Yeşilay ve bir teklif
Yeşilay haftası vesilesiyle radyoda Prof. Dr. Mücahit Öztürk’ün bir mülakatına şahit oldum. Sayın Öztürk’ün Yeşilay’ın başkanı olduğunu öğrenmiş oldum. Sigara, alkol ve zararlı alışkanlıklarla alakalı bu programla alakalı fikirlerimi bu vesileyle efkar-ı umumiye takdim etmek isterim.
Öncelikle Yeşilay’ın faaliyetlerini deruhte etmeleri hususunda memleketimizde kanunî düzenlemelerde problem olduğu kanaatindeyim. Mesela Kabahatler kanununun 35 maddesi şöyle tanzim edilmiş;
SARHOŞLUK Madde 35 - (1) Sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükûnunu bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, kolluk görevlileri tarafından elli Türk Lirası idari para cezası verilir. Kişi, ayrıca sarhoşluğun etkisi geçinceye kadar kontrol altında tutulur.
Kanun bu.
Sarhoşluk geçinceye kadar sarhoş "kontrol" altında tutulur.
Bu hafta Yeşilay haftası. (Mart’ın ilk haftası)
Alkolle mücadele ediyoruz. Sarhoşla değil. Başka bir ifadeyle sivrisinekle mücadele var, bataklıkla değil.
Kolluk kuvvetlerimiz sarhoşları "kontrol" altında tutuyor.
Ve biz Yeşilay haftasını idrak ediyoruz !!
Alkolün yasaklanmasına şiddetle karşı çıkanlar var bu ülkede.
Sarhoşluğu idealize edenler, normal vatandaşlar değil, yönetime talip olanlar.
Türkiye'de iktidara talip olanların bir kısmı yarım ağız "rakı masasından ülke idare edilmez" diyorlar diğer taraftan "akşamcılıklarını" anlatıyorlar birbirlerine.
Bu hafta Yeşilay haftası öyle mi?
Yani ay'ın yeşil olması neyi ifade eder ki?
Bir hafta önce 28 Şubat'tı.
Hatırlayınız lütfen!
"Yeşil sermaye" demediler mi, 28 Şubat süreci denilen dönemde?
Bu ülkenin iş adamlarına, yerlilerine "yeşil sermaye" ithamında bulunmadılar mı?
Bir defa daha hatırlamış olalım ki, bütün darbeciler "yeşil" kavramına alerjilidirler. Bu alerjinin arka planında İslam’a ve Kur’an’a olan husumetlerini hatırlayalım.
Darbecilerin Yeşilay'a da alerji duyduklarını tahmin etmek zor mu?
Yeşilay'ın genel başkanı sayın Prof. Dr. Mücahit Öztürk'e teklifimdir.
3 Mart 2018 günü Habertürk radyodan dinleyebildiğim kadarıyla bir şeyler yapmak istediğiniz anlaşılıyor.
Teklifimi maddeler halinde takdim edeyim;
1.Hatırlatmak isterim ki, bütün darbeciler aynı zamanda Yeşilay dostu değildir (düşmanı ifadesini kullanmak istemedim). Darbecilerle mücadele aynı zamanda ayyaşlıkla mücadeledir. Öyleyse Yeşilay olarak darbecilerin özellikleri hususunda bir çalışma yapılması memleketimiz açısından son derece faydalı olacaktır.
- Sayın başkan, bağımlılıkla mücadelede esas olan "zihin berraklığıdır" diyorsunuz. Zihnin berrak olabilmesi, ayyaşlıktan uzak olmakla mümkündür. Bu memlekette ayyaşların idealize edildiğini bilmeyen var mı? Öyleyse Yeşilay olarak, ayyaşlardan ve ayyaşlıktan uzak durulması hususunda projeler üretilmesinde fayda mülahaza ediyorum. Ayyaşlardan uzak durmak için Yeşilay’dan “ayyaşların özellikleri” hususunda çalışma yapılmasını bekliyoruz.
3.Bundan on sene kadar önceydi galiba. Meşhur aktrist Kadir İnanır, sigaranın zararlarını anlatmaya çalışan bir akademisyenin yüzüne alaycı bir şekilde sigara dumanı üflemiş ve ikisi mahkemelik olmuşlardı. Netice ne oldu bilmiyorum. Sanatçı olarak arz-ı endam edenlerin davranışlarının genç nesilleri tesir altına aldığını bilmeyen yoktur herhalde? NİKÂHSIZ BİRLİKTELİK meselesine hiç girmiyorum. Türk milletinin kök değerlerini ihtiva eden sanatkarlarımızı genç nesillere tanıtmanız hususunda Yeşilay’ın projeler yapması bekleniyor.
4.Bu memlekette hiç araştırdınız mı, sigara içmeyen bir müessese var mıdır? Sigara içiminin sıfır veya sıfıra yakın bir kuruluş var mıdır? Gördüğümüz kadarıyla Amerika'yı yeniden keşfetmeye çalışan biri gibi hareket ediyor ve kendinizi yoruyorsunuz. Lütfen çevrenize bakınız, sigara içmeyen müesseseler hangi yolu takip ediyorlarsa, siz de onu geliştirebilirsiniz. Sigara içilmeyen, içi ve dışı tertemiz, zararlı alışkanları olmayan insanların bulunduğu kuruluşlar tespit edilmeli ve örnek olarak ilan edilmelidir.
- Bir ara hatırlıyorum Sayın Cumhurbaşkanımız “ayyaşlıktan” söz etti. Ülkemizde bazı çevreler bu ifadeden çok rahatsız oldular. İnsan merak ediyor; “ayyaş olmak” bir fazilet midir? Sayın Başkan, biz vatandaş olarak Yeşilay’dan “ayyaşlıkla mücadele” hususunda yeni hamleler bekliyoruz.
- Ayyaşlığın mütemmim cüzü “çapulculuktur”. 2013’de Gezi patırtısı sırasında içki şişelerinin camilere kadar sokulduğunu hepimiz gördük. Yeşilay’ın çalışma yapması beklenen en temel sahalardan biri de “çapulcu” olmaya teşne olan gençlik üzerinde olmalıdır. “Çapulcu” olmayı idealize edenlerle mücadele edilmelidir.
- Sayın başkan, ifade ettiğinize göre psikologmuşsunuz. 24 senedir bu mesleği icra ediyormuşsunuz. Yeşilay’da sizin gibi, insan ruhunu anlamaya çalışan bir mütehassısın olması memleketimiz açısından memnuniyet vericidir. Radyodan dinlediğim konuşmanızda “Her çocuk Yeşilaycı doğar” diyorsunuz. Her çocuk Yeşilaycı değil de “tertemiz” doğar demek istediğiniz anlaşılıyor. Bu ifadenin, ulu önderimiz ve sevgili peygamberimizin bir hadisi olduğunu elbette bilirsiniz. Bir Türk akademisyeni olarak Türk milletinin ulu önderi olan sevgili peygamberimizi tanımamanız düşünülemez. Keşke o konuşmanızda bağımlılıkla mücadelede inancın tartışılmaz önemini de ifade etseydiniz.
Alkol ve zararlı alışkanlıkla mücadele üç temel prensip olmalıdır;
1.Doğru lisan
2.Doğru tarih
3.Doğru ve sahih inanç (Ehl-i sünnet kimliği)