Ülkemiz ve insanımız üzerinde hesapları olan emperyalist güçler amaçlarına ulaşmalarının önünde engel gördükleri dinamik güçlerin gücünü kırmak için akla uygun gibi görünen kavramları kullanmışlar ve kullanmaya devam etmektedirler. Mesela; Ilımlı İslam, Ulusalcılık gibi. Bu yazımda “Ulusalcılık” üzerinde durmaya çalışacağım.
Ülkemiz ve insanımız üzerinde hesapları olan emperyalist güçler amaçlarına ulaşmalarının önünde engel gördükleri dinamik güçlerin gücünü kırmak için akla uygun gibi görünen kavramları kullanmışlar ve kullanmaya devam etmektedirler. Mesela; Ilımlı İslam, Ulusalcılık gibi. Bu yazımda “Ulusalcılık” üzerinde durmaya çalışacağım.
Birlikte görev yaptığım Milliyetçi/Ülkücü bir arkadaşımla sohbet ederken “Ulusalcılığın, Ilımlı İslam gibiMilliyetçiliği ılımlaştırma projesi olduğu” değerlendirmesinde bulundu. Çok yerinde ve dikkate alınması gereken bir değerlendirme olduğu söyledim.
Şunu başından söyleyeyim, Ulusalcılık Milliyetçilik değil; Milliyetçilik de ırkçılık değildir. Millet kavramı İslami bir kavram olup kavmiyetçiliği asla kabul etmez. Elbette ki, kişinin İslami sınırlar içerisinde kavmini sevmesi icap etse de bu sevgide aşırılığa kaçıp kavmiyetçiliğe yani ırkçılığa varılmamalıdır. Bunun sınırlarını dinimiz İslam belirlemiştir. Genel olarak da Milliyetçiler/Ülkücüler bazı marjinal gruplar hariç bu sınırları muhafaza etmişlerdir.
Ulusalcıların “Ulusalcılık” tanımına baktığımız zaman ulusalcılığın milliyetçilikle örtüşmediği açık olarak görülmektedir. Ulusalcılık fikri bir akım gibi ortaya konulsa da fikri bir akım değildir. Çünkü, ulusalcılığın tanımını ile vatandaşlık tanımı aynı içeriklidir
Ulusalcılara göre Türk, Kürt, Alevi, Süryani, Ermeni, Rum, Laz, Çerkezkısaca Türkiye Cumhuriyeti'nin nüfus cüzdanını taşıyan herkesTürk ulusudur.
Bu tanım vatandaşlık tanımıyla aynıdır. Ülkemizde yaşayan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını seçen ister Alman ister Rus Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır; ancak, Türk Milletinden değildir.Dünkü“Ümmetten Millete Türk Milleti”başlıklı yazımda da ifade ettiğim gibi Türk bir ırkın adının ötesinde İslam milletinin ortak adıdır. Bu milletin içerisinde yer alabilmenin öncelikli şartı Müslüman olmaktır. Onun için Türkiye’de yaşayan Türk, Kürt, Arap, Zaza, Çerkez vs. tüm Müslüman toplulukları içine alır.
“Niye Türk de Arap veya Kürt değil” sorusu sorulabilir. Mantıklı bir soru olmakla birlikte bu sorunun cevabı açık ve nettir. Bin yıl İslam’a hizmet etmiş Türk Milleti bu onur ve şerefe layık görülmüş ve tüm İslam düşmanlarının algısı da bu yöndedir. Batılılara göre TÜRK demek Müslüman demektir. Bu durumun derinlemesine tartışması yapılabilir; bunu kabul etmeyenler deolabilir; ancak, bu mevcut gerçeği ortadan kaldıramaz. Çünkü, Türk Milleti Ümmetten doğan bir millettir. Bunda gocunulacak bir durum olmadığı gibi birlik beraberliğimiz içinde hayati derecede önemlidir. Türk Milleti tarihsel misyonunun gereği Ümmetin lideri ve tek umudur!
Konuyu çok fazla dağıtmadan ulusalcılığın milliyetçilik olmadığı ile ilgili Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ’ın dikkatimi çeken“Milliyetçilik ve Ulusalcılık Arasındaki Farklar”başlıklı makalesinin bazı bölümlerini paylaşmak istiyorum.
Sayın Özdağ yazısında; “Ulusalcı söylemin belirdiği ilk günlerde kullandıkları söylemler Türk Milliyetçilerinin kullandığı bazı söylemler ile benzeştiği için kısa bir şaşkınlık/karışıklık yaşanmış olmakla beraber kısa zamanda Türk Milliyetçileri/Ülkücüler ile ulusalcılar arasındaki farklar çok belirgin olarak ortaya çıkmıştır.Ancak, muhafazakâr demokrat ve liberal çevreler özellikle Türk Milliyetçilerini ve Ülkücü Hareketi karalamak için Ülkücü Hareketi ulusalcı olmakla suçlamışlar ve suçlamaktadırlar.
Bu yazımızda bu propaganda içerikli saldırıları bir tarafa bırakarak, Türk Milliyetçiliği/Ülkücü Hareket ile ulusalcılık arasındaki temel farkları ortaya koyacağız.
1-Ulusalcılık akımını savunan çevrelerin tarihsel/ideolojik kökeninin merkez soldan marksizme kadar uzanan geniş bir yelpazeye konumlanmış olduğu görülür. Oysa Türk Milliyetçiliğinin ve Ülkücü Hareketin kökeninde sol yoktur…
2-Ulusalcılık yaklaşımının tarih anlayışı çok dardır. Türk tarihinin İslam öncesi dönemini önemsemez, Osmanlı tarihini ise dışlar. Ulusalcılık Türk tarihini sanki İstiklal Harbi ve Cumhuriyet ile başlatır…Türk milliyetçileri ise Türk tarihini olanca bütünlüğü içinde kavrarlar. İslam öncesi tarihimize de İslam sonrası tarihimize de sahip çıkarlar…
3-Ulusalcıların din anlayışı pozitivist/laikçi bir zemine oturur. Genellikle dinin sosyal yaşamdaki rolünü küçümseyen bir yaklaşımı temsil ederler. Din ile ilişkileri henüz sağlıklı olarak tanımlanmamıştır. Bir yandan misyonerlik faaliyetlerine sert tepki gösterirler öte yandan Kuran Kurslarından rahatsızlık duyarlar.Oysa Türk Milliyetçileri/Ülkücüler İslam dinini Türk milletinin ayrılmaz bir parçası, karakterini oluşturan en önemli etkenlerden birisi olarak görürler. Türk Milliyetçileri için İslam dini pozitivist/laikçi gözle bakılabilecek ve sosyal yaşamdan dışlanabilecek bir olgu değil, uygarlığımızın, “bizi biz yapan” başat unsurlardan birisidir. Türk Milliyetçileri Türk-İslam Ülkücüleridir.
4-Ulusalcılar çağdaşlaşmayı batı tarzı yaşam olarak görürler. Türk Milliyetçileri ise çağdaşlaşmayı Türk-İslam uygarlığı içinde gelişme, zenginleşme, üretimin artması, çağı şekillendiren bir özgünlüğü üretebilme olarak görürler.
5-Ulusalcılarda tepeden inmeci, halka rağmen bir yaklaşım hakimdir. Türk Milliyetçileri/Ülkücü Hareket ise tabandan, halkın içinden gelen ve halkla birlikte bir yaklaşımı temsil etmektedir.” Diye değerlendirmelerine devam etmektedir.
Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ’ın yukarıdaki değerlendirmelerine katılmaktan ve teşekkür etmekten başka diyeceğim fazla bir şey olmamakla birlikte şunu da ifade etmek istiyorum; Milliyetçi ve Ülkücülerin kahir ekseriyeti “Ehli Sünnet Vel Cemaat” akidesine sıkı sıkıya bağlıdırlar.