Türkiye’nin gücü ve yeniden doğuşu!
1930'ların başında, Afrika ülkelerinden pek farkı olmayan Amerika; 1945'ten sonra dünyanın süper gücü oldu!
Peki bunu nasıl yaptı?
Amerika "savaş ekonomisi" diye bir şey keşfetti ve sonrasında halkını susturmak, ekonomiyi güçlendirmek, özel sektörü yüceltmek ve girdiği ülkeleri sömürebilmek için hep bu politikayı izledi
Amerika’nın II. Dünya Savaşına girmekten çekindiği söylenilir. Ta ki Japonlar, Amerikan donanmasını yerle bir edene kadar! Gemileri vurulduktan sonra mecburen katılmak zorunda kaldı. Ama enteresandır, Japonlarla savaştığı söylenilen Amerika'nın çarpıştığı cephe Avrupa'ydı. Savaşın son yıllarına dahil olan Amerika, II. Dünya savaşının galibi olarak çıktı.
Atom bombasını atması; hem savaşın sonu hem de Amerika'nın galibiyeti oldu!
Savaşı fırsat bilip Almanya'dan kaçan tüm bilim adalarını yanına aldı, tıpkı bugün Suriye'den kaçan bilim adamlarının Avrupa'ya hizmet etmesi gibi...
Almanya'nın bilim adamları dahil füze, uçak hatta nükleer teknolojisine varıncaya kadar tüm sanayisini ülkesine götürdü.
- Dünya Savaşının akabinde 40-50 yıl süren soğuk savaş dönemi başladı.
Almanya ikiye bölündü. Çiftçi olan Ruslar ve sanayiden anlamayan Amerikalılar iki dünya devi oldu!
Sanayiyi kim biliyordu? İngilizler...
İngilizler hiç bir zaman sanayiye giremedi!
Amerika hem sanayide, hem silahta süper güç olurken; Rusya sadece silah sanayisinde süper güç oldu.
Savaşların çıkması, katliamların yapılması için; dünyayı Komünist Doğu Bloku ve Kapitalist Batı Bloku olarak kutuplara böldüler!
Arada ise sömürülmeye açık olan; Suudi, Suriye, Türkiye, Libya gibi Müslüman ülkeler ve Müslüman olmayan Afrika ülkeleri kaldı.
Doğu Bloku ile Batı Bloku arasında yaşanan bir gerilim sonrası hiçbir zaman; Rusya ve Amerika karşı karşıya gelmedi! Hiç savaşmadı!
Başka ülkeler, Rusya ve Amerika'nın ideolojileri uğruna birbirleriyle savaştı!
Onlar ise sadece silah sattı!
Belki de masada öyle anlaşmışlardı; ”İki kutup olalım, kadim düşman gibi görünelim ve dünyayı birlikte sömürelim!” denmişti?
Bunu bilmiyoruz... Sonuçta iki ülkenin birleşmesi demek; dünya devi olmak demekti!
Şimdi Türkiye küçük bir operasyon yapıyor. Kadim olan bir devlet için bu küçük bir çatışmadır! Bir gurup eşkıyayı, devletin vurması... Bu tabii sosyolojik boyutu!
Bir de işin siyasi boyutu var, o da şudur; “Türkiye dünyaya meydan okuyor!”
Orada tampon bölge oluşturursun, petrol çıkartırsın, vs... Bunları geçelim!
Dünya şu an; kimseden emir almayan Türkiye’nin gücünü ve yeniden doğuşunu izliyor! Türkiye diyor ki; “Ne Amerikan yanlısıyım, ne Rus yanlısıyım; sizin muharebe başlattığınız meydana indik, bakalım bizim yanımızda kim var?”
İşte tüm mesele bu! Bizim yanımızda kim var?
Şimdi herkes ılımlı konuşmaya başladı. Bu strateji ile Türkiye'yi dize getiremezlerse zorba ile konuşacaklar! Zorba ile getiremezlerse yaptırım yapmaya çalışacaklar! Bununla da dize getiremezlerse -ki zaten hepsini denediler- “Müttefik olalım!” diyecekler. “Ortada bir pasta var, bunu paylaşalım!”
Bununla da dize getiremezlerse, ikinci bir ülkeyi üzerimize salacaklar!
İkinci ülke kim biliyor musunuz?
Kadim olan düşmanımız; Yunanlılar...
Haçın merkezi; Ortodoksluğun kalesi!
Biz Yunanlıları denize dökmedik; “Siz azıcık şu tarafa gidin dedik!”
Bizim son savaşımız Çanakkale’dir!
Sarıkamış’ta 90 Bin askerimiz donarak öldü! Ve buna hala kahramanlık diye bakanlar var!
Kime göstermek için 90 Bin askerimizi dağda öldürdük? Hangi general, hangi paşa bu kadar aptalca, bu kadar insafsızca bir şey yapabilir?
Ruslar dahi savaşa gelmez iken; biz neden 90 Bin askerle dağa çıktık?
90 Bin askerin öldürülmesi gerekiyordu ve bu en kolay yoluydu, değil mi?
Bunlar tabii ki tartışmalı konular... Bu benim fikrim!
Ama bir yerde yangın varsa; sen askerini yangının içine sokup “Girin bakın bakalım, düşman kalmış mı?” demezsin. Yangının sönmesini beklersin! Yani kara kışta değil de, baharda gidersin!
Türkiye eğer bugün girmiş olduğu savaşın cephesini genişletir ve “Benim politikam geçerlidir!” derse savaş ekonomisinde dünya devi olmaya ilk adımı atmış demektir!
Dünya ülkeleri arasında Amerika ve Rusya’nın sözünü dinlemeyen bir ülke doğdu demektir!
Ve bunu iddia ile söylüyorum; Biz Güney Doğu'da bir cephe açtık FAKAT asıl cephe Batıdır!