KINALI ALİ DESTANI!
Adın ne senin evladım?..."
''Ali!''
"Nerelisin?"
"Tokat Zile Komutanım!"
"Peki evladım bu kafanın hali ne? "
"Anam cepheye gelirken kına yaktı komutanım."
"Neden?"
"Bilmiyorum komutanım."
"Peki, gidebilirsin Kınalı Ali."
O günden sonra herkes ona 'Kınalı Ali' der. Herkes kafasındaki kınayla alay ederler. Kısa sürede cana yakın ve cesur tavırlarıyla tüm arkadaşlarının sevgisini kazanır. Bir gün ailesine mektup yazmak ister. Ali'nin okuma yazması da yoktur arkadaşlarından yardım ister ve hep beraber başlarlar yazmaya. Ali söyler arkadaşları yazar: "Sevgili anne- babacığım ellerinizden öperim, ben burada çok iyiyim beni merak etmeyin..."Kız kardeşini ve kendinden küçük erkek kardeşini sorar ve köy halkının burnunda tüttüğünü yazdırır. Kendilerini merak etmemesini, kendileri var oldukça düşmanın bir adım bile ilerleyemeyeceğini yazdırır. Gururla mektubu bitirir, neden sonra aklına gelir ve yazının sonuna anasına not düşer;Ali'nin kendisinden hemen sonra askere gelecek bir kardeşi daha vardır: "Anacığım kafama kına yaktın burda komutanlarım ve arkadaşlarım benle hep dalga geçtiler, sakın kardeşim Ahmet'e de yakma onunla da dalga geçmesinler ellerinden öperim''. Aradan zaman geçer, İngilizler kat'i netice almak için tüm güçleriyle Gelibolu'ya yüklenirler. Bu cepheyi savunan erlerimiz teker teker şehit düşerler, bunlara takviye olarak giden yedek kuvvetlerde yeterli olmamış ve onlarında sayıları epey azalmıştır, Gelibolu düşmek üzeredir.
Kınalı Ali'nin komutanı da olayı görüp yerinde duramaz. Kendisinin bölüğü henüz sıcak temasa hazır değildir, onlar yeni gelmiştir. Komutanların bu düşünceli halini gören ve durumun vehametini bilen Kınalı Ali ve arkadaşları komutanlarına yalvar yakar oraya gitmek istediklerini söylerler, komutanları onları ölüme gönderdiğini bile bile çaresizce gönderir.
Kınalı Ali'nin bölüğünden kimse sağ kalmaz hepsi şehit olmuştur. Aradan zaman geçer, Kınalı Ali'nin ailesine yazdığı mektubun yanıtı gelir. Komutanları buruk ve gözleri dolu dolu mektubu açıp okumaya karar verirler.
Babası anlatır Ali'nin: "Oğlum Ali nasılsın, iyi misin? Gözlerinden öperim selam ederim. Öküzü sattık paranın yarısını sana, yarısını da cepheye gidecek kardeşine veriyoruz. Şimdi öküzün yerine tarlayı ben sürüyorum zaten artık zahireye de fazla ihtiyacımız olmadığı için yorulmuyorum siz sakın bizi merak etmeyin, bizi düşünmeyin" der. Köyü ve akrabalarını anlatır ardından mektubu bitirir. "Ali ananın da sana diyeceği bir şey var...""Oğlum Ali, yazmışsın ki kafamdaki kınayla dalga geçtiler kardeşime de yakma demişsin.
Kardeşine de yaktım. Komutanlarına ve arkadaşlarına söyle seninle dalga geçmesinler, bizde üç şeye kına yakarlar:
- Gelinlik kıza; gitsin ailesine ve çocuklarına kurban olsun diye...
- Kurbanlık koça; ALLAH'a kurban olsun diye...
- Askere giden yiğitlerimize; Vatana kurban olsunlar diye...
Gözlerinden öper selam ederim. ALLAH'a emanet olun..." (Bu mektubun aslı Çanakkale Müzesi'nde sergilenmektedir.)
Mektubu okuyan Ali'nin komutanı ve diğer askerle hıçkırarak ağlamaktadırlar.Ailesine nasıl cevap yazacağını bilemezler.
Bu cennet vatan kolay kazanılmadı,15'lik Kınalı kuzuların kanları var her karışında. Bunu hiç bir zaman unutmayacağız, unutturmayacağız.
Bu vatan için ölen şehitlerimizin Ruhları şad olsun.Aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.
BASTIĞIN YERLERİ TOPRAK DİYEREK GEÇME TANI,
DÜŞÜN ALTINDA BİNLERCE KEFENSİZ YATANI,
SEN ŞEHİT OĞLUSUN, İNCİTME YAZIKTIR ATANI,
VERME DÜNYALARI ALSANDA,BU CENNET VATANI