Dünya

Yeni Suriye hükümeti 1982 Hama katliamının hesabını soracak mı?

Suriye İnsan Hakları Ağı Kurucusu Fadl Abdul Ghani’ye göre, 1982’deki Hama Katliamı’nın aydınlatılması ve sorumluların yargılanması, ülkenin geçmişle yüzleşip kalıcı barış ve adalet temelinde yeniden inşa edilmesi için hayati önem taşıyor.

Abone Ol

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR) Kurucusu ve Yöneticisi Fadl Abdul Ghani’ye göre 1982 yılında Hama’da yaşanan katliam, modern Suriye tarihinin en büyük toplu cinayetlerinden biri olarak öne çıkıyor. On binlerce sivilin ölümüne yol açan bu trajedi, ülkenin ulusal hafızasında hâlâ iyileşmeyen bir yara bırakmış durumda. “Hama’daki acı, bugün bile Suriye’de adalet ve hesap verebilirlik arayışının merkezinde duruyor” diyen Abdul Ghani, bu konunun yeni siyasi dönemde mutlaka yeniden ele alınması gerektiğini vurguluyor.

Suriye Dışişleri Bakanı, Irak'ı ziyaret edecek Suriye Dışişleri Bakanı, Irak'ı ziyaret edecek

Yeni Dönemde Hama Dosyası Neden Önemli?

Esed rejiminin çöküşü ve geçici bir hükümetin kurulmasıyla birlikte, “Hama Katliamı dosyasının açılması sadece tarihsel bir sorumluluk değil, aynı zamanda gelecekte benzer vahşetlerin yaşanmaması adına da kritik bir adımdır” diyen Abdul Ghani, şöyle devam ediyor:

“Geçmişle yüzleşmek, baskıcı yönetim dönemlerinden çıkan toplumların ortak bir gerekliliğidir. Bu noktada geçiş dönemi adaleti, hakikatin ortaya çıkarılmasına ve kurumsal reformlara dayanır. Hama gibi büyük bir trajediyle ilgili resmî yüzleşme ve soruşturma olmazsa, toplumsal barış da sağlanamaz.”

Siyasal Arka Plan

Abdul Ghani, Baas Partisi’nin 1963’te yönetime el koymasıyla Suriye’nin parlamenter ve çoğulcu düzenden uzaklaştığını belirtiyor. Bu sürecin sonucunda, “Hafız Esed 1970’te ‘Düzeltme Hareketi’ adıyla iktidarı tamamen ele geçirdi ve devletin tüm kurumlarında katı bir hâkimiyet kurdu” diyor. Ona göre, tek parti egemenliği ve sıkı güvenlik ağı, muhalefeti bütünüyle susturdu.

Soğuk Savaş konjonktürünün de rejimi denetimden uzak tuttuğunu ifade eden Ghani, “Hak ve özgürlükleri tanımayan bu sorgulanmayan güç sistemi, 1982 Hama Katliamı gibi aşırı şiddet olaylarına yol açtı” görüşünü paylaşıyor.

İsrail basını: İsrail ordusu Suriye’ye saldırı düzenledi İsrail basını: İsrail ordusu Suriye’ye saldırı düzenledi

1982 Hama Katliamı: Operasyonun Boyutu

“1970’lerin sonu ve 1980’lerin başında yaşanan siyasi gerginlikler ve silahlı muhalefet faaliyetleri, rejim tarafından Hama halkına kolektif ceza uygulamak için bahane edildi” diyen Ghani, Şubat 1982 başında başlayan askerî operasyonun yaklaşık bir ay sürdüğünü aktarıyor.

“Özel birlikler, Savunma Kıtaları, tank tugayları, istihbarat birimleriyle şehri kuşattılar. Su, elektrik ve iletişim hatlarını kesip Hama’yı dış dünyadan tamamen izole ettiler. Kapsam ve yöntemler, hedefin yalnızca silahlı direnişi değil, tüm şehri cezalandırmak olduğunu gösteriyor.”

