Güç yozlaştırır ve mutlak güç mutlaka yozlaştırır tespitinteki hakkaniyet ; birdaha İsa gelse bile bütün yetkileri ona devretme aptallığından şiddetle uzak durmalıyız tespitindeki hakkaniyet, birçok ibret verici hakikatleri ortaya koymaktadır.
Güç yozlaştırır ve mutlak güç mutlaka yozlaştırır tespitinteki hakkaniyet ; birdaha İsa gelse bile bütün yetkileri ona devretme aptallığından şiddetle uzak durmalıyız tespitindeki hakkaniyet, birçok ibret verici hakikatleri ortaya koymaktadır.
Yozlaşmanın, yani kendi dini, kültürel, edebi ve ahlaki kodlarından taviz vermenin, dejenere olmanın ve bütün bu değerlere sırt dönmeninde ötesinde ihanet etmenin ne gibi fecaat ve felaketlere sebep olduğunu hep birlikte yaşadık ve şimdi bu satırlar vesilesiyle bir kez daha hatırlayacağız.
Yirmi yıllık Akp iktidarı ve pratiği, yukarıda vurguladığımız yozlaşmanın sonu ve akibeti bağlamında ibret verici olduğu kadar yığınlarca ve her biri ayrı bir ton taşıyan utanç verici eylemler ile doludur.
Yozlaşı, güç sarhoşluğunu, sarhoşluk küstahlığı ve küstahlık kibri doğurmakta ve kibir hesap vermek gibi bir sorumluluk ve erdem içeren bütün değerleri bir daha dirilmeyecek şekilde kökünden tırpanlamaktadır.
Dini, ahlaki, edebi ve bunlara bağlı hak, hukuk, adalet, helal ve harama dair bütün hassasiyetide tırpanlama ve akabinde kösele surat ve kösele karakter yapısının neşv-ü nema bulmasında öncül koşuldur.
Gelelim bu yozlaşmanın siyaset ve ticaret ilişkisindeki etik dışı pratik uygulamalara
Akp'nin il başkanı ve daha sonraki süreçte Milletvekili olan Hakan Kahtalı'nın, kendisine ait şirketinin envanterinde bulunan ürünlerden hatırı sayılır tonaj ve rakamlarda yine Akp iktidarına ait Belediyelere satmış olması her ne kadar yasal kılıfa uygun hale getirilmiş olsada, etik ve ahlaki normların çok uzağına düşüyor olması hasebiyle yozlaşmış ve dolayısıyla ahlaksız ve haram bir ilişkinin bizzatihi kendisidir.
Ve yine Akp'nin diğer il başkanı ve İlçe başkanlarının hukukçu olmaları ve bu iş potansiyellerini yine Akp'nin elinde bulunan Belediyeler ve kamu kurumlarının vekil-müvekkil ilişkisini buralara taşımış olmaları da bahsini yaptığımız yozlaşma ve dolayısıyla ahlaksız ve haram ilişkinin utanç verici tezahürüdür.
İl başkanlarından ilçe başkanlarına, belediye başkanlarından Milletvekillerine varıncaya kadar hepsinin, asli görevlerinin dışında, farklı kurum ve kuruluşların da yönetiminde bulunmaları ve buradan harici bir imkan, olanak, kazanç ve siyasi rant devşirmiş olmalarıda ahlaka muğayir haram bir ilişki biçimidir.
Bunca haram, yasak ve ahlaksız ilişkinin adeta gözlerimizin içine sokularak yaşanılma küstahlığıda yozlaşmanın, küstahlaşmanın, kibrin ve ahlaksız bir boyuta evrilmiş olmanın geldiği haramlaşma renk ve tonudur.
İktidar ve dolayısıyla mutlak muktedir olmanın verdiği hesapsızlık, güçlülük ve haklılık hissiyatı, freni patlamış kamyonun züccaciye dükkanına bodoslama girerek verdiği zaiyattan çok daha büyük, ahlaksız ve haram bir ilişki şeklidir.
Az evvelde söylediğimiz gibi bütün bu ilişkilerin şeklen yasal zemine oturtulmuş hissiyatının kaim kılınmış olması dini, ahlaki, edebi ve nihayetinde hakkaniyet ve helal ilişki biçiminin alan ve tassavuru içerisinde olmadığı ve hatta olmasının mümkün bile olmadığı haramın en koyu ve katı şeklidir.
Geldiğimiz yirmi yılın sonucunda ister kurumsal ve ister fert bakımından toplumun hiçbir kesiminden geçer not alamayan Akp ve elemanları, tarihin ''Affedilmezler'' ve listesinde baş sıralarda olacaklarına zerrece kuşkumuz yoktur.
DİLİYOR VE BEKLİYORUZ Kİ HAKİKAT, HAKKANİYET, ADALET VE HUKUK TECELLİ ETSİN, ŞEKLEN UYGUNLUK GÖRÜNTÜSÜ ŞER-İ VE BEŞERİ ADALET ÇEMBERİNDEN HAK ETTİĞİ MUAMELEYİ GÖRSÜN...