Şimşek, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Suudi Arabistan tarafından El Ula şehrinde düzenlenen Gelişmekte Olan Piyasa Ekonomileri Konferansı'nda konuştu.
Enflasyonla mücadeleyi ve mali disiplinin korunmasını öncelikli hedefler olarak gördüklerini ifade eden Şimşek, fiyat artışlarının yüksek seviyelerde kalmaya devam ettiğini ancak enflasyonda düşüş eğiliminin sürdüğünü vurguladı. Hizmet fiyatlarının dirençli seyrettiğine işaret eden Şimşek, özellikle kira ve eğitim alanlarında geçmiş dönem enflasyon verilerine dayalı fiyat artışlarının sıkça yaşandığını söyledi.
Gıda fiyatlarındaki dalgalanmaların enflasyon yönetimini zorlaştırdığına dikkati çeken Şimşek, beklentilerin iyileşme gösterdiğini ancak hanehalkı ve şirketler nezdinde bu sürecin piyasalara kıyasla daha yavaş ilerlediğini dile getirdi.
"Hiçbir şey iyi politikaların yerini tutamaz. Mühim olan sağlam politikalar ve bu politikaların iyi uygulanmasıdır." diyen Şimşek, bu yıl sıkı para politikasına daha sıkı maliye politikasının eşlik edeceğini, bunun yanı sıra gelir politikalarının da destekleyici bir rol üstleneceğini kaydetti.
Enflasyondaki düşüş sürecinin bu yıl da devam edeceğini belirten Şimşek, bu durumun piyasa beklentilerini daha da olumlu yönde etkileyeceğini ifade etti.
BÜTÇE AÇIĞI HEDEFİ YÜZDE 3
Bütçe disiplini konusunda değerlendirmelerde bulunan Şimşek, Türkiye'nin son iki yılda deprem ve yeniden inşa çalışmaları kapsamında 74 milyar dolarlık harcama gerçekleştirdiğini anımsattı.
Şehirlerin yeniden inşası için yapılan harcamaların gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 6’sının üzerinde olduğuna dikkati çeken Şimşek, bu sürecin yalnızca konut projeleriyle sınırlı kalmadığını, altyapı yatırımlarını da kapsayan kapsamlı bir yeniden yapılanma çalışması olduğunu belirtti.
Geçen yıl bütçe açığının GSYH'ye oranının yüzde 5 seviyelerinde gerçekleştiğini hatırlatan Şimşek, bu yıl için hedefin bütçe açığını yüzde 3'e düşürmek olduğunu, kamu borcunun GSYH'ye oranının ise yüzde 25 seviyesinde seyrettiğini sözlerine ekledi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bütçe disiplininin yalnızca borç sürdürülebilirliği açısından değil, aynı zamanda enflasyonla mücadelede ve fiyat istikrarının sağlanmasında kritik bir rol oynadığını belirtti.
Uluslararası ekonomik gelişmeleri değerlendiren Şimşek, gelişmekte olan piyasalar açısından güçlü dolar ve yüksek vadeli ABD hazine tahvili getirilerinin zorlayıcı bir ortam oluşturduğuna dikkat çekerek, Türkiye'nin de bu küresel eğilimlerden etkilenebileceğini ifade etti.
Türkiye'nin son dönemde güçlü dolar ve yüksek ABD tahvil getirileri karşısında daha dirençli hale geldiğini belirten Şimşek, geçmişte yatırımcı ilgisinin sınırlı olduğu portföy girişlerinde son dönemde bir geri dönüş yaşandığını ancak yabancı payının hâlâ görece düşük seviyelerde bulunduğunu kaydetti.
CARİ AÇIK YÖNETİLEBİLİR SEVİYEDE
Şimşek, Türkiye’nin geçen yıl cari açığını GSYH’nin yaklaşık yüzde 0,7’sine kadar düşürmeyi başardığını, bu yıl bir miktar genişleme yaşansa da açığın yönetilebilir seviyede kalacağını dile getirdi.
"Geçtiğimiz 18 ayda Merkez Bankasının net rezervleri yaklaşık 125-130 milyar dolar seviyesinde iyileşti." diyen Şimşek, önceliklerinin yatırım ortamını güçlendirmek ve dalgalı sermaye girişlerine olan bağımlılığı azaltmak olacağını belirtti.
Türkiye’nin ekonomik büyüklüğüne işaret eden Şimşek, "Türkiye önemli bir pazar. Kişi başına düşen GSYH yaklaşık 15 bin dolar seviyesinde bulunuyor. 1,3 trilyon dolarlık bir iç pazarı var." ifadelerini kullandı.
"DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARI ÇEKMEYE BAŞLAMAYI UMUYORUZ"
Şimşek, doğrudan yabancı yatırımların artırılmasının öncelikli hedefleri arasında olduğunu belirterek, "Anlamlı doğrudan yabancı yatırımları tekrar çekmeye başlamayı umuyoruz çünkü bunlar borç üretmeyen girişler." değerlendirmesinde bulundu.
Enflasyonun düşürülmesi ve mali disiplinin güçlendirilmesiyle portföy yatırımcılarını vadeyi uzatmaya teşvik edeceklerini ifade eden Şimşek, "Hükümet olarak gelecek yıldan itibaren net dış borç ödeyicisi olmak istiyoruz." dedi.
Borç yönetim stratejileri kapsamında iç tahvil piyasasının daha da geliştirileceğini vurgulayan Şimşek, lira cinsinden, daha az değişken faizli ve sabit kuponlu borçlanma enstrümanlarıyla vadeyi uzatmayı hedeflediklerini kaydetti.
Türkiye’nin ticaretinde doların güçlü seyretmesinin olumsuz etkilerine değinen Şimşek, ülkenin ham madde ithalatının ağırlıklı olarak dolar cinsinden yapıldığını, ihracatının ise büyük ölçüde Avrupa ve Avro Bölgesi’ne yöneldiğini hatırlattı. Dolar cinsinden borçlanma maliyetlerinin yüksek olduğunu da sözlerine ekledi.
"YAPAY ZEKA DÖNÜŞTÜRÜCÜ BİR TEKNOLOJİ"
"Yapay zeka, dönüştürücü bir teknolojidir ancak aynı zamanda yıkıcı da olabilir." ifadelerini kullanan Şimşek, küresel gelir eşitsizliği ve yapay zekaya hazır ülkelerde servetin yoğunlaşması gibi endişelere dikkat çekti.
Yapay zekanın üretkenliği artırma potansiyeline sahip olduğunu vurgulayan Şimşek, ancak iyi yönetilememesi durumunda bazı olumsuzlukların ortaya çıkabileceğini belirtti.