Turnusol kızarır bunların yüzü kızarmaz
Hristiyan dünyası Charlie Hebdo sonrasında mateme bürünmüş ve bu üzüntülerini dünyaya da benimsetmişlerdi... Teröre karşı olmakla kalmayıp her türlüsünü lâ’netleyen biz Müslümanlar dahi o İslâm düşmanı hain karikatür dergisine yapılan saldırıya üzülmüştük..
Hattâ üzüntümüzü Paris'te tertiplenen “Devlet Adamları Teröre Lâ’net Yürüyüşü”ne başbakan seviyesinde katılarak da izhar etmiş, ülkemizde de millî matem ilân etmiştik.
Hep söylerim, ifrad ve tefridde samimiyetsizlik vardır. Geçen Cuma, Yeni Zelanda’da bir haçlı teröristi 50 Müslüman kardeşimizi kuduzca bir kinle, üstelik ibadet ederken şehid etti ama, bırakın dünyayı Türkiye dahil hiçbir İslâm ülkesinde de MİLLÎ MATEM falan ilân edilmiş değil..
Sebep seçimler mi? Eğer böyleyse buna “özrü kabahatinden büyük” derler... Gelelim Hristiyan dünyasının samimiyetine..
Biz 2015 başında vuku bulan Charlie Hebdo saldırısına alenen TERÖR dedik ve samimi olarak üzüldük. Hrisitiyan dünyası ise birkaç münferit ve timsah gözyaşı mesabesindeki eylem dışında üzülmüş değil..
Ne matem ilân ettiler ne de devlet adamları ortak protestosu oldu.. Diyalogcuların kulağı çınlasın, Papalığın dahi ciddî bir protestosu yok! Vahşi katliâm için TERÖR demekte bile zorlanıyorlar!
* * *
Bir de İÇİMİZDEKİ HAÇLILAR meselesi var..
Adam (!); Yeni Zelanda ChristChurch (Mesih Kilisesi) Nur Câmii’ne Cuma namazı sırasında düzenlenen ve 50 Müslümanın şehid edildiği vahşi HAÇLI TERÖRÜNE ilişkin skandal açıklamalarda bulundu. (Gerçi sonrasında çok kıvrandı ama millet yemedi).
İsteyen internetten kolayca bulur, adam (!) aynen şöyle demişti: “İslâm dünyasından kaynaklanan terör, bütün dünyada farklı yorumlara yol açtı. İslâm dünyasının da oturup düşünmesi gerekiyor, neden benim ülkemde terör var?”
Parti başkanı bile yapılmış lâkin peşindekileri hezimetten hezimete sürüklemekten başka marifeti yok..
Yandaşları da, (sarf ettiği gaf ötesi çirkin) “sözleri cımbızla ayıklanmış..” diyor. Ne cımbızmış be...
Halbuki bu sözler “turnusol kâğıdı” olmuştur o sûretá adam için..
Kimyacıların «Turnusol Kâğıdı» dedikleri şey, çözeltilerdeki asit ve bazları ayırt etmekte kullanılır. Turnusol, asitle temas ettiğinde kırmızı, bazla temas ettiğinde mavi renk verir.
Gerçi bizim «turnusol» kimya turnusolünden biraz farklı... Ve fakat bu «mecâz turnusol» çok daha kesin sonuç veriyor...
Bizim «turnusol» Millet irfanıdır.. O hiç yanılmaz bi iznillah..
Lâkin Türk solu hálâ bunu müdrik değil. Çünkü çok farklı bir mecranın ürünü... O yüzden hezimetten hezimete sürükleniyor.. O yüzden rakibi “yenmiş de yenmiş” bu “yenilmiş de yenilmiş” lâkin bırakın zulme kılıç çekmeyi zulmün kılıçdaroğlunu bile gönderememiş
Dünya solu kendince “zalim zenginliğe, sömürüye karşı, fakir gariban yanlısı...” Türkiye solu ise “zalimler diktatöryosanın uşağı...”
Müslümanlara “bidon kafalı” demek, şaibeli; halk ve din düşmanı bir diktatörün, yamalı bohça misâli bozuk sistemine hizmet; hâsıl-ı kelâm, zalimlere, zulme uşaklık!.
Asırlık Türk solundan başka şey beklemek akıl kârı değil!.. Turnusol kızarır bunların yüzü kızarmaz.. Cumanız mübarek olsun.