Başbakandan teyemmüm dersleri
Gerçekten de Cumhurbaşkanımızın dediği gibi dindar bir nesil yetiştiriliyor. Her geçen gün dinle ilgili unuttuğumuz, bilmediğimiz bazı konuları, uygulamaları şedit 28 Şubat sürecinden sonra vardığımız ferahlık, özgürlük ortamında ela almaya başladık. Mesela üç gün öncesine kadar şahsen ben toprak ve benzeri şeylerle abdest almak dediğimiz teyemmümün nasıl yapıldığını bilmiyordum.
Geçen gün bir arkadaş telefon açıp “Abi yine sular kesildi, evde de gram su yoktur, namaz vakti çıkmak üzere teyemmüm nasıl ediliyordu” diye sordu. Bir müddet sessiz kaldım. Çünkü yukarıda da söylediğim gibi bilmiyordum. Öğrenmeye hiç gerek görmemiştim. Bu çağda ihtiyaç duyulmaz sanırdım. İstanbul’da şehri sosyal demokratların elinde tuttuğu dönemde yaşamadığım için su sıkıntısı görmemiştim. Susuz kalmak nedir bilmiyordum, sabah elini musluğa tuttuğunda avucuma su dökülmemesine şahit olmamıştım. “Dur bir bakayım” dedim arkadaşa, “sana hemen dönerim.” Kitaplığa baktım. CHP döneminde basılmış Ömer Nasuhi Bilmen’in ilmihali orada duruyordu.
Faydalı olacağı için öğrendiğimi burada da anlatayım. Teyemmüm suyun bulunmadığı veya bulunup da kullanılamadığı bir ortamda toprakla abdest alma şeklidir. Toprağa ya da benzerine sürdüğünüz ellerinizi, yüzünüze ve dirseklere kadar kollarınıza mesh ediyorsunuz.
Önce Besmele çekip teyemmüm yapmak için niyet ediliyor. Ardından parmaklar açık tutularak iki el toprağa vurulup ileri geri sürülüyor. Elleri kaldırıldığında fazla tozluysa yan yana getirilip birbirine vurularak silkeleniyor. Sonra bu ellerle bütün yüze mesh veriliyor. Kolları mesh etmek için de yüzdeki o ilk işlemin ardından sol elin baş parmağı ayrılarak diğer parmakların iç tarafları ile sağ elin parmak uçlarından başlayarak kolun dış tarafı dirseklere kadar çekilip kola mesh veriliyor. Peşinden yine sağ elin iç tarafına dönerek sol elin baş parmağı ile serçe parmağını halka edilip baş parmakla beraber elin ayası ile dirsekten bileğe kadar elin iç tarafına aynı işlem yapılıyor. Tabii bu mesh şekli bir de sol kola uygulanıyor.
Başbakanın şehri Erzincan’da neredeyse on beş senedir Can suyu dedikleri bir proje var. Bu proje bir türlü bitirilemediği ve işin içine bir sürü beceriksizlikler de girdiği için gelinen noktada şehirde devamlı sular kesilmektedir.
O gün TGRT televizyonunda gösterildi gördünüz; Erzincan’da yine bu beceriksizlikler çerçevesinde su şebekesinde patlak oluşmuş ve bir apartman yüksekliğinde sular fışkırmıştı.
Birkaç ay önce su kesintisi yapılacağı daha önceden haber verilebiliniyordu. Son gelişmeler de ise sular kesildikten sonra mesajlar geliyor, anonslar yapılıyor.
Erzincan küçücük bir şehir. Hem de sulak bir şehir, gürül gürül Fırat’ı biliyorsunuz, şelaleyi duymuşsunuzdur, hatta denir ki Erzincan’ın altı sudur, bataklıktır o yüzden depremler çok olur; işte böyle bir şehirde bir anons yapılıyor, “sabah dokuzdan akşam dokuza kadar su kesintisi olacaktır” deniliyor…
Tüm bunlar, başbakanın şehrinde oluyor.
Başbakanın şehrinde, başbakanın hemşerilerine bu çağda teyemmüm öğretiliyor.
Ama biz belediye başkanı Cemalettin Başsoy’u tanımayız, bilmeyiz. Belki onu çiftçiler tanır, çünkü kendisi ziraat teknisyenidir. Bu başkanı, başbakanımız getirmiştir. Biz başbakanımızı tanırız. Su kesintilerinden, tüm olumsuzluklardan biz onu sorumlu tutarız.
Erzincan Belediye başkanı Cemalettin Başsoy, geçtiğimiz belediye seçimlerinde başbakanımız Binali Yıldırım’ın onca adam içerisinden özenle seçip Cumhurbaşkanımıza sunduğu bir adaydı. Belli ki ona çok güveniyordu, yüzünü kara çıkarmayacağına inanıyordu. Ama işte gelinen durum budur.
Erzincan kendilerinin tabiriyle bir marka şehir değil teyemmüm şehri olmuştur.
Erzincan’ı görüp gezenler Erzincan için burası bir başbakanın şehri diyemez. On beş yıllık Ak Parti iktidarında iyi kötü bütün şehirler bir şeyler kazanırken, büyüyüp gelişirken Erzincan hep kötüye gitmiş, hep gerilemiştir. Başbakan Türkiye’de yolların kralıyken Erzincan merkezinde yollar yamalı bohça olmuştur. Köy yolları daha muntazamdır, Erzincan’da şehir merkezine girdiğinizde arabanız çukur ve yamalı asfalttan sarsılmaya başlar. Arabada bir gebe kadın olsa çocuğunu düşürür. İşler bir plan ve program çerçevesinde yürütülmediğinden elektrikçisi ayrı, doğalgazcısı ayrı, sucusu ayrı defalarca kazdığından yollar bu hale gelmiştir.
Sözün kısası Başbakan hemşerilerine teyemmümü öğretmiştir.