Ölü Sayısı ve Yıkım

Resmî verilerin eksikliğine dikkat çeken Abdul Ghani, “İnsan hakları raporları, 30 bin ila 40 bin sivilin hayatını kaybettiğini, 17 bin kişinin de kaybolduğunu bildiriyor” diye belirtiyor. Şiddetli topçu ve hava bombardımanının tarihî mahalleleri yerle bir ettiğini, yaygın yağma ve kundaklama eylemleriyle kentin büyük bölümünün talan edildiğini söylüyor.

“Bu olay, Hama’nın toplumsal ve ekonomik dokusunda silinmesi zor yaralar açtı. Aileler evlerinden oldular, pek çok kişi kayboldu ya da tutuklandı. Bir sonraki nesil, korku ve güvensizliğe mahkûm edildi.”

Uluslararası ve Yerel Sessizlik

Ghani, 1982 yılında uluslararası toplumun ve Birleşmiş Milletler’in Hama’daki ihlallere seyirci kaldığını belirtiyor. Ona göre, “Soğuk Savaş’ın bölgedeki nüfuz dengeleri, Esed rejimini tam bir cezasızlık ortamına itmişti”. Ülke içinde de katı sansür mekanizmalarının “Hama” adını bile adeta bir tabu haline getirdiğini vurgulayan Abdul Ghani, “Bu suskunluk, Esed rejimini ilerleyen yıllarda daha fazla ihlale teşvik etti” diyor.

Yeni Hükümetin Sorumluluğu

Fadl Abdul Ghani, geçici hükümetin Hama dosyasını yeniden açma ve adalet mekanizmalarını işletme konusunda tarihi bir fırsata sahip olduğunu savunuyor:

“Eski dönemde güvenlik birimlerine geniş dokunulmazlık veren yasalar kaldırılmalı. Bağımsız yargıçlar ve uzmanlardan oluşan ulusal bir komisyon kurulmalı. Arşivlere ulaşma ve tanık ifadelerini toplama yetkisi verilmeli. Bu olmadan gerçeklere ulaşmak mümkün değil.”

17 bin civarında kaybedilen kişinin akıbetinin ortaya çıkarılmasının zorunluluğuna değinen Ghani, toplu mezarların tespiti, DNA incelemeleri ve ailelere bilgi sağlanmasını, “insanî ve vicdanî bir sorumluluk” diye tanımlıyor. Ayrıca mağdur yakınlarına maddi-manevi tazminat verilmesi, ev ve işyerleri gasp edilenlere haklarının iade edilmesi gerektiğini belirtiyor.

Köklü Reform İhtiyacı

Ghani’ye göre, “güvenlik ve yargı kurumlarının köklü bir şekilde reforme edilmemesi halinde, bu tür şiddet olaylarının tekrarlanma riski devam eder”. Bağımsız denetim mekanizmaları, suç işleyen yetkililerin yargı önüne çıkarılması ve insan hakları eğitimi gibi adımların, yeniden otoriter bir yapıya dönüşü engelleyeceğini ifade ediyor.

“Uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaparak, insanlığa karşı suçlara ilişkin net tanımlar ve yaptırımlar düzenleyen bir yasal çerçeve oluşturmak da şart.”

Suriye İnsan Hakları Ağı Kurucusu ve Yöneticisi Fadl Abdul Ghani, 1982 Hama Katliamı’nın yeni Suriye hükümeti için büyük bir sınav olduğunu vurgulayarak şunları söylüyor:

“Yıllardır susturulan Hama dosyasını, bugün adil bir soruşturmayla gün ışığına çıkarmak, kaybedilen on binlerce insanın anısına saygı ve gelecek nesiller için caydırıcı bir örnek olacaktır. Geçmişle yüzleşmek, ülkenin geleceğini inşa etmenin en sağlam temelidir.”