Türkiye’nin adeta kanayan yarası haline gelen başıboş köpek sorunu gündemdeki yerini korurken başıboş sokak köpeklerinin sahiplendirilmesi ya da uyutulmasını içeren kanun teklifi üzerinde çalışmalar tamamlandı. Bu işten rant sağlayan grupların “hayvanseverlik” maskesine sığınarak kanun teklifine itirazı sürüyor. Sözde "hayvansever" gruplara tokat gibi cevap tarihi belgelerden geldi. Atatürk dönemiyle ilgili ortaya konan belgeler sorunun nasıl radikal çözümler alınarak çözüldüğünü gözler önüne serdi.

SOKAK KÖPEKLERİNİN İTLAF EDİLMESİNİ İÇEREN BELGE ŞOKU!

Atatürk önderliğinde 13 Haziran 1932 tarihindeki Resmi Gazete’de yayımlanan genelge ile "sahipsiz sokak köpeklerinin tamamının zehirlenerek öldürülmesine" karar verildi. Buna "ağızlıksız dolaşan sahipli köpeklerde" dahil edildi. Bu belgeler, Türkiye’nin geçmişte aynı sorunla baş başa kaldığını ve başıboş köpek sorununu Meclis gündemine taşıdığını gösteriyor.

Tek partili yönetim anlayışının hakim olduğu o dönemde Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in başıboş köpek sorununa karşı aldığı önlemler, sözde “hayvanseverlik” maskesiyle şuan düzenlenmekte olan sokak köpekleri konusuna ilişkin itiraz eden gruplara cevap niteliği olarak gündeme geldi.

ÖLÜ KÖPEK KUYRUĞU GETİRENE 25 KURUŞ ÖDÜL

13 Haziran 1932 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan genelgeye göre, CHP ve Atatürk hükümetinin, “sahipsiz ve maskesiz dolaşan köpeklerin itlaf edilmesi” kararı aldığı görülüyor.

Kanunun çıkmasıyla beraber sokak köpeklerinin hızla öldürüldüğü, hatta belediyelerin "öldürdüğü her köpeğin kuyruğunu getiren vatandaşa 25 kuruş para" ödeyeceğini yönünde duyuru yapıldığı görülüyor.

Açlıktan kırılan Anadolu halkı eline balta, bıçak ne bulduysa alıp sokak köpeği avına çıkmış. 1 Tam altının 4-5 lirayı bulduğu o dönemde bazı vatandaşın fakirlikten para kazanmak için köpekleri öldürmeye çalıştığı yüreği merhamet dolu Anadolu insanın kıyamayarak sadece kuyruklarını keserek belediyeye götürdüğü ve sokakların kuyruksuz köpeklerle dolup taştığı görülmüş.

 En çok şaşırtan ise "Bu köpekler hasta, hastalık bulaştırıyor" diyen hükümetin yine, "köpeklerin öldürülmesi için halkı teşvik ediyor "öldürdüğü her köpeğin kuyruğunu getiren vatandaşa 25 kuruş para" ödeme kararı çıkarmış. Özellikle harçlıklarını çıkarmak isteyen çocuklar bu işte önemli bir rol üstlenmiş.

1932'de yayınlanan genelgeyle Atatürk çözümü böyle bulmuştu:

1 - Sahipsiz olan bütün köpekler itlaf edilecektir.

2 - Sahipli köpekler şehir ve kasabalarda mahalle arası, çarşı ve pazarda dolaştırılmayacak. Dolaştırmak isteyenler ısırmaya engel olmak için ağız ve burna maske takacaklar. Belediyeler bu kuralları yayacak ve aykırı hareket edenlere ceza yazacaktır.

 3 - Maskesiz köpeklerin itlaf edileceği halka bildirilecektir.

4 - Köylerde bulunan sahipli köpekler gündüzleri bir mahalde bağlı olarak bulundurulacak ve ancak geceleri bekçilik işini görebilmeleri için serbest bırakılacaklardır. Bu mecburiyet köy ihtiyar heyeti aracılığıyla bütün köylülere anlatılacak ve buna uymayanların köpekleri itlaf edilecektir.

ZEHİR MASRAFINI BELEDİYE KARŞILIYOR

Köpeklerin itlafında kullanılacak zehir masrafı şehir ve kasabalar belediyelerine aittir. Bununla beraber zaruret hissedilecek olursa ve makamı vilayetçe lüzum gösterilirse Vekaletimizce (Bakanlığımızca) sari hastalıklar tahsisatından muavenette bulunulacaktır (gerekirse bütçeden destek verilecek).

1910 yılında İttihatçı belediyeler tarafından ilan "Hayırsız Ada Sürgünü'nü" hayvanlara bile cuma günü tatil veren Osmanlı'ya maal etmeye çalışan zihniyet konu Atatürk devri olunca "sus-pus" oluyorlar.

Dönemin gazetelerinin başıboş sokak köpekleriyle ilgili alınan kararı ve uygulama hakkında detaylı bilgileri geniş bir şekilde sayfalarına taşıdığı görüldü. 

Kaynak: istiklal.com.tr