Kırgızistan’daki büyükelçilik açılışı bitince, Başbakan, bakanlar, Başbuğ ve diğer devlet erkanı ile Kazakistan’a uçtuk. O zaman Kazakistan’ın başkenti Ruscası Alma Ata kentine vardık. Daha sonra adı Almatı (almalı=elmalı) olarak değişti.
Kırgızistan'daki büyükelçilik açılışı bitince,
Başbakan, bakanlar, Başbuğ ve diğer devlet erkanı ile Kazakistan'a uçtuk.
O zaman Kazakistan'ın başkenti Ruscası Alma Ata kentine vardık.
Daha sonra adı Almatı (almalı=elmalı) olarak değişti.
Otellerimize yerleştik.
Bir ara şehri gezmek için, ara verildi.
Bizi orada genç, hareketli ve aktif bir grup karşıladı.
Ellerinde Anadolu Türkçesi ile Türk birliği diye bir gazete çıkarmışlardı.
Birinci sayfasında Başbuğ Alpaslan Türkeş'in resmi vardı.
Onu tanıtıyorlardı. Çok gurur duyduk.
***
Şehri gezmeye çıktığımızda dünyanın en planlı şehri ile karşılaştık.
Dükkanların önündeki kaldırımdan sonra devamlı su akan beton arklar vardı.
Arklardan sonra küçük ve uzayıp giden çiçek bahçeleri yapmışlardı.
Ondan sonra cadde ve yol geliyordu.
Meydanına vardığımızda büyük bir Lenin heykeli gördük.
Çevresinde madalya almış eski komünist Kazaklar heykeli koruyorlardı.
Çevrede eski kitaplar gördüm. Hemen ilgilendim.
Kiril alfabesini bildiğim için hepsini okuyordum.
İlginç şiir, sanat ve edebiyat kitapları vardı.
Bir tane 6 ciltlik destandar (destanlar) kitabı görünce hemen aldım.
Bir mağazaya girdik. Başbuğ da vardı.
Dolaştık raflar boşalmış. Yeni malzeme koyamamışlar.
Bir yerde astragan kürkler gördüm.
Bir benim hanıma bir de Başbuğun eşine birer tane aldım.
Kürkleri Paketlettik, Uçağa koyduk.
Akşam yemeği için otele geldiğimizde geniş bir salonda protokol masası hazırlanmıştı.
Ben hemen erkeden girdim. Başbuğun yerini aradım.
Alt sıralara koymuşlardı.
'İçimden Vay Türk dünyasının Başbuğunu nasıl buralara koyarlar' dedim.
Baştaki yazıyı aldım Başbuğun protokol yazısını oraya koydum.
Başbuğu da getirip oturttum.
Sonra ben yerime geçip oturdum.
Hiç kimsenin haberi olmadı. Ben uzaktan seyrediyordum.
Orada bir karışıklık, koşuşturmalar oldu.
Meğer benim Başbuğu oturttuğum yer, başbakanın yeri imiş.
Başbuğu kaldıramadılar, yeniden protokolü düzenlediler.
Tabii ki, ben bu yaptığımı kimseye söylemedim.
Hele Başbuğa hiç demedim. Azarlar diye korktum.
İlk defa yazıyorum. Bu bir milli aşkın, Başbuğa olan sevginin hatası olabilirdi.
Başbuğ anlattı. Rahmetli Demirel, yemek boyunca, Nazarbayev'e Başbuğ Türkeş'i anlatmış.
Türk milletine Türk dünyasını nasıl tanıttığını söylemiş.
***
Başbuğ, gezi boyunca Demirel'i bilgilendirdi.
Ertesi gün büyükelçilik açılışı yapıldı.
Nazarbayev, Demirel'e bir Kazak kalpağı (akkalpak) bir de kaftan giydirdi.
Sonra da topluluğa dönüp, ' Süleyman Aga Türk boldu (oldu).' dedi.
Sonra bizim büyük uçakla, Hoca Ahmet Yesevi hazretlerini ziyaret etmek için Çimkent'e uçtuk.
Sonra Türkistan'a (yese şehri) gitmek için bize küçük uçaklar tahsis edildi. (devam edecek)