Son zamanların en önemli sloganı hiç kuşkusuz “Terörsüz Türkiye” olup bu minval üzerine gelişmeler bazı endişeleri üzerinde taşısa da ülkesini ve insanını seven herkesi mutlu ettiğini düşünüyor, aksini düşünmek bile istemiyorum.
Kim terörün bitmesini istemez?
İnşallah, hem ülkemiz içinde hem de ülkemiz dışında ülkemize yönelik her türlü emperyalist güdümlü terörist örgütleri de yok edilir.
Gelelim üzerinde duracağımız “Uyuşturucusuz Türkiye” konumuza.
Bu konu ülkemiz için o kadar önemli ki terör kadar hatta çok daha fazla güvenlik sorunu halini aldı.
Uyuşturucu ile mücadele terörle mücadeleden çok zor ve karmaşık olmasına rağmen toplumsal duyarlılığın, Yeşilay Cemiyeti gibi bir kuruluş olmasına rağmen çok zayıf olduğunu gözlemliyorum.
Yeşilay Haftası, 1-7 Mart tarihleri arasında kutlanan, bağımlılıklarla mücadele ve sağlıklı yaşam bilinci oluşturmayı amaçlayan önemli bir haftadır.
1920 yılında kurulan Yeşilay Cemiyeti'nin öncülüğünde, sigara, alkol, uyuşturucu, kumar ve son yıllarda teknoloji gibi bağımlılıkların zararlarına dikkat çekmek için çeşitli etkinlikler düzenlenir.
Bu nedenle her yıl bu haftaya dikkat çekmek amacıyla makale yazar, sosyal medyada paylaşımlarda bulunurum. Önceki yıllardaki paylaşımlarımda yeterli ilgi ve desteği göremesem de her yıl dikkat çekmeye devam ediyor, edeceğim de.
Sosyal medyada abuk sabuk paylaşımları beğenen sayısı normalin üzerinde olurken çok ciddi ve önemli paylaşımlara ise üç beş beğeni zor geliyor.
Bu çok düşündürücü bir durum ama yapacak bir şey yok; çünkü toplumun içinde bulunduğu hal bu!
Yanlış anlaşılmasın; amacım kesinlikle beğeni almak değil, böyle bir düşünce bile bana ağır gelir.
Amacım, bir eğitimci ve insan olarak çok önemli bulduğum konularda sosyal görevimi yerine getirmek, en azından duyarlılığımı ortaya koymaktır.
Sorumluluk sahibi her birey duyarlı olmak zorundadır. Eğer, toplumumuzun yaşadığı her türlü sorun bizi rahatsız etmiyorsa işte o zaman bizde bir sorun var demektir.
Gençlerimiz Tehdit Altında
Bugün insanımız, özellikle de çocuklarımız sigara, alkol ve uyuşturucunun hiç olmadığı kadar tehdidi altındadır.
Sigara kullanma yaşı çocuk yaşlara kadar düşmüş, alkol kullanımı sıradanlaşmış, uyuşturucu araçları çeşitlenmiş ve ulaşımı kolaylaşmıştır.
Bu tehlikelerle mücadele etmek için toplumun tüm fert ve kurumları bu mücadelenin içinde bir şekilde bulunmalı, en azından bulunanlara yardımcı olmalıdır.
Özellikle okullarımızın bu mücadelede öncü olması gerekirken, maalesef "Yeşilay Haftası" kapsamında yapılan etkinlikler sembolik olmaktan öteye geçememektedir.
Oysa ki, bağımlılıkla mücadele bir hafta ile sınırlı kalmamalı, sürekli bir bilinçlendirme çalışması yürütülmelidir.
Medyanın ve Toplumun Rolü
Mart ayının ilk haftasında, "Yeşilay Haftası" dolayısıyla hemen hemen bütün televizyon kanallarını takip ederim; ancak birkaç kanal dışında bu konuya değineni görmedim.
-Hepinize soruyorum önceki hafta oynanan Galatasaray-Fenerbahçe maçının yabancı hakemi kadar “Yeşilay Haftası” medyada yer aldı mı?
Bırakınız yabancı hakem kadar yer almayı yüzde biri kadar bile yer almadı, yer almaz; çünkü, milletin umurunda bile değil!
Üzücü ama gerçek bu!
Yukarıda ifade ettiği gibi gençlerimiz tahminimizin çok üzerinde uyuşturucu tehlikesiyle karşı karşıya olup sadece emniyet güçleri değil, toplumun tüm kurum ve kuruluşları bu mücadelenin içinde etkin yer almalıdır.
