Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, terör örgütü PKK yöneticisi Cemil Bayık’ın, "Ateşkes koşullarının sağlanması gerekir. O zaman işte kongre toplanabilir, çağrıyı yerine getirebilir. Öcalan’ın, Kongreyi bizzat toplaması, yönlendirmesi ve yönetmesi gerekiyor. Onun dışında kimse kongreyi toplayamaz, kongrede o kararları çıkaramaz" açıklamasına yanıt verdi. Bakan Tunç, "Hükümlü olan Öcalan dışarı çıkıp kongre yönetemez" dedi. Tunç, “Terör örgütünün liderinin çağrısının muhatabı devlet değil terör örgütü. Bir hükümlünün dışarıdaki bir toplantıyı yönetmesi mümkün olamaz. Nasıl kongre topluyorlarsa toplayıp kendileri örgütü feshedecekler” dedi. Tunç, Öcalan’ın tahliyesi, umut hakkı tanınması gibi bir şartının da söz konusu olmadığını ifade etti.
Bakan Tunç, terör örgütü elebaşı için; af veya umut hakkı süreçlerinin mevzuata uygun olmadığının altını çizerek şunları ifade etti:
"Çağrı öncelikle terör örgütü elebaşının kendi örgütüne silah bırakmasına yönelik. Çağrıda, terör örgütünün kendilerine göre zemin sağlayan hususların artık gerekçelerinin olmadığını söylüyor. Kongrenizi toplayın, örgütü feshedin, tüm gruplar da silah bıraksın” diyor. Çağrı bu ve örgüte yönelik".
CEMİL BAYIK'IN SİLAH BIRAKMAYIZ MESAJI
"İmralı’nın çağrısında bir şart söz konusu değil. Silah, silah bırakma şartı yerine getirilmezse terörle mücadele devam eder. Yani o noktada devletin terörle mücadeleden vazgeçmesi gibi bir durum söz konusu olamaz.
Hatta çağrıda ateşkes olmadığı halde ateşkes sözüne karşı Milli Savunma Bakanımızın ‘bunu kabul edemeyiz’ şeklindeki cümleleri de söz konusu.
Buradaki hedefimiz ülkemizi terörden kurtarmak. 40 yıldan bu yana çok büyük kayıplar verdik, şehitler verdik, maddi kayıplarımız oldu. Bin yıllık kardeşliğimize bir hançer saplandı. Şimdi bu hançeri çıkardığımız zaman tabii bu yaranın iyileşmesi, o çıkarılan yerdeki iyileşmeyi sağlayacak gereklilikler ne olabilir? Onlar bu çağrının sonuç verip vermediğine bağlı hususlar. Bundan sonraki adımlar ne olabilir? şekilde şimdiden bir tartışma doğru değil. Bu sürecin akamete uğramaması lazım, bu hepimiz için önemli.
Geçtiğimiz Cuma günü Van’daydık. Orada 2 bin 500 kişilik bir iftar yemeğinde insanlar gerçekten umutlu, heyecanlı. “Artık buralarda terör olmasın, çocuklarımız kaçırılmasın, hep beraber birlik beraberlik içerisinde önümüze bakalım” diyorlar. Hepimiz bunu istiyoruz. Demokratik siyaset kanalları açık o anlamda. Eğer çağrının muhatabı olumlu cevap verirse Türkiye’de terör sonlandırılmış olur. Bundan daha önemli bir aşama söz konusu olamaz".
AF TARTIŞMASI
Kişiye yönelik bir düzenleme, bir iyileştirme söz konusu değil. Biz ‘mevzuatımızda sürekli birtakım iyileştirmeler’ yapıyoruz. Mesela hasta hükümlüler; “Cezaevinde ölmesin hükümlü” diyoruz. Bu insan haklarına aykırı.
Bunların bir genel af şeklinde yorumlanması doğru değil. Covid izniyle ilgili bir çalışma ‘olabilir’ dedik. Af mı geliyor? şeklinde birtakım yorumlara neden oldu. Oradaki husus tamamen Covid izni süreciyle ilgili.
2020'de Covid izninden yararlanıp açık cezaevinde bulunanlar denetimli serbestlikten faydalanarak tahliye edilmişti. Covid devam ettiği müddetçe bu süre 31 Temmuz 2023'e kadar uzatıldı. O tarihten sonra bu kişilerden koşullu salıverilmesine 5 yıl kalanların Covid izni kapsamında hayatına devam etmesine, koşullu salıverilmesine 5 yıldan fazla olanların ise cezaevine dönmesine yönelik bir düzenleme yapıldı. Bu düzenlemeden yaklaşık 100 bine yakın kişi faydalanmış oldu. Kapalı cezaevinde bulunanlar da 3 yıl erken açık cezaevine geçmiş oldular. Bu düzenlemeden 31 Temmuz 2023 tarihi itibariyle cezası kesinleşen ve cezaevinde bulunanlar yararlandı.
