2022 Küresel Eşitsizlik Raporu’nda, Türkiye’de ise nüfusun en çok kazanan yüzde 10’unun yıllık ortalama gelirinin, en az kazanan yüzde 50’lik kesiminin gelirinden 23 kat fazla olduğu belirtiliyor.
Türkiye'de gelir eşitsizliği son 15 yılda artmaya devam etti.
2022 Küresel Eşitsizlik Raporu'nda, Türkiye'de ise nüfusun en çok kazanan yüzde 10'unun yıllık ortalama gelirinin, en az kazanan yüzde 50'lik kesiminin gelirinden 23 kat fazla olduğu belirtiliyor. Bu büyük bir uçurum. En üstteki yüzde 1 nüfus toplam gelirin yüzde 18.8'ini alıyor. Türkiye'de, çalışanların yüzde 40'ından fazlasının asgari ücret ile çalıştığı da belirtiliyor. Rapora göre, Türkiye'de nüfusun en alttaki yüzde 50'lik kesimi milli servetin sadece yüzde 4'üne sahipken nüfusun en üstteki yüzde 10'luk kesimi milli servetin yüzde 67'sine sahip bulunuyor.
İktidarın enflasyonla büyüme politikası, bilinçli bir tercihtir ve ekonomiyi açmaza doğru sürüklemiş bulunuyor. Yükselen enflasyon, gelecekte de enflasyonun artacağı beklentisini oluşturmuştur. Beraberinde artan güvensizlik ve belirsizlik piyasa dengesini bozmuş, kimse yeni yatırım yapamazken sermaye çıkışları ve devalüasyon kaçınılmaz görünüyor.
Haksız servet transferi
Tablo şudur: Çalışanların yarısından fazlası, emeklilerin büyük bir kesimi açlık sınırın altında gelir elde etmektedir. Dar ve sabit gelirlilerinin önemli bir bölümü yoksulluk sınırı altında bir gelire sahiptir. Buna karşın varlıklı bir azınlık, enflasyondan yararlanan büyük işletmeler, bankalar ve Türk oligarklar zenginleşmeye devam ediyor. Kur korumalı mevduatta olduğu gibi, tüm neoliberal uygulamalarda bile servet transferi hiç bu kadar toplumun gözüne sokularak yapılmamıştı. Elbette bütün bunların ilk seçimde siyasal sonuçları olacaktır diye düşünüyorum.
Faiz sebep enflasyon sonuçtur çıkışı
Türkiye'de yüksek enflasyona giden süreç 2021 Eylül'ünde, 'Faiz sebep enflasyon sonuçtur' çıkışıyla hızlanmaya başladı. Ortaya çıktı ki amaç enflasyonu kontrol altına almak değil, amaç büyümeyi köpürtmekmiş. Köpürtme diyorum çünkü büyüme, üretim üzerinden değil daha çok tüketim, ithalat ve kredi genişlemesi (borçlanmaya) üzerinden temellendirildiğinden; ekonomi enflasyon ve devalüasyon sarmalına girdi. Gelir dağlımı ciddi şekilde bozuldu, sabit gelirliler aleyhine ve zengin kesimler lehine yeni servet transferi mekanizmaları kuruldu.
Enflasyon servet sahiplerinin varlıklarına varlık kattı
Yaratılan yüksek enflasyon; servet sahiplerinin varlıklarına varlık katmaya, küresel şirketlerin, büyük işletmelerin, bankaların karlarına kar katmaya ve devletin vergi gelirlerini artırmaya devam ederken küçük işletmeleri ve esnafı zarara sokmaya, serbest meslek kazancı elde edenleri, dar gelirlileri, ücretlileri, emeklileri, velhasıl halkın büyük bir kesimini yoksullaştırmaya devam ediyor. Kur korumalı mevduat sistemiyle kamu kaynaklarının mevduat sahiplerine aktarılması sağlanırken Türk Lirası cinsinden büyük borcu olan devlet ve kesimler (ki bunların çoğu kamu bankalardan krediye kolay ulaşmış yandaş işletmelerdir) de enflasyondan yararlanarak borçlarını bir güzel eritiyorlar.
Gelir ve servet dağılımı bozulmuştur
Türkiye ekonomisi büyürken gelir dağılımındaki eşitsizlik de artarak devam ediyor. Bu eşitsizliği ölçmek için genellikle nüfusun en çok kazanan yüzde 10'luk kesiminin elde ettiği gelir ile en az kazanan yüzde 50'lik kesiminin elde ettiği gelir arasındaki makasa bakılıyor. Bu makas açıldıkça, gelir dağılımının bozulduğunu görüyoruz.
Sevgilerimle