Başbuğ beni doğrudan Elçibey’le görüş diye gönderdi. “Bana da silah ihtiyaçları var mı? Türkiye’den ne istiyorlar? diye sor, dedi.” Ben Elçibey’le görüşmek için, Randevu istedim. Aracı olarak da Azerbaycan Halk cephesinden rica ettim. .
Başbuğ beni doğrudan Elçibey'le görüş diye gönderdi.
'Bana da silah ihtiyaçları var mı? Türkiye'den ne istiyorlar? diye sor, dedi.'
Ben Elçibey'le görüşmek için, Randevu istedim.
Aracı olarak da Azerbaycan Halk cephesinden rica ettim.
3 gün buluşma yapılamadı.
Bunun bir engelleme olduğu kanaatine vardım. Çünkü Türkiye'den gidenler tekin değildi.
Çünkü Elçibey'in etrafını, CIA ya bağlı Azeri kökenli
Özel harp dairesi mensupları tarafından sarıldığı kanaati doğdu.
Benim yani Başbuğun Elçibey'le temasını istemiyorlardı.
Bu arada bendeniz, AHC mensuplarından cephe hakkında bilgi aldım.
Silaha ihtiyacınız var mı dedim. Onlarda;
'Hayır. Bizim uçağımızda, tankımızda var.
Yalnız, Ermeniler, uzaktan atışla, keskin nişancılarla bizim nöbetçilerimizi vuruyorlar.
Bize KANAS lazım'dediler.
Bu arada Ermenistan'dakonuçlanan kızıl ordu alayının komutanı geldi. Bize;
'Biz maaşları alamadık. Alayın erzakı da bitti bize para verin sizin için ,
Ermenistan'la çarpışalım' dedi biz de kabul etmedik dediler.
***
Elçibey'le 3 gün sonra görüşebildim..
Odasına girdiğimde, çok basit mobilyalarla karşılaştım,
Yani tahta sandalyelerve koltuklar…
Benim bile bürom bundan daha lükstü.
Beraber girdiğimiz arkadaşlara ve bana kağıttan yapılmış akide şeker ikram etti.
Şeker çok kuru ve kağıt da renkli fakat basitti. Bana;
'Kusura bakma kendi ülkemde yapılan şekeri ikram ettim' dedi.
Ona Başbuğun selamını, Türkiye'nin el altından destekleyeceğini söyledim.
İhtiyaçları ne gerekiyorsa yapılacak dedim.
O da AHC yöneticilerinin dediği gibi, KANASa ihtiyacımız var dedi.
Sonra yanında bulunan, çok güzel basılmış,
GenceliNiyazinin' Leyla ve mecnun' kitabını hem Başbuğa hem de bana imzalayıp verdi.
O gece Gülistan sarayında Elçibey'in de olduğu eğlenceli bir toplantı vardı.
Ayrıca Azerbaycan müziğnin de hem halk müziği ve hem de mukam(TSM) müziğini dinledik.
Bu arada ben de bir konuşma yaptım.
Sizin petrolünüz var ilerde zengin olacaksınız.
Ekonomiyi ve idareyi sıkı tutun, yönetime yabancı eli sokturmayın dedim.
****
Ertesi gün Türkiye'ye döndüğümde,
Başbuğ soğuk davrandı.
Niye geciktin dedi. Ben de engellediler dedim.
'Her yeri yırtıp girecektin. Yenilmez olacaksınız' dedi.
Ona kanas ihtiyaçları varmış, diğer silahları yeterliymiş dedim.
Ayrıca Kızıl ordu albayının söylediklerini söyledim.
Başbuğ da 'Ceketini satıp o parayı verselerdi. Orduyu kullansalardı' dedi.
Çünkü daha sonra o Kızıl ordu alayı Ermenistan adına savaşıp Karabağı işgal etti.
Sonra Başbuğ Demirel'le görüşüp Azerbaycan'a KANAS gönderildi.
Karabağ'ın işgali, Azerbaycan'a pahalıya mal oldu.
AHC ve Elçibey zor durumda kaldılar.
Hatta eski KGB ajanı olduğu iddia edilen Bir subay (Suret Hüseyinov)
4-5 tankla birliğinden ayrılıp, Baküye doğru hareket etti.
Karabağ olayından yönetimi suçluyordu.
Başbuğ, Elçibeye haber gönderip,
'TV ye çıksın onları azarlayıp tekrar birliğinize dönün desin' dedi.
Elçibey ; 'Benim yüzümden Türk kanı akıtılmasını istemem' diye haber gönderdi.
Bunun üzerine Başbuğ Demirel'i arayıp;
'Elçibey'le Suretin arasını bulması için Haydar Aliyev i arayınız ' dedi.
Tabii ki bu olayı fırsat bilen Kurt politikacı Aliyev;
Elçibey'i İstifa ettirtip, koltuğa kendi oturdu.
Suret Hüseyinov'u da yatıştırıp mahkemeye sevk etti.
Böylece, Elçibey ve AHC iktidarı son buldu. (devam edecek)