31 Temmuz 2023’te cezaevinde değil ama daha önce suç işlemiş ancak cezasının infazı henüz kesinleşmemiş ve hapse girmemiş olanların, yargılamadaki gecikmeden dolayı bu düzenlemeden yararlanamaması gibi bir durum ortaya çıktı. Bu yönde müracaatlar, talepler oldu. Bu talepler doğrultusunda bir düzenleme olabilir.
Buradan bir af geliyor değerlendirmesi yapmak doğru değil, gündemde af söz konusu değil.
UMUT HAKKI TARTIŞMASI
Umut Hakkı bizim mevzuatımızda, kanunlarımızda olan bir konu değil. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlülerinin koşullu salıverme süresi 30 yıldır. Yine müebbet hapis cezası hükümlülerinin koşullu salıverme süresi 24 yıldır. Bu yıllar dolduğunda kişi cezaevinde iyi halliyse tahliye olur.
Birden fazla ağırlaştırılmış müebbet varsa daha farklı bir durum söz konusudur.
Ölüm cezasından çevrilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası söz konusu. Ölüm cezasından çevrilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının koşullu salıvermesinin olmadığına dair ceza infaz kanununda özel bir hüküm yer alıyor.
Burada tabi şu anda bizim konuşacağımız konu, terörün kendini feshetmesi, silahları bırakması. Bizim şu anda tüm odaklandığımız konu bu.
Bu çağrıda herhangi bir şart, herhangi bir koşullu salıverme veya bir umut hakkı talebi söz konusu değil.
Burada terör örgütü elebaşının örgüte yönelik bir çağrısı var. Burada muhatap Devlet değil, muhatap örgüt. Dolayısıyla örgüt bunu nasıl değerlendirecek bunu hep beraber göreceğiz. Değerlendirilse terör bitmiş olur. Değerlendirilmezse de terörle mücadele devam eder.
Diğer konularla ilgili henüz herhangi bir çalışma da yok. Bunu açıklıkla ifade edebiliriz.
İMRALI’DA TECRİT İDDİASI
İmralı'da bir tecrit söz konusu değil. Geçmişte de hep tecrit olduğu, sağlık durumunun kötüye gittiğini söylediler. Ama onların hiçbirisinin olmadığı, orada yanında başka mahkumların da olduğu, sağlık durumunun kötü olmadığı, bunların bir dezenformasyon olduğu ortaya çıktı.
Hükümlülerin cezaevindeki şartları bellidir. Yani hükümlüye göre bir şart, bir ayrım söz konusu değil. Orada sağlık şartları, yeme, içme, barınma şartları hepsi mevzuatımıza uygun şekilde yürütülüyor.
NEVRUZ'DA İMRALI MESAJI OKUNUR MU?
Bizim Ceza İnfaz Mevzuatımızda hükümlülerin yakınları ile görüşebilmesi, dışarı ile nasıl temas edeceği belli şartlara bağlı. Mektup gönderebilir, telefon ile görüşebilir. Bunlar mevzuatta olan hususlar. Ama bir video ile canlı bağlantı ile temas kurması söz konusu değil. Mektup gönderebilir. Hükümlüler mektup yazabilir, hükümlülere de mektup yazılabilir. Böyle bir talep yok şu anda. Talep olursa mektup ile ilgili değerlendirme yapılabilir.
Nevruz’u kutlamak için bir mektup gönderecekse zaten o mektup bu çağrının ruhuna uygun olması lazım ki yoksa çağrının bir anlamı kalmaz. Çağrıyı bu sefer siz yırtıp atmış olursunuz. Dolayısıyla bunun sınırlarını aşmayan bir mesaj olabilir. O çağrının dışına taşan farklı bir şey olursa sürece zarar veren bir açıklama olur. Dolayısıyla o yola girilmez diye düşünüyorum.
İMRALI'DA GÖRÜNTÜLÜ VİDEO ÇEKİLDİ Mİ?
Orada fotoğrafı da çekildi videosu da alındı. Video tamamen devletin güvenlik ve istihbaratı açısından çektiği bir video.
4/4 MÜKERRİR DURUMDA OLANLARLA İLGİLİ DÜZENLEME
Bu konu cezaevlerinde mükerrir durumda olanlarla ilgili yani tekraren basit suç işleyenlerin cezaevinde koşullu salıvermeden yararlanıp yararlanamayacağıyla ilgili bir husus.
Ceza infaz mevzuatımıza göre bir kişi, terör, cinsel suçlar, uyuşturucu suçu haricinde basit suçlar bakımından ilk kez suç işlediği zaman cezasının yarısını cezaevinde geçirirken koşullu salıverilmesine son 1 yıl kalan hükümlüler denetimli serbestlikten yararlanır.
İkinciyi işlemiş ise cezasının 2/3’ünü, üçüncüyü işlemişse cezasının tamamını yani 4/4’ünü cezaevinde geçirir.
Burada bir terör suçlusu ya da uyuşturucu suçlusunun cezasını 3/4’lük bölümünü cezaevinde geçiriyorken basit suçlardan cezaevinde olanların cezalarını neden 4/4’ünü cezaevinde geçirdiklerine dair yakınmalar oluyor.
