Biri elleri ile gözlerini, diğeri kulaklarını, üçüncüsü de ağzını kapatmış üç maymun; “Görmezsek, duymasak, konuşmasak şeytan bize dokunmaz”, özeti de bu…

Biri elleri ile gözlerini, diğeri kulaklarını, üçüncüsü de ağzını kapatmış üç maymun; “Görmezsek, duymasak, konuşmasak şeytan bize dokunmaz”, özeti de bu…


Gelin isterseniz hikâyesine uzanalım bu üç maymun figürünün. Derler ki çok eski zamanlarda Japonya’da dağın bir yamacında bir maymun krallığı, krallığın başında da akıllı mı akıllı bir maymun kral varmış. Dağın diğer yamacında ise şerrinden köşe bucak kaçılan şeytan yaşarmış. Akıllı kralın yine akıllı mı akıllı üç maymun danışmanı varmış. Maymunların İnanışına göre dağın öteki yamacında yaşayan şeytanı gören, sesini duyan her kim olursa lanetlenir, sonsuza kadar kalbi taş kesilmekle kalmaz maymun krallığı da felakete uğrarmış.


Akıllı kralın, akıllı danışmanları bir gün ormanda yetişen en nadide çiçeklerden bir demet yapıp yüce majestelerine sunmak istemişler. Amaç bu olunca da daldan dala atlayarak dolaşmaya başlamışlar. İşte ne olmuşsa o esnada olmuş. Üç akıllı danışman maymun, çalıların arasında duydukları hışırtıyı merak etmişler, çalıları aralayınca da şeytanla yüz yüze gelivermişler. Şeytan, akıllı kralın akıllı danışmanların görünce lanetli sesiyle bir çığlık atmış ardından da dans etmeye başlamış. Akıllı danışman maymunların ilki şeytanı görmemek için hemen elleriyle gözlerini kapamış; ancak yaptığı bu hareket şeytanın sesini duymasını engelleyememiş, ikinci danışman kulaklarını kapatmış ne var ki o da şeytanı görmüş. Üçüncü danışman ise bu ölümcül sırdan kimseye bahsetmemek için elleri ile ağzını kapamış; ancak şeytanı hem görmüş hem de sesini işitmiş.


Her üç maymun da kalplerinin taş kesileceğine inandıkları için vakit geçirmeden ormanın en kuytu yerinde bulunan dalları yeri süpüren bir salkım söğüdün altına gizlenmişler. Korku dolu saatler bir türlü geçmek bilmemiş. Derken gece yarısı olmuş ve bu üç maymun krallarını ve krallıklarını tehlikeye atmamak için ellerini kapattıkları yerlerden çekmeyeceklerine dair birbirlerine söz vermişler. O günden sonra adları sırası ile Mizaru, Kikazaru, Avazaru olan bu üç akıllı danışman maymun; gözleri, kulakları ve ağzı elleri ile kapalı dolaşmaya başlamışlar.


İşte yaşanan bu olaydan sonra şeytanı ve şeytanın doğal icraatlarını gören; ancak çıkarlarına dokunduğu için gördüğüne gözlerini kapatan; duyan, duyduğuna kulaklarını tıkayan, sonra da dilini yutup konuşmayan insanlar için; “üç maymunları oynuyor” ifadesi kullanılır olmuş.

Şimdi bana bu hikâyeyi neden anlatma ihtiyacı duydun diye söyleyenleriniz olacak. Sonra da sorular gelecek artarda:

“Yoksa birileri şeytanı görüyor da görmedim mi diyor?

“Kimileri şeytanın söylediklerini duyuyor da duymazdan mı geliyor?”

“Bazıları görüyor, duyuyor; ancak çıkarına dokuyor diye susmayı mı tercih ediyor?”

Yok, bilemediniz!

Günümüzde, “üç maymun da yok üç maymunları oynayan da!”

Şimdi, “şeytanlar” sahnede...

Yaaa! Günümüzde o maymunlar evrimleşip şeytanlaşmış sonra da insan kılığına girerek insanların arasına karışıvermişler. Hatta bizim bildiğimiz iblise pabucunu ters giydirecek kadar da ustalaşmışlar.

Günümüzde aldatmalar, kandırmalar, yalanlar; çelmeler, tekmeler, tepmeler; bel altı vurmalar, anasının sağlığını anasının dostundan sormalar o kadar çoğalmışlar ki… Çoğalmakla kalmamış şeytanın aklına dahi gelmeyen teknik ve taktiklerle bezenmiş.

Kalplerin taşlığına gelince; taş, taşlığına hakaret ediliyor gerekçesiyle terki diyar etmiş. Kinin, kirin, öfkenin, hasetin, buğzun, riyanın, kibrin, küfrün, nefretin ve fitnenin çöreklenerek yamuklaştırdığı kalpler de birer ateş topuna dönüşmüş. Şimdi mesele, “görmedim, duymadım, bilmiyorum” çıkar üçgenini ateşe veren baş ve başaltı iblisleri değil; onlar zaten görevlerinin gereğini yapıyorlar. Mesele bütün bunları görüp de gözlerini kapatan; duyup da başını kuma gömen, bilip de bilmezden gelenlerin bu durumu ne kadar sürdürecekleri. Asıl mesele ise insan kılıklı bu iblislerden ve onlara alkış tutanlardan topraktan yaratılan inançlı, imanlı âdemoğullarının nasıl korunacağı meselesi.

Üç maymun oyununu ve üç maymunu oynayanları düşünüyorum da ne kadar masumlarmış meğerse değil mi?