En azından her ana baba çocuklarının bu illete bulaşmaması için canı pahasına çaba harcamalı, çocuklarının gerek sosyal medyada gerekse hayatın içinde kimlerle arkadaşlık ettiğinde dikkat etmelidir.
Ne Yapmalıyız?
Bağımlılıkla mücadele sadece bireysel çabalarla değil, toplumsal ve kurumsal çabalarla da desteklenmelidir. İşte atılması gereken bazı adımlar:
Aileler bilinçlendirilmeli: Ebeveynler, çocuklarını zararlı alışkanlıklardan koruyabilmek için eğitilmeli ve onlara rol model olmalıdır.
Eğitim sisteminde bağımlılık önleme programları uygulanmalı: Okullarda bağımlılıklarla mücadeleye yönelik sürekli eğitimler verilmeli ve Yeşilay gibi kuruluşlarla iş birliği yapılmalıdır.
Medya desteği artırılmalı: Televizyon programlarında ve sosyal medyada bağımlılıkla mücadeleye daha fazla yer verilmelidir.
Devlet daha sıkı önlemler almalı: Zararlı alışkanlıkları teşvik eden reklamlar ve ürünler denetlenmeli, caydırıcı yasalar çıkarılmalıdır.
Ne kadar yeterli ve değil, bilmiyorum; ancak, devletimizde uyuşturucu ile mücadele ettiğini medyada görüyoruz.
Son yılların en tehlikeli uyuşturucu maddesi olan “metamfetamin” üzerinde durmak istiyorum.
Yapmış olduğum araştırmalarda, felaket düzeyde tehlikeli ve ulaşılması kolay olan “metamfetamin” maddesi ile ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı, 2024 Türkiye Uyuşturucu Raporu’ndaki açıklamalara yer vereceğim ki, tehlikenin büyüklüğü daha iyi anlaşılsın.
Raporda:
Türkiye'deki uyuşturucu kaçakçılığı ve kullanımındaki eğilimlere mercek tutan raporda özellikle “metamfetamin” yakalamalarındaki ciddi artış dikkat çekiyor.
Türkiye’nin stratejik coğrafi konumunun uyuşturucu kaçakçılığı açısından önemine vurgu yapılan raporda son yıllarda sentetik uyuşturucuların yarattığı tehdidin artmaya devam ettiği belirtildi.
Rapora göre, 2023’de 16 ton 210 kilogram metamfetamin yakalanmışken, 2024’te ise bu miktar %35,5 artışla 21 ton 912 kilograma yükseldi.
2019 yılında ülkemizde metamfetamin yakalamalarında başlayan keskin artış, takip eden 2020, 2021 ve 2022 yıllarında da devam etmiş, 2023 yılında ülke tarihindeki en yüksek metamfetamin yakalama miktarına ulaşılmıştır.
Metamfetamin yakalamalarında artış eğilimi 2023’te de devam ederken bu maddenin uyuşturucu ölümlerindeki payı da dikkat çekiyor.
Metamfetamin ölümlerine ayrı bir başlık açılan raporda, bu konu hakkında şu bilgiler verildi:
Son yıllarda toplumumuzu yüksek derecede tehdit eden metamfetamin maddesi kaynaklı ölümleri ayrı bir başlık altında ele almakta yarar görülmektedir.
Bu kapsamda doğrudan madde bağlantılı 300 ölümün 148’inde metamfetamine rastlandığı bilinmektedir. 2023 yılında 185 çoklu madde kullanımından kaynaklı ölümün %53,5’inde metamfetamin görülmüştür. Diğer yandan tekil madde kullanımından kaynaklı 49 ölüm içerisinde ise %42,6’sı metamfetamin kaynaklıdır.
Ülkemizde aşırı doz ölümlerin en yüksek görüldüğü 2017 yılında meydana gelen ölümlerde metamfetamin görülme oranı %7,7 iken, 2023 yılında bu oran %46,3 olmuştur. Tek başına metamfetamin kaynaklı ölümler 2017 yılında %0,3 iken, 2023 yılında %42,6’ya çıkmıştır. 2016 yılında %3,5 olan metamfetamin tedavisine başvuru oranı, 2023’te %37,1 olmuştur.
“UYUŞTURUCUSUZ TÜRKİYE” hedefine ulaşmak için bir hafta yetmez senenin her günü mücadele etmek zorundayız.
Hepimiz, üzerimize düşeni yaparak gelecek nesillerimizi bu tehlikelerden korumalıyız.