Cezaevinde bu durumda olanların cezalarının 3/4’ünü yatarak dışarı çıkma ümidiyle ıslah olmasının kolaylaşacağına dair çok sayıda başvuru yapılıyor.
Bu konuda bir düzenleme yapılması hususu tabi ki milletvekillerimizin, yüce meclisimizin takdiridir.
EKREM İMAMOĞLU’NUN SÖZLERİ
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının, Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik konuşmaları çok çirkin ifadeler. Bu ülkenin Cumhurbaşkanına yönelik bir Belediye Başkanının o şekilde ifadeler kullanması gerçekten CHP adına da kendisi adına da bir talihsizlik.
Sürekli kendisine karşı bir yargı tacizi varmış algısı oluşturmaya çalışıyor.
Yargılandığı konular belli. Birisi Yüksek Seçim Kurulu üyelerine söylediği ifade. İstinafta devam eden bir süreç. “İstinaf niye karar vermiyor? Bir an önce karar versin.” İstinaf ne zaman karar vereceğini sana sormayacak. Hem tarafsız ve bağımsız yargı diyorsun hem de ‘benim hakkımda kararı çabuk ver’ diyorsun.
Diğeri Ordu Valisine söylediği kelime. Buradan biz söyleyemiyoruz. Ama o söylüyor. Yargıtay’da o davadan ceza almıştı. Para cezasına çevrildi.
En son Esenyurt Belediye Başkanı ile ilgili soruşturma sonrasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ile ilgili ve Sayın Cumhurbaşkanımız ile ilgili sözleri üzerine açılan dava bir de diplomayla ilgili dava var. Diploma ile ilgili de kimin şikayetçi olduğu ortada.
Yargının yürüttüğü soruşturmaları hedef alarak, yargı mensuplarına yönelik tehditkar ifadeler, yakışıksız kelimeler kullanırsanız bu olmaz. Bunu milletimiz de tasvip etmez.
Sizin savunmanız var, itiraz mekanizmaları var, kararların verildiği anda başvuracağınız başka yollar var.
Burada özellikle yargının yürüttüğü soruşturmalar üzerinden bir mağduriyet algısı oluşturup, ‘beni engellemek istiyorlar’ gibi bir durumun içerisine giriyor. Hep birlikte görüyoruz; o aday adaylığı toplantılarındaki kullandığı ifadeler kabul edilebilir ifadeler değil.
ADALET HİZMET SINIFININ OLUŞTURULMASI
Adaletin hızlandırılmasına yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Adalet hizmetleri sınıfı gerekli. Şimdi infaz koruma memurlarımız da güvenlik hizmetleri sınıfı olsun istiyor. Onlar da birçok riskli görev yapıyorlar. Adalet hizmetleri sınıfının oluşturulmasıyla ilgili hususu Yargı Reformu Strateji Belgemize koyduk hedef olarak, Sayın Cumhurbaşkanımız da kamuoyuyla paylaştı. Bu konudaki yasal düzenlemeyi hazırlıyoruz. Önümüzdeki günlerde belli bir takvim içerisinde onu hayata geçireceğiz.
"ÇALIŞMALAR ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇTE MEYVESİNİ VERECEK"
Bizim şu anda yargıyla ilgili üzerinde en çok durduğumuz konu; bazı dava türlerinde yargının gecikmesinin önlenmesi.
İstinafta özellikle bir yoğunlaşma söz konusu. İstinafta bazı daireler, iş hukukuyla ilgili daireler, kira davaları ve boşanma aile hukukundan doğan davalar… Son bir yıl içerisinde yaklaşık 3 bine yakın yeni mahkeme açtık. İstinaf’ta 100’e yakın yeni daire kurulmasını sağladık.
Geçen yıl yargı teşkilatımız savcılıklar da dahil 13 milyon 900 bin karar verdi. Devreden dosya 11 milyon oldu.
Bir önceki yıl yani 2023’te de 12 milyon karar vermişti. Devreden yine 11 milyon oldu. Elimizde biriken bir dosya yükü var. Ama çıkan kararın her yıl 1 milyon arttığını görüyoruz.
Bu tabii hakim sayısının artmasından kaynaklı. Hakim savcı sayımızı 25 bine çıkardık.
Hakim savcıların daha güçlü yetişmeleri anlamında Hakim Savcı Yardımcılığı Sistemi'ne geçtik. 2 yıllık adaylık yerine 3 yıllık yardımcılık sistemine geçtik. Hukuk mesleklerine giriş sınavı da yine kaliteyi getirecek. Hukuk fakültelerindeki kontenjanı başarı sıralamasını 100 bine çektik, bu sene uygulanacak.
Tüm bunlar hem kaliteyi artıran hem de yargının hızlandırılmasını sağlayan çalışmalar. Bu çalışmalarımızın tamamı önümüzdeki süreçte meyvesini verecek.