen tüm ürünlere yansıyarak marketler dışında alış veriş yapan nihai tüketiciye de dolaylı olarak yansıyor .

Bir çok market bazı reyonlara ürün koymak isteyen tedarikçi, üreticilerden ciddi miktarda giriş bedelleri alıyor. Her ay basılan insert dergileri ve diğer tanıtım reklam giderleri içinde katılım bedelleri fatura ediliyor tedarikçilere.

Gündemde olan diğer bir konuda hassasiyetle üzerinde durulan haksız kazanç stoğudur. Bu konuyla alakalı olarak Üreticinin,Tedarikçinin maliyet artışlarından kaynaklı olarak yaptığı makul orandaki fiyat zamları sözleşmeler gereği marketlerin elinde çok büyük tutarlarda milyonlarca liralık çok çeşitli stok bulunmasına rağmen nihai tüketiciye hemen yansıtılıyor. Böylelikle eski fiyattan aldığı stoklarında bulunan ürünlerde marketler tarafından hak etmedikleri miktarlarla etiket değişiklikleriyle zamlı olarak satılıyor. Bu durum marketlere haksız bir kazanç sağlarken, tüketiciye de ürün fiyatının olması gerekenden pahalı yansımasına sebebiyet vermeye devam ediyor. Kendileri tarafından bir sermaye konulmadığı halde tüm stoklar üretici ve tedarikçiye aitken sırf isimleri ve sözleşmelerde yer alan yaptırımları sebebiyle bu işlemleri devam ettiriyorlar.

BU ŞARTLAR ALTINDA NELER YAPILMALI, NASIL TOP YEKÜN ENFLASYONA KARŞI KONMALI DERSENİZ ;

ÖNCELİKLE TÜM ALIŞ VE SATIŞLARDA GERÇEK MALİYETLERİN BELİRTİLMESİ, GERÇEK KÂR ORANLARININ AÇIKLANMASI, GİZLİ KÂR YARATILMAMASI, SÖZLEŞMELERİN FIRSATA DEĞİL TİCARETE DÖNÜK OLMASI, MARKETLERİN KENDİLERİNE AİT HİÇBİR GİDERİ ÜRETİCİYE, TEDARİKÇİYE DOLAYISIYLA NİHAİ TÜKETİCİYE YANSITMAMASI GEREKİR .