Katar, bu ikiyüzlü tutuma isyan ederek, İsrail’in nükleer tesislerinin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) denetimine açılması çağrısını yineledi.
Mepa News’ün haberine göre, Viyana’da UAEA’ya hitap eden Katar’ın Avusturya Büyükelçisi Jassim Yakub el Hammadi,
“İsrail, nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmasına (NPT) nükleer olmayan bir devlet olarak katılsın ve tesislerini denetime açsın!”
diye haykırdı.
El Hammadi, İsrail’in Ortadoğu’da NPT’ye katılmayan tek ülke olduğunu ve bu durumun Gazze’ye yönelik son saldırılarla daha da endişe verici hale geldiğini vurguladı.
Katar, İsrail’in nükleer programının denetlenmesi çağrısını yaparken, bir yandan da uluslararası toplumu Filistin halkının haklarını savunmaya davet etti. El Hammadi,
“İsrail, uluslararası örgütlerin Filistin’de özgürce çalışmasına izin versin. Okullar, hastaneler, su kaynakları korunsun!”
dedi. Büyükelçi, uluslararası toplumu İsrail’i uluslararası kararlara uymaya zorlamaya ve bölgede barışı sağlamaya çağırdı.
İsrail, nükleer silahlara sahip olduğunu resmen kabul etmese de, Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün raporuna göre, İsrail’in elinde yaklaşık 90 plütonyum savaş başlığı ve 100-200 nükleer silah üretmeye yetecek malzeme bulunuyor. Batılı ülkeler, İsrail’in bu şüpheli nükleer cephaneliği karşısında sessiz kalırken, Katar’ın bu çağrısı, uluslararası toplumun adaletsiz tutumunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Katar, Eylül 2023’teki UAEA Genel Konferansı’nda da İsrail’in nükleer programının denetlenmesini talep etmişti. Şimdi bu çağrıyı bir kez daha yineleyerek,
“Nükleer silahların denetimi konusunda çifte standartlara son verin!”
mesajını veriyor. İsrail’in nükleer cephaneliği, uluslararası toplumun gözü önünde bir sır olarak kalmaya devam ederken, Katar’ın bu cesur çağrısı, bölgede adalet ve şeffaflık talebinin yükseldiğini gösteriyor.
