Filistin sorunu, belirsizliğini korumaya devam ediyor. Uzun bir süre daha çözülecek gibi de görünmüyor. Siyasiler dışında bütün dünya, bir çözüm beklerken oyun kurucular, Gazze meselesini, Filistin-İsrail sınırlarını aşan bölgesel bir savaşa dönüştürmeyi başardılar. Üçüncü dünya savaşının başladığını söyleyebiliriz ve Türkiye olarak uçurumun kenarında duran ülkelerden biriyiz.

Gazze’nin ardından Lübnan’a da hava saldırısı başlatan İsrail, canı ne zaman isterse nereyi dilerse vurmaktan çekinmiyor. Arsız ve şımarık bir çocuk misali, kafasına göre sivil yerleşim yerlerini bombalıyor. Dünya ise suskun, İsrail’i kimsenin gözü görmüyor; herkes Hamas’a yükleniyor. Ya tüm Müslüman, Türk ve Arap devletleri birleşip bu katilleri durduracak ya da Orta Doğu başta olmak üzere kendilerinden olmayan tüm ülkeleri yerle bir edecekler.  ‘Bize ne Filistin’den!’ diyen sığ görüşlülerin, ateş bize sıçradığında yüz ifadelerini görmek isterdim.

Ayrıca vicdansızlığını ‘milliyetçilik’ maskesi ardında gizleyip katledilenlere çocuk, kadın, masum vs. gözüyle bakmayıp Arap oldukları için umursamayanlara da sormak istiyorum: Madem milliyetçisiniz, Netanyahu’nun oğlu Yair Netanyahu’nun, “Free Kürdistan” naralarına neden sesiniz çıkmadı? Filistin bir milliyet meselesi değil, bir insanlık meselesidir. Ayrıca Orta Doğu’da yaşanan her savaş, çatışma, problem Türkiye’yi ciddi şekilde etkiler, etkilemiştir. En büyük hedef ise Türkiye’dir. Yakında Türkiye’nin doğusunda bir yerin vurulduğunu duyarsak şaşırmayalım.

ABD başta olmak üzere tüm Orta Doğu ülkelerini savaşın içine çekmeye çalışan İsrail, siyasetten bağımsız ritüellerini uygulamaya ve kör bir inancın peşinden gitmeye devam ediyor. Öldürme konusunda özgür olduğuna inanan İsrail, koruması ABD’nin gevşekliği yüzünden tarihte ilk kez bu kadar dizginsiz, sorumsuz, vahşi ve aptalca hareket ediyor. Resmen bir terör devleti olan İsrail, bu sayede kendi sorunu hızlandırıyor. ABD ise İsrail yüzünden kısa zamanda güçten düşecek ve kendi ülkesini bile yönetemez hale gelecek gibi görünüyor. Şimdiden ciddi bir iç savaşın eşiğinde olduklarını söylemek de mümkün. Muhtemeldir ki seçimlerden sonra karışıklık başlar.

Netanyahu hükumeti iktidarda kaldığı müddetçe Filistin sorununun çözümüne hiçbir şekilde yanaşılmayacak. Tüm dünya sokaklara dökülse de Netanyahu ve yancıları için önemli olmayacak. Daha fazla Filistinli sivilin hayatıyla birlikte İsrailli sivillerin de hayatlarını mahvetmeye devam edecekler. Şimdiden dünyanın birçok ülkesinde üniversitelerde Yahudi karşıtlığı artmaya ve Yahudilerin yaşam standartları riske girmeye başladı.

Tüm dünya her gün acımasızca gerçekleştirilen İsrail bombardımanlarını, açlıktan ağlayan ve eriyip tükenerek ölen çocukları, parçalanmış bebekleri, çocukların korkudan titrediği, annelerin evlat acısıyla ellerini göğe kaldırarak feryat edişlerini, hastanelerin ve okulların korkunç yıkımını izliyor. Elbette bu seyir, her zaman sessiz olmayacak. İsrail, ABD ve İngiltere, bu trajedinin kendi ülkelerindeki yankılarını yakın zaman duymaya başlayacak.

Biden yönetimi, dünyanın en beceriksiz ve berbat siyasetini yürütmeye devam ediyor. Trump’ın, kutuplaştırıcı siyasetine ve karakterine rağmen, Biden’ın kitlesinin büyük bir bölümü Trump’ı seçecek gibi görünüyor.

Sosyal medya platformları da İsrail’i korumaya devam ediyor

Instagram ve Facebook, 7 Ekim’den bu yana İsrail’in alçaklıklarını dünyaya ulaştırma misyonuyla yayın yapan tüm hesapları engellemeye başladı. Birçok görüntü ve bilgi akışı sağlayan küçük hesaplar kapatıldı, yüksek takipçili hesaplara ise önce uyarılar gönderdiler sonra erişim engeli getirdiler. İnsanlar bu sayede medya platformlarının sahiplerinin de gerçek yüzünü görmüş oldu. Bu haksız engellemeler, hem adil ve vicdan sahibi kimseler açısından uyanışı destekledi hem de yerli muadillerinin üretimi konusunda harekete geçilmesini sağladı.

Batı medyasının büyük kısmı ABD ve İsrail’in kontrolünde olduğundan dijital medyanın geliştiği günümüze kadar tüm içerikleri kendi istekleri doğrultusunda yönlendirebiliyorlardı. Algı operasyonları ve baskılar, geleneksel medya döneminde çok daha rahat yürütülüyordu.

Günümüzde ise sosyal medya, bu operasyonlara ket vurarak Batı’nın aleyhine bilgilerin ve görüntülerin hızla yayılmasına sebep oldu. Yıllardır medya üzerinden insanlığa algı operasyonları yürüten İsrail ve ABD, bu kez alışkın olmadığı bir baskı ile kendileri karşı karşıya kaldı.

Her türlü sapıklığın, çıplaklığın, pornografinin, şiddet görüntülerinin paylaşılmasında mahsur görmeyen sosyal medya platformlarının ikiyüzlü sahipleri, konu insan hakları, adalet çağrısı, fikir özgürlüğü olduğunda erişim engeli veya hesap katma gibi müeyyidelerle insanlara mobbing uyguladı. 7 Ekim’den önce bu sosyal medya hesaplarında bilgileri inceleme amaçlı hesap askıya alma uygulaması yoktu.

Bu uygulamanın sadece İsrail’in çıkarlarını korumak için yapıldığını herkes anladı. Akıl sahibi insanlar, bu baskılar karşısında boyun eğmek yerine birlik olup ayaklanmaya başladılar. Aslında medya patronlarının bu baskıları, insanlığın büyük bir kısmının başta İsrail ve ABD olmak üzere, onun tüm savunucularına karşı büyük bir kin ve öfke beslemesine ve haksız baskılara başkaldırmasını sağladı.

Bu başkaldırı, ilerleyen dönemde artarak devam edecek zira karanlık ne kadar artarsa ışık o kadar parlak görünür. İsrail ve ABD, dünyanın tüm öfke ve nefretini üzerinde toplamaya devam ediyor. Bu nefret kaçınılmaz biçimde kendi soydaşlarını etkileyecektir. Özellikle Yahudiler, Netanyahu yüzünden artık dünyanın hiçbir yerinde huzurla yaşamını sürdüremeyecek. Şimdiden ‘Naziler haklıymış’, ‘Osmanlı Devleti Yahudilere yardım etmekle büyük hata etmiş’ diyenlerin sayısı artmaya başladı.