Unutulan halife “Abdullah b. Zübeyr”

Tarih Kitaplarının Kendisinden Bahsetmeyi Unuttuğu Bir Halife “Abdullah b. Zübeyr” İbni Zübeyr’in halifeliğini bazıları (Emevi yandaşları) bir isyan olarak görür. Halbuki Şam’daki yönetim de meşru değildi. Dolayısıyla bu bir isyan değil, bölge halkının kendi kaderini tayin etme girişimidir. İbn-i Zübeyr, bazı tarihçilerce hakkı yenilmiştir. Onun hilafeti hakkında detaylı bilgi vermemişlerdir. İbn-i Zübeyr’in hilafeti yedi yıl sürdüğü halde onu halifeler arasında bile saymamışlardır. Bu dönemde Hz. Hasan ve ibni Zübeyr halifelik yapmalarına rağmen bu iki şahıs maalesef kitaplara halife olarak geçmemiş, birer asi veya muhalefet lideri gibi lanse edilmiştir. Kitaplar sadece onun savaşlarını anlatmışlardır. Irak ve civarı, Hicaz, Yemen ve Mısır ona bağlı yerlerdendi. İlk zamanlarda Şam civarlarında büyük bir bölge ona biat etti. Mervanilerin hilafeti sırasında mücadele etmesinden dolayı tarihçiler onun hilafetine önem vermemişlerdir. İbn-i Zübeyr’den sonra gelen halifeler de onun hilafetini benimsememişlerdi. Halifelerin arasına onun adının alınması ne Emeviler’in ve ne de Abbasi’lerin işine geliyordu. Böylece tarih kitaplarında onun hilafeti yer almadı.

Fakat Yezid’in ölmesi üzerine halifelik konusunda en güçlü aday olarak İbn-i Zübeyr ortaya çıktı. Hatta kendisine bir çok bölge bağılılığını bildirdi. İbni Zübeyr, bu dönemde halife olmaya en layık aday olmasına rağmen, Mervanilerin kazanması üzerine Abdülmelik halife, o ise isyancı olarak gösterilmiştir. Fakat bu dönemde bugünkü anlamda düşündüğümüz meşruiyet kavramı bulunmuyordu. Çünkü bu dönemde hala Emevi hanedanlığı bütün müslümünların gönül rahatlığıyla benimsedikleri bir yönetim değildi. Daha çok Müslümanlar arasındaki birliğin bozulmaması ve kan dökülmemesi için tercih edilmişti.

Abdullah b. Zübeyr, Zübeyr b. Avvam’ın oğludur. Medine’de hicretten sonra doğan ilk muhacir çocuğudur. İslam’ı özümsemiş, Peygamberden, babasından ve diğer sahabilerden birçok hadis rivayet etmiştir. Son derece dindar ve muttakidir. Mervan, Mercı Rahıt’ta Abdullah b. Zübeyr’i destekleyen Kaysileri yenerek onu zayıflatmış, ardından onu yenmek için Kabe’yi mancınıkla yıkmaktan çekinmemişlerdir. Abdullah b. Zübeyr Haccac’a karşı yapılan savaşı kaybedince idam edilerek öldürüldü. Cesedi günlerce asılı olduğu yerden kaldırılmadı. Aslında Emevilerin bu dönemde yapılan iktidar savaşını kazanarak devletlerini tekrar kurmaları büyük bir şanstır. Çünkü Yezid’den sonra Emeviler karışmış, Suriye bölgesinde otorite boşluğu doğmuş, Hicaz, Irak ve Horasan Zübeyr’in elinde bulunuyordu. Fakat buna rağmen yapılan savaşları Emeviler kazanmıştır. On yıl sonra Hicaz Emevilerin eline geçerek bütün İslam dünyası tek bir bayrak altında toplanmıştır.

Halkın İbn-i Zübeyr’i Desteklemesinin Nedenleri

Emevilerin, hilafeti zorla gasp etmeleri, şura’yı terk etmeleri ve yönetimin babadan oğla geçmesi

Yezid’in halifeliği döneminde Kerbela’da Hz. Hüseyin’in şehit edilmesi

Emevilerin halka karşı katı ve sert bir yönetim izlemeleri

Abdullah b. Zübeyr’in takva sahibi olması

Harre olayının etkisi

Abdullah b. Zübeyr’in Başarsız Olmasının Nedenleri

İbn-i Zübeyr’in hükümet merkezi olarak Hicaz’ı seçmiş olması. Çünkü Hicaz artık o eski önemini yitirdiği gibi böyle bir olayı kaldıramayacak kadar da siyasal fikirlerden uzaklamış, daha çok servet ve paraların buraya yığılmasıyla lüks ve eğlenceye düşkün insanların sığındığı bir mekan haline gelmişti.

İbn-i Zübeyr, nostaljik bir düşünceyle; Resulullah ve Raşit Halifeler döneminde olduğu gibi Hicazı İslam dünyasının siyasal merkezi haline getirmek istemiştir. Hatta; Şam’lılar kendisine biat etmek için onu Şam’a davet etmelerine rağmen, Hicaz’ı terk etmek istemediğinden bu teklifi red etmiştir. Eğer bu teklifi kabul etmiş olsaydı, Mervani iktidarı kurulmamış olurdu.

Kendi politikalarını halk anlatma ve taraftar toplama işini başkalarına bırakması ve özellikle o dönemin siyasal dünyasında önemli merkezler olan Mısır, Irak ve Şam bölgelerine başkalarını göndermesi

Gücünü; Şii ve Haricilerle mücadele ederek harcaması ve bundan dolayı askerlerinin yıpranması. Bu savaşların uzun sürmesi üzerine asıl önemli savaş olan Emevilerle mücadelede askerlerinin yorgun, bitkin ve isteksiz hale gelmesi

Abdullah b. Zübeyr’in meşhur cimriliği de ikbal ve çıkar peşinde koşan insanları kendisinden uzaklaştırmıştır. Halbuki Emevler, bir çok insanları ve hatta İbn-i Zübeyr’in komutanlarını da parayla satın almaya başlamışlardı. Aslında burada Abdullah b. Zübeyr’in cimriliğinden ziyade, onun raşit halifelerin politikalarını izlemesi ve beytülmalın kendisine verilen bir emanet olduğunu düşünmesinden kaynaklanmaktadır. O, beytülmalden şahsi çıkarı veya iktidarı için para harcamayı doğru görmüyordu.

Emevilerin bolca para dağıtarak şairlerden büyük bir propagandacı ordusu oluşturmuşken, İbn-i Zübeyr’in bu konularla uğraşmaması ve reklama önem vermemesi.

Peki İbn-i Zübeyr bir Raşit Halife midir? Muhakkak ki o genel manada Raşit Halifeleri’nin yaşantısını takip etmişti. İbn-i Zübeyr Raşit Halifeler gibi şura ve adalet konularına hakkıyla vefakarlık gösterdi. Şeri kuralları uyguladığı sırada hiç bir kimseden şikayet almadı. İbn-i Zübeyr bu anlamda bir Raşit halifesiydi. O, aynı zamanda ihtiyaç sahiplerine beytülmaldan ödenek ayırmıştı. Emeviler’in yaptığı gibi devlet hazinesinden şahsi menfaat sağlamak için insanlara para dağıtma siyasetini izlemedi.

Burada başarsız olan Zübeyr değil, savunduğu politikadır. Yani başarsız olan Hicaz’ın egemenliğin elinden çıkması ve yönetimin Şam’a taşınması demektir. Bir daha da Hicaz, İslam dünyasının liderliğini elegeçiremedi