Bilindiği gibi Türkiye'nin etrafı ateş çemberi. Dört bir tarafından Batı Emperyalizmi ve Amerika tarafından kuşatılmış durumda. Ermenistan, İran, Irak, Suriye, Akdeniz, Ege, Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan! Avrupa, Afrika, Ortadoğu, Orta Asya'daki ikinci çemberi saymıyorum bile. Bütün buralarda Emperyalizmin ağır askeri yığınakları mevcut.

Bilindiği gibi Türkiye'nin etrafı ateş çemberi. Dört bir tarafından Batı Emperyalizmi ve Amerika tarafından kuşatılmış durumda. Ermenistan, İran, Irak, Suriye, Akdeniz, Ege, Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan! Avrupa, Afrika, Ortadoğu, Orta Asya'daki ikinci çemberi saymıyorum bile. Bütün buralarda Emperyalizmin ağır askeri yığınakları mevcut.

2009 one minute olayı, Oslo görüşmelerinin sızdırılması gelişmesi ile gizliden başlayan, 7 Şubat 2012 MİT krizi ile devam eden, 2013 gezi olayları ve 17-25 Aralık yargı ve emniyet üzerinden yapılan Hükümete darbe girişimi ile ayyuka çıkan ve açıktan başlatılan, 2014 6-8 Ekim olayları, 2015 hendek ayaklanması, 15 Temmuz 2016 işgal, istila ve FETÖ'cü terörist darbe girişimi ile açıktan Türkiye'ye karşı başlatılan konvansiyonel olmayan, asimetrik savaş açma girişimi ile devam ettirilen; kur, faiz, enflasyon aracılığı ile ekonomik operasyonlar, terör, satın alınan kişiler, 6. kol faaliyetleri, medya-etki ajanları-provokatif eylemler, siyasetçi, aydın ve sanatçı görünümlü gizli servis ajanlarının sosyolojik fay hatlarına yönelik saldırıları vb. faktörler üzerinden Milletimiz ve Devletimiz günümüzde, 100 yıl önce olduğu gibi, İstiklal ve ve İstikbal savaşı (İkinci) yürütmektedir.

İkinci İstiklal savaşı kapsamında Türkiye bekasını, sınır güvenliğini, egemenliğini korumak, terör koridorunu yarmak ve güneyden sınırlarımıza yönelik göç akımını durdurmak amacıyla Suriye'nin kuzeyinde 2016'da Fırat Kalkanı, 2018'de Zeytin Dalı, 2019'da Barış Pınarı ve 2020'de İdlib çatışmasızlık bölgesi harekatları olmak üzere toplam 4 harekat gerçekleştirdi.

Türkiye bekasını, üstün milli ve manevi çıkarlarını korumak, buna göre önlem almak zorundadır.

Yukarıda da ifade edildiği gibi Barış pınarı harekatı sonrasında hem Rusya hem de ABD ile mutabakat zabtı imzalandı. Ayrı ayrı imzalanan muhtıralara göre sınır güvenliğinin korunması, terör geçişlerinin önlenmesi, Suriye sınırı boyunca, Türkiye'nin yaptığı harekat alanları haricinde, 30 km'lik derinliğe kadar olan alanlardan PKK/PYD/YPG/SDG'li teröristlerin çıkartılması, buralarda ortak devrilyelerin atılması konularında anlaşma sağlandı ve hüküm altına alındı.

Ancak anlaşmaların gereği sağlanmadı, verilen sözler tutulmadı, terör örgütü her türlü desteklenmeye devam etti; askeri, teknik, lojistik, silah ve mühimmat, mali, emformal, istihbari vb. her alanda kanırta kanırta desteklendi. ABD tarafından 50 bin tır ve 10 bin uçak dolusu silah ve mühimmat, terör örgütüne bedava aktarıldı. Terör örgütünün Suriye'de sivillere, Suriye Milli Ordusu (SMO) mensuplarına, Türk Askerine yönelik saldırıları mütemadiyen devam etti, onlarca şehit vermeye devam ettik. Sınır illerimize, sınır karakollarına roketatarlı ve havan toplu saldırılar sonucu sivil ve asker kayıplarımız mütemadiyen devam etti. Bu yetmedi sınırın dibinde, Türkiye'nin gözü önünde bayraklarla ve flamalarla, göstere göstere tatbikatlar yapıldı ve halen devam ediyor.

Türkiye hassasiyetlerini ve teröre yönelik Suriye'nin kuzeyine operasyon sinyali vermesinin ardından 19 Temmuz 2022'de Tahran'da yapılan Astana formatında Suriye konulu üçlü zirvede anlaşmaların gereğinin sağlanmadığını, verilen sözlerin tutulmadığını muhataplarına kesin bir dille aktardı. Ancak Rusya'dan ve İran'dan operasyon konusunda olumlu yanıt gelmedi.

Tahran'da üçlü zirvenin ardından 5 Ağustos 2022'de Soçi'de Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin tekrar bir araya gelerek 6 saat süren geniş kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdiler. Toplantı sonucunda yapılan basın açıklamasında tüm dünyanın gözünün bu görüşmede olduğu, yeni dünya düzeninin oluştuğunun değerlendirildiği ve küresel krizlerden çıkış yollarının etraflıca mütalaa edildiği ifade edildi. Görüşmede Ukrayna savaşı ve Kırım, Kafkasya, Suriye, Balkanlar, Enerji gıda krizi, Kıbrıs, Akdeniz, Libya vb. konular görüşüldü. Detay verilmedi tabiki.

2011'de Suriye iç savaşının çıkmasından sonra ve 2016'dan itibaren Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki terör operasyonları bağlamında ve sürecinde, aynı zamanda Astana süreci içinde de Rusya'nın yaklaşımı hep Türkiye'nin Esedle ve Suriye rejimi ile temas etmesi ve görüşmesi yönünde oldu. Türkiye sivil katliam ve soykırım, kimyasal silah kullanımı nedeniyle Suriye rejimi ile görüşmeyi reddetti. Fakat Astana süreci çerçevesinde Türkiye ve Suriye arasında istihbarat düzeyinde görüşmelerin sürdüğü resmi ağızlardan da dile getirildi. Bu durum biliniyor.

Şimdi gelelim farklı bir hususa: 23 Ağustos 2022'de bir basın toplantısında Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Suriye ile görüşme olabileceği, bunun için ön şart olmadığı yönde bir açıklama yaptı. Türkiye'nin de güvenliğini tehdit eden, Suriye topraklarındaki tüm terör örgütlerinin ortadan kaldırılması için görüşme yapılabileceği, sonrasında da Suriye rejiminin toprak bütünlüğü ve siyasi çözüm için Suriye Milli Muhalefetini terör örgütü olarak görmekten vazgeçmesi, oturup müzakere ederek siyasi çözüm getirmesinden bahsetti Bakan.

Burada, yukarıdaki emareler ışığında şöyle bir olasılığın oldukça yüksek olduğunun ifade edilmesi olanak dahilindedir:

Batı emperyalizmi ve onun köpekleri terör örgütleri ile mücadele, onların yok edilmesi; dış politikada Arap ülkeleri ve İsrail ile normalleşme çerçevesinde Suriye topraklarında terörün temizlenmesi; PKK/PYD/YPG/SDG'nin, DEAŞ'ın, El Kaide, El Nusra, HTŞ'nin tamamen bitirilmesi, yabancı askeri unsurların (ABD, Fransa, İran Şii milisleri) Suriye topraklarından çıkartılarak Suriye'nin egemenlik, toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin sağlanması ile nihayetinde Rejimin Suriye Muhalefeti (Suriye Milli Ordusu) ile müzakere, iç savaşın bitirilmesi, siyasi çözümün sağlanması konularında Rusya'nın da etkin desteği alınarak Türkiye ve Suriye arasında işbirliğine gidilmesi…

Türkiye eninde sonunda, günün sonunda hem Irak'ta terörü bitirecek; hem de Suriye'de beşinci harekatı gerçekleştirecek, 30 km'lik derinlikte güvenli bölgeyi oluşturacak, nihayetinde de daha da güneye inerek Rakka ve Deyrizor'da da terörü kaynağında boğacak, bir daha çıkmamak üzere tarihin çöplüğüne atacaktır. Bu realite bugün ya da yarın, er ya da geç gerçekleşecek, emperyalizm bir kez daha Ortadoğu'dan sürülecektir.

Türkiye'nin Suriye'ye yönelik beka ve terörü bitirmek amacıyla icra edeceği beşinci veya bütünlüklü askeri harekat; batıda Yunanistan'ın Ege denizinde karasularını 6 milden 12 mile çıkarması ve Türkiye'ye saldırması riskini de beraberinde getirecektir.

Bu kaçınılmaz bir son olacaktır.

Burada önemli olan önümüzdeki 3-5 yıl içinde bölgede stabil kalarak askeri, teknolojik, hava savunma sistemi, nükleer, milli savaş uçağı üretimi, ekonomik kırılganlıklardan kurtulmak, enerji ve cari açık sorununu çözmek vb. konularda hazırlıklarını bitirmek ve tamam etmektir.

Yunanistan riskini ayrıca yazacağım.

Saygı selamlarımla…