Türkiye 2020’ye felaketlerle başladı. Önce Elazığ depremi kırkın üzerinde can aldı... En son gelen bilgilere göre 15 civarında ağır yaralı da yoğun bakımda...Sonra Van’dan çığ felaketi haberi geldi...
Türkiye 2020'ye felaketlerle başladı.
Önce Elazığ depremi kırkın üzerinde can aldı... En son gelen bilgilere göre 15 civarında ağır yaralı da yoğun bakımda...
Sonra Van'dan çığ felaketi haberi geldi... 24 saatten az bir sürede düşen iki çığ nedeniyle toplam 39 kişi hayatını kaybetti, 75 kişi de yaralandı...
Bu çığ felaketinin derin üzüntüsü deprem üzüntüsünün üzerine eklenmişken Türkiye İstanbul'da uğursuz birinin adını taşıyan havaalanına iniş yaparken pistten çıkan yolcu uçağının büyük faciaya ramak kalan kırım haberiyle sarsıldı. Uçak tam üç (3) parçaya ayrılmıştı ve buna karşılık son haberlere göre yalnızca 3 veya 4 kişi ölmüştü...
Corona 2019 model virüsü saymıyorum bile Çin merkezli olduğu için. Fakat iyi bilinmelidir ki o da büyük ve ciddî bir uğursuzluktur...
Vahşi Çin soydaş ve dindaşlarımıza yaptığı uğursuz işkencelerin bedelini ödüyor. İnşá'allah o uğursuzluk da ülkemize sirayet etmez…
Muhterem okurlarım, biliyorum içimiz kan ağlıyor fakat her musibetten de bin ders çıkarmak gerekir. Atalarımız 'bir musibet bin nasihatten iyidir' demişler. Bizde böyle olmuyor. Mesela yüzlerce deprem yaşıyor, binlerce ölü veriyoruz ama buna karşılık yalnız zar zor bir ders alıyoruz...
Çığ felaketi oluyor. Kurtarma ekipleri yeterli tedbirleri alamıyor ve ikinci çığ geldiğinde kurtarma ekipleriyle beraber çoğu afetler konusunda zır cahil yüzden fazla insan çığ altında kalıyor, bir kısmı yaralı olarak kurtarılıyor fakat bu kez de 34 kişi daha öldüğü ortaya çıkıyor... Toplam 39 can yitiriyoruz yàni...
Uçak kazası da ibretlik. Bendeniz malûmalileri eski bir pilotum. Hem askerî savaş uçaklarında hem de sivil havayolu şirketinde uçuş yaptım. Bu kaza hakkında kısaca fikrim şudur:
Pilotaj: Hamlesi yüksek yan rüzgarlı hava koşullarında üstelik pist ıslak ve yoğun yağış varken iniş yapılmamalı, yedek meydana gidilmeli, en azından başka istikametlerde pistleri olan İstanbul Havalimanına, hatta el'an pistleri işler durumdaki Yeşilköy'e iniş yapılmalıydı..
Demek ki ne SHGM'nin, ne daha genel uçuş emniyeti kuralları iplenmemiş. Ve pilot arkadaşlardan aldığım bilgiye göre o uğursuz kadının ismini taşıyan havaalanının pistlerinde çukurlar varmış.
Muhtemelen pistin başına değil ortalarına doğru teker koydular ve sonra da bu çukurlardan birinde dikmelerden biri kırıldı, uçağın yönü bozuldu ve kayarak pist dışına çıkıldı kırım meydana geldi… Ucuz atlatılmış bir kaza... Ölenlere gani rahmet, yaralılara acil şifa ve meslekdaşlarıma da geçmiş olsun diyorum.
SON SÖZ: Uğursuzlukları uğursuzlar taşır!..
Son zamanlarda ülkemizde her iş şirazesinden çıktı. Vahşi bir azgınlık var. Terbiyesizlik, ahlaksızlık, maddiyat peşinde helal haram ayrıt etmemek, uyuşturucu kullanımı, fuhşiyat ve her türlü muayyebat had safhada...
Bir de üzerimizde mazinin sürü sepet ahları var... Üstad merhum M. Şevket Eygi, 'bu ülke daha Sultan Abdülaziz'in ahını bile ödemedi...' der ve sonra şapka giymediği için asılan İskilipli Atıf hocaya kadar nice ahı sayar, sonra da 'bunlar uğursuzluklarımızdır, bunların ahı bu ülkeden çıkar' derdi… Bazıları burun kıvıracak biliyorum ama hakikat budur.
Cumanız mübarek